Madımak ve Başbağlar katliamı düşmanlığın ivmesi olmamalı

2 ve 5 Temmuz 1993 günleri bizim için meş’ûm günler.

2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli ateşe verildi. İnsanlarımız göz göre göre ölüme terk edildi. Giden canların 19’u 12-23 yaş aralığındaydı.

Acaba onları ölüme götüren muharrik güç neydi? Bunu bilmemiz ve üzerinde durmamız gerekir.

3 ve 4 Temmuz 2023 günlerinde çıkan yazılarımızda meseleleri deştik. Aziz Nesin’in ‘Bin yıllık Kur’ân’a neden inanayım? Bu yüzden Müslüman değilim.’ sözü basın yayın organlarında yayınlanmasının hâdiseleri körüklediği ortak görüş.

O dönemde Selman Rüşdi’nın, kendisi de Müslümanları rencide eden “Şeytan Ayetleri” romanı çok tartışılmıştı. Aziz Nesin’in “Şeytan Ayetleri”ni tercüme ettiği/ettirdiği söylentisi de yaygındı.

5 Temmuz 1993’te, PKK militanları Erzincan-Kemaliye’ye bağlı Başbağlar Köyü’nü bastı; insanlarımızı kurşuna dizdi, köyü ateşe verdi. PKK’lıların köyün yakmaları, Sivas’ta Madımak Oteli’nin ateşi verilmesine misilleme gösterildi; Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılanlarla PKK militanları aynı hizaya getirildi.

Bu yazılarım üzerine, değer verdiğim bir isimden bir not geldi. Manipülasyona meydan vermemek için, ismini değil; isminin baş harflerini yazacağım:

“Sayın Arslan Tekin;

İki gündür işlediğiniz iki katliamla ilgili KİTLE DAVRANIŞI ve ‘Madımak Oteli’nde veya Başbağlar’da... katledilenler, bizim insanlarımız.’ DÜŞÜNCELERİNİZE sözlerinize KATILMAMAK MÜMKÜN DEĞİL

Çok haklısınız. Emeklerinize yüreğinize sağlık...

‘... dün bahsettim, kitlenin önlenemeyen şuursuz, diğeri ülkeye kastı olanların şuurlu hareketiyle işlenen cinayetlerdir’ şuur tanımına uymuyorsa bana göre o da şuursuzluktur. Ülkeye kastı olanların şuurlu ve sağlıklı olmaları?.. Ayrıca bir cinayeti kabul edip diğerini kabul etmemek de aynı şuursuz davranış şeklidir. Aynı şekilde Aziz Nesin'in inançsızlığını belki de zekâsını kabul ettirmek amaçlı söylediği sözler de şuur kaybıdır. Şuur denilen kavram, anlık değil her olasılığı görüp tartma kabiliyeti ise...

İnsan doğası gereği her yerde aynıdır. Çağların geçmesi, avucunuzda bulunan küçük iletişim aracı ile dünya olaylarını takip etmeniz vs. vs. iç yapının(öz) değişmesini sağlamaz. Dinler, etnik kök, rejimler ve aklınıza gelen her şey insan varsa vardır. Demek ki önce insan, birey olabilmek gerek... Bu bağlamda pkk'nın sol olduğuna inanmadım bugüne dek. Onlar kendilerince var olabilmek için hep solun içine sızdılar... Aslında Türkiye’de en solcuyum diyenler bile sade okuduklarıyla ortada olan kendilerini bir şekilde solcu olarak kabul ettiren kişilerdir ve Türkiye'de sol hareketin onun bunun elinde şablon olarak kalması nedeniyle bugüne dek beden bulmamıştır görüşündeyim.

Tüm faili meçhul cinayetler açığa kavuşturulmadıkça, (ki katliamların cinayetlerin zaman aşımına karşıyım) bağımsız tarafsız yargılama olmadıkça, bu acı günleri siz yazarlar biz okurlar ve tüm vatandaşlar olarak anacağız.

Son yıllarda komik ki; hem muhalefet hem iktidar helallikten bahsediyor. Neyin helalliği??? Devlet kişilerle helalleşmez. Devlet kurumlarıyla vatandaşa hizmet etmek için vardır. Oysa helallik; iki kişi ya da olaya dâhil olanlar arasında ‘bu yaptığımdan hak talebim yok’ anlamında, inanca dayalı sözlü akittir.

Devlet vatandaştan helallik istiyorsa o şahsım devleti olur ve hiçbir cinayet çözümlenmez, davalar kamuya aksettirilmez. Sanal ama en acımasız davalarla insan hayatları çalınır... Haksızlığa uğramak ise yürekte çöküntü yaratır. Bu çöküntü ya büyük öfkelere ya bıkmış boş verilmiş yaşamlara döner; ikisi de çok sağlıksız durum yaratır...

Zamanınızı aldığım için lûtfen affediniz.” (G. K.)

***

Ülkemizde büyük acılar yaşandı ve yaşanıyor. Gün geçmiyor, hafta geçmiyor, ay geçmiyor şehit haberleri geliyor. Yine gün geçmiyor, hafta geçmiyor, ay geçmiyor falan sayıda terörist etkisiz hâle getirildi haberleriyle yürek soğutulmak isteniyor.

Ayrışmalar bitmeli, çatışmalar bitmeli, senin katliamın, benim katliamım ayırımı bitmeli... Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz olmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları