Küresel sandık küresel evet

Ne zaman bu termik santral dalgasına, doğaya kazma vuruldu, Rizeli, ilk yağmurda heyelan altında üçer beşer can vermeğe başladı..
O “sahil yolu” tahribatını da ekleyin...
Karadenizli’nin çayı fındığı “homur homur” topladığını da unutmayın..
Kafasına dünya çöken ahali modeli değil mi bu insanlar?!.
Öyledir de..
“Tarlada çay yolan kadına oyunun”  rengini soruyorlar..
“-Evet..!”
 “-Neden?..”
 “-Ne biğlim öyle işte!..”
 “Emir” büyük yerden!.. Kocadan!..
Koca, “evetçiydi” çünkü, “küresel sermaye”  çok kolayca nüfuz edebilmişti onun kafasına..
Küresel sermaye “Haçlı” kökenli, kafasına sızdığı “koca” tepeden tırnağa İslâmcı!..
Erbakan’ın deyimi ile “Hüsnü sakalı” kaptırmış “Küresel sermayeye”, Haçlı ile kol kola Türkiye’yi uluslararası işgale “arz ediyor”  gönül rahatlığı ile!..
Çünkü, küresel sermaye “o adama-kafaya” nüfuz edebilmek için çok etkili bir uzmanla kol kola ve müttefikti ve...
Adamın oylarına “sızmak-hükmetmek”  kolay olmuştu.. “Müttefik” başı “secdede” idi ve bu vitrin yeterliydi..
Madem “din adına” bir kimlikti o, ona  “evet”  denilmeyecekti de ne denilecekti!!?
Fındık torbasını bağlarken, “söz verdi taban fiyatı için ama mazot bile hâlâ pahalı” diyen “Hüsnü!!” tavan yapan şikayeti ile, şikayetçi olduğuna taban yapıyor!. Hem de  “Ben seçtiğime güvenirim, yanlış yapmaz” diyor.. Çünkü inandırıldığı şu.. “Biz ceberut dinsiz cumhuriyeti devirdik, geri dönüşe izin verme!!” Caminin kapatılacağına inandırılmış “ahali” için küresel sermayeye “ülkesini yem etmesinde” bir mahzur yok.. Haçlı ile kol kola, kendi ülkesinin üzerine silindir sürebiliyor, “Fındık fiyatları da düzelir nasılsa” inancı ile.. Çünkü, teslim olduğu lider, küresel egemenlerin, mesela Sümela’ya sızan Haçlı’nın ekonomiyi de düzelteceğine inandırmıştır onu..
Efendi Hazretleri, referanduma iki gün kala ağzındaki baklayı çıkarırken, “Allah’ın izniyle evet çıkacak. Sınıf atlayacağız. İleri demokrasiler arasına gireceğiz. Ekonomik alanda da sıçrama yapacağız. Kimsenin endişesi olmasın. Küresel sermaye daha çok akacak...” deyiverdi..
İşin sırrı budur...
Kendi ağızlarındaki “Babalar gibi satarız”  lafından yola çıkıverelim.. “Clevland Ya Kemal abi”nin kıblesinden..
Eldeki imkanlar “daha baba” işlere izin vermiyordu ki, “Küresel sermayenin” turabı olabilmek için referandum gerekti...
Nasıl olsa “eldeki Hüsnü’nün sakalı” ile yol alabilineceğine de inanç tamdı..
30 Ağustos’un yıldönümünde, 100’üncü yaşlarını devirmiş son üç gazinin belgeseli vardı.. Mübarek kahramanlar, ellerinde tespihleri, kafalarında takkeleri, ağızlarında Yüce Allah’ın adı ile birbirlerinin sakallarını okşuyorlardı..
O sakallar, emperyalizme vurulan ağır tokatın, verilen dersin ürünleriydi..
Cennetliktiler..
Şimdi “Hüsnü’nün sakalı” Haçlı’ya öncülük etmiş, global sermayeye bayraktar olan efendi hazretlerinin hizmetinde bir mahzur görmüyor..
“Evet” valla!.

Yazarın Diğer Yazıları