Lanetli bir sınıf: Ülkücüler

Rahmetli Ünal Osmanağaoğlu’nun vefatı sonrası merkez, yandaş ve paramiliter medya çevrelerinin Ülkücülere karşı geliştirdikleri “nefret dili”nin tekrar hortladığını gördük.
Çelişkili mahkeme kararları, tartışmalı görgü şahitleri, cunta dönemi iddianameleri ile yıllarını sürgünde ve cezaevlerinde geçiren Ülkücü mahkumlara karşı tutunulan bu tavır çifte standart bile değil. 
Sadece “düşmanca” sıfatı ile izah edilebilecek bu ilkel yaklaşım Osmanağaoğlu’nun vefatı sonrası yine “hortladı” . Bu yeni değil ve eskilerin tabiri ile  “gayriihtiyari” değil; planlı ve sistematik bir tavırdır.
Her ne hikmetse boş zamanlarında birbirlerinin dinine ve ideolojilerine sövüşenler Ülkücüler söz konusu olunca bu linç korosuna dahil olup kol kola icra-i sanat eyleyebilmektedirler. Tabii ki burada oturup bu “Bremen mızıkacıları”nın iddialarının doğru olmadığını ispata çalışmayacağım. 
Böyle bir çaba, vakit israfından başka bir şey değil...
Yanlış hatırlamıyorsam dokuz yıl kadar önce yine böylesi bir linç “kumpanyası” sırasında, benzer çevrelerin ağızlarında salyalarla saldırdığı Osmanağaoğlu ve onun neslini, tüm haddimi aşarak, savunma meyanında kaleme aldığım “Lanetli bir sınıf: Ülkücüler” isimli yazım, aradan geçen 9 yıla rağmen hiçbir şeyin değişmediğini gösteriyor.
Öcalan gibi katillerin devlete muhatap kabul edilip “nasıl etsek de çıkartsak?” diye çözümlemeler yapıldığı şu zamanlarda bile “Ülkücü katil” mitine sarılan zavallıların psikolojisini gözler önüne sermesi açısından önemli gördüğüm bu yazıyı burada tekrar neşretmek faydalı olacak...

***

Bugün yazılı ve görsel basının köşelerini işgal eden solcu, liberal ve Neo-İslamcı kanat için on iki eylül öncesi olayların müsebbibi bellidir. O, ülkeyi karanlıklara yuvarlayan, önüne gelen insanları “solcu” diye öldüren, kendi dinsel “sınıfı” dışındakileri “düşman” belleyen, canı sıkılınca da damlardan aşağı atlayan veya kendini sol kurşunlar önüne atıp öldüren acayip makulesinden bir şeydir ve adı Ülkücü diye tesmiye olunur.
Evet, Ülkücü, Türk matbuatı için tam da yukarıdaki paragrafta anlatıldığı gibi bir şeydir. O bir cüzamlıdır, “lanetli”dir. O, vatanseverliği arkaik “Orta Çağ” alışkanlıkları ile ifade eden cahil, köylü ve entelektüel mütebahhireden yoksun, sanattan anlamaz,  “kıro” bir kimliği temsil eder.
Bu lanetli varlık ülkenin geçmişinde karanlık bir noktayı temsil ettiği gibi, yarınını da tehdit etmektedir. Bu yüzden yok edilmelidir. Veya en azından “aman”  verilmemelidir. 
İşte bu fikr-i sabitle Ülkücülere en ufak fırsatta saldıran kalemlerin geçmişini araştırın hepsinin ortak geçmişinde ülkücülere “kurşun üşürmek” vardır.
Son günlerde tekrar canlanan Ülkücü düşmanlığının arkasında yatan sebep Ülkücü kimliğinin bu çevreler açısından ifade ettiği tarihsel mânadır. Dün “çiklet patlatır gibi bomba patlatan” Maocu eskisi sosyal demokratla, entelektüel derinliği kendi “öz” geçmişine ettiği küfürlerin kalitesi ile ölçülen Neo-İslamcı yazarı aynı noktaya getiren bu tarihi “nefret” tir.
Merhum dedemin tabiri ile onlar ne kadar “afkursa” da çeyrek yüzyıl öncesinin Ülkücüsü bugün tarihin derinliğinde, hayal ülkesinde kalmış bir “ışık” gibi parlıyor; idealizmi, inancı ve fedakarlığı ile. Hepsi gençti, kimisi üniversiteye okumaya gitmiş, kimisi gurbete  “ekmek” peşine düşmüştü. Hepsini buluşturan şey  “memleket sevgisi” idi. Bu sevgi onları “hedef”  yaptı. Çoğu bıyıkları terlemeden kara toprağa girdi. Yaşları biraz büyükçe olanlarının isimleri yüzlerini görmedikleri çocuklarında yaşıyor. Kimileri, şimdi ellili yaşlarını süren sevgililerinin hatıralarında yaşıyor.
 O nesilden geride kalanları yok mu?.
Çoğu aramızda yaşayan, belki belediye otobüsünde sırt sırta gittiğimiz, belki de bir hastane koridorunda rastlaştığımız kimseler. Ellili yaşlarını sürmekteler, çocukları ve belki de torunları var. Memleket deyince hâlâ gözleri parlar, eski günlerden söz açılınca sadece dinler ve ülküdaşları ile geçirdiği güzel günleri, ateşten de olsa, özleyerek gözyaşı döker.
Eğer o nesilden birilerini tanıyorsanız, sadece gözlerine bakınız; o inancı ve idealizmi hâlâ göreceksiniz.

***

Cenab-ı Hakk gidenlerine rahmet, kalanlarına selamet versin...

Yazarın Diğer Yazıları