MEB, AYM kararını da mı tanımayacak?

Anayasa Mahkemesi (AYM), basın-yayın organlarına yansıdığı kadarıyla, kamuoyunda Dershaneler Kanunu olarak bilinen kanunun önemli bir bölümünü iptal etti. Dershanelerin kapanmasını da öngören kanunun gerçek adı: “6528 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” dur. Bu kanun adından da anlaşılacağı üzere torba kanundur.

Söz konusu torba kanunun dershanelerin kapatılması ve dershane öğretmenlerinin Milli Eğitim Bakanlığı kadrolarına atanması ile ilgili maddeleri Anayasa Mahkemesince iptal edildi. Ayrıca bazı basın organlarına yansıyan bilgilere göre de kazanılmış bütün hakları ortadan kaldıran Okul Müdürleri ve Bakanlık Merkez Teşkilatı yöneticilerinin durumları ile ilgili maddelerin de iptal edildiği anlaşılmaktadır. Müdür yardımcıları ve müdür başyardımcılarının durumu ise henüz netlik kazanamadı.

Milli Eğitim Bakanlığı,  6528 Sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla merkez ve taşra teşkilatlarında taş üstüne taş bırakmadı. 100 bine yakın idarecinin kazanılmış bütün haklarını gasp etti. Diğer bir ifadeyle  MEB kendisine biat etmeyenleri, yapılan yanlışlara, keyfi uygulamalara karşı duranları, farklı ideolojiye sahip olanları, kısacası yandaş, candaş, sırdaş olmayanların hepsini idari görevlerden aldı ve bütün yönetici kadrolarını kendi yandaşlarından oluşturdu.

İşte, Anayasa Mahkemesi’nin kararı bundan böyle bu tür haksızlıkların, hak gasplarının mümkün olamayacağı anlamına gelmektedir.

Milli Eğitim Bakanı çıkıp  “Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanımıyoruz” diyebilir mi? Şimdiye kadarki icraatlarına bakacak olursak,  “tanımıyorum” demesini sürpriz karşılamamak gerekir. Nitekim MEB, Danıştay’ın Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Görevlendirilmesine İlişkin Yönetmeliğin bazı maddelerini iptal ederek okul müdürlerinin hukuksuz bir puanlamaya tabi tutulduğu, okul başmüdür yardımcıları ve müdür yardımcılarının görevine hukuksuz bir şekilde son verildiğine karar vermişti. Milli Eğitim Bakanı Danıştay kararını uygulayacaklarını basın huzurunda beyan etmekle beraber, 01.07.2015 tarihinde İstanbul Valiliğine Bakan adına Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği tarafından gönderilen yazıda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararının uygulanmamasını emretmiştir.

Yine MEB, öğrenci nakillerinde de Danıştay kararına uymamaktadır. Nitekim Milli Eğitim Bakanlığı; 07.09.2013 Tarihli ve 28758 Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde 2014 yılında yapılan değişiklikle TEOG yerleştirmelerinden sonra boş kalan kontenjanlara “taban puana” yani bir okula yerleşen en son öğrencinin puanına göre değil, başvuranlar arasında “puan üstünlüğüne”  göre nakille geçiş yapılması sistemini getirmişti. Ancak bu düzenleme çok düşük puanlı öğrencilerin yüksek puanla öğrenci alan Anadolu veya Fen liselerine yerleşmelerine neden olmuş ve açılan davada Danıştay 8. Dairesinin E:2014/9354 ve E:2014/10638 No’lu kararı gereği yürütmesi durdurulmuştu. Bakan söz konusu Danıştay kararına uyacaklarını ifade etmekle beraber, 3 Temmuz 2015 tarihinde Bakan imzası ile ilgili Genel Müdürlüklere gönderilen yazıda karara uyulmamasını emretmektedir.

Danıştay kararlarını, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararını tanımayanlar, Anayasa Mahkemesi’nin kararını tanıyacak mı?

Yargı kararları, davalı idareye tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde uygulanma zorunluluğu bulunmaktadır. Hatta bu durum hem Anayasamızın 138. Maddesi ve hem de İdari Yargılama Usulü Kanununun 28. Maddesinde güvence altına alınmıştır. Bakalım MEB’in krallığı sökecek?..

Yazarın Diğer Yazıları