MEDYA POLEMİK

MEDYA POLEMİK
Arınç daha o zaman "o zat" olmuştu

... 28 Şubat 2015, Dolmabahçe Sarayı'nda hükümet üyeleri ile PKK ve İmralı'yı temsilen Sırrı Süreyya ve diğer HDP ekibinin "nasıl oturulacağı ve poz verileceği"  bile kararlaştırılarak poz verdikleri ve 10 maddelik ortak bir deklarasyon açıkladıkları tarihtir.

28 Şubat, RTE ilk gün, "Silahların bırakılması çağrısı çok önemli bir beklentiydi" diyor (...) aynı gün Selahattin Demirtaş da "Çağrıyı önemsiyoruz" diyor...

Bakın şimdi, iki hafta sonra:

15 Mart: RTE, "Kürt sorunu yoktur" diyecek...

17 Mart: Selahattin Demirtaş: "Seni başkan yaptırmayacağız. Seni başkan yaptırmayacağız. Seni başkan yaptırmayacağız."

20 Mart: Erdoğan, (...) Dolmabahçe ve İzleme Kurulu konusunda hükümetin kendisi ile mutabakata varmadan hareket ettiği mesajını verdi.

(...) 22 Mart: Arınç: "... Sayın Cumhurbaşkanı'na sevgimizde, saygımızda eksilme olmaz... ama unutmayın bu ülkede bir hükümet var..."

3 Nisan: Arınç: "... biz bütün bu eleştirilerimizde 'Kral çıplak' filan demedik daha. Belki öyle günler gelecek ki 'Kral çıplak' denecek."

28 Nisan: RTE, "Çözüm sürecinde taraf yoktur, devlet vardır..."

(...) Arınç daha o zaman "o zat..." olmuştu...

Orhan Bursalı / Cumhuriyet

 

 

*

 

Son kale

Bir hu­kuk dev­le­ti olan Tür­ki­ye, son on yıl­dır pek çok hu­kuk­suz­lu­ğu acı bir şe­kil­de tec­rü­be et­ti. Er­ge­ne­kon ve Bal­yoz da­va­la­rı, ya­şa­say­dı, Emi­le Zo­la­'ya yep­ye­ni bir ro­man yaz­dı­ra­cak mal­ze­me su­nar­dı; zor­ba­lık adı­na...

(...) Dev­ran dön­dü... Ha­ni der­ler ya "Al­lah müh­let ve­rir ama ih­mal et­me­z" di­ye! Hu­kuk­suz­luk ve zor­ba­lık, on iki se­ne kol ko­la yü­rü­dük­le­ri, bir de­dik­le­ri­ni iki et­me­dik­le­ri, "ne is­te­di­ler de ver­me­di­k" de­dik­le­ri Ce­ma­ati de vur­du. Güç­lü bir ba­sın ya­yın or­ga­nı­na sa­hip olan Ce­ma­at, zu­lüm di­ye ver­yan­sın et­ti!

Dı­şa­rı­dan ge­len tep­ki­le­re ku­lak­la­rı­nı tı­ka­yan mu­ha­fa­za­kâr­lar, içe­ri­den ge­len ten­kit­le­ri de ka­le al­ma­dı­lar ve mad­de ile olan iliş­ki­le­ri­ni, mu­ha­fa­za­kâr­lık ze­mi­ni­ni ze­de­le­ye­cek şe­kil­de kur­du­lar.

(...) Açı­lım sü­re­cin­de söy­le­ni­len ve ya­pı­lan ne var­sa, bu­gün, mu­ha­tap­la­rı ta­ra­fın­dan in­kâr edi­li­yor edil­me­si­ne; an­cak, ha­ki­ka­ti ört­me­ye kim­se­nin gü­cü yet­mez. (...) Hu­kuk dev­le­ti ol­mak, dev­let ri­ca­li­nin, "kan­dı­rıl­dık/ya­nıl­dık/yan­lış yap­tı­k" gi­bi "key­fi­" iş­lem­le­ri­ne kar­şı bir gü­ven­ce de­mek­tir.

Do­la­yı­sıy­la ye­ni ana­ya­sa­nın ve baş­kan­lık sis­te­mi­nin tar­tı­şıl­dı­ğı şu gün­ler­de, yet­ki­li­le­re, ya­rın piş­man ola­bi­le­cek­le­ri her tür­lü gi­ri­şim­den uzak dur­ma­la­rı­nın ge­re­ği­ni ha­tır­la­ta­lım. Sis­tem de­ği­şim­le­ri baş­ka ko­nu­la­ra da ben­ze­mez. Doğ­ru­dan Tür­ki­ye­'nin va­ro­lu­şuy­la ve ge­le­ce­ğiy­le il­gi­li­dir çün­kü... (...) Ez­cüm­le, her alan­da "SON KA­LE­"yi ko­ru­mak, he­pi­mi­zin boy­nu­na borç­tur...

Ayşe Sucu / Sözcü

*

 

Misafir misafirliğini bilmeli

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın korumaları, kendilerini Türkiye'de zannettiler ve Ekvador'un başkenti Quito'daki bir salonda Cumhurbaşkanı'nın konuşmasını protesto edenleri zorla salondan attılar.  (...) Cumhurbaşkanı'nın koruma ekibinin Türkiye'deki bu tür uygulamaları artık sıradan bir durum haline geldi. Ancak yurt dışında misafir olarak bulunduklarını unutmamalılar ve (...) Türkiye'nin uluslararası itibarını korumayı da kendilerine birinci vazife edinmeliler.

Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet

 

 

*

 

Yandaş medya "Başkanlığa" bir kurban daha verdi

Bir dönem Başbakan'ın danışmanlığını da yapan Etyen Mahçupyan'ın Akşam'dan kovulmasına yol açan yazı ortaya çıktı. Mahçupyan'ın yayımlanmayan yazısına Gülay Göktürk'ün aynı gazeteden kovulmasına neden olan yazısıyla aynı başlığı koyarak, "Başbakanlık bu pespayeliği de düzeltir mi?" diye sorması dikkat çekti:

"(...) Başkanlık sistemini savunmakta olan bazılarının yaptığı yanlışlara değindiğim yazılarımdan biri, ekonomiye ilişkin sınanmamış ideolojik hurafeleri retorik ambalajına sararak güç devşirmeye çalışanları konu ediyordu.  (...)bir Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ancak 'müptezel' kelimesini hak eden bir söylemle, benim ne ajanlığımı, ne para yemişliğimi bıraktı. Yine ortada bir fikir veya düşünce kırıntısı yoktu... Onun yerine benim 'milli' bir yaklaşımın karşısında olduğum tezi işlenmeye çalışılıyordu. Ne var ki millilik, beleşçilikle elde edilebilen bir nitelik değil... (...) AKP çevresinde oluşan bir tür fırsatçılık, bu kalitesizliğin siyasi taşıyıcılığını yapıyor  (...) AKP sayesinde normlarını yükselten bu toplumun, şimdi aynı parti adına ortaya konabilecek herhangi bir pespayeliğe onay vermesi beklenemez..."

 

*

1-353.jpg

Musa Kart Cumhuriyet