“Neden”  diye soruyor ’yeni Türkiye’nin Devlet Başkanı adayı...
 “Neden Meksika’da, Brezilya’da, Güney Kore’de, devlet başkanlığı oluyor da, bize gelince padişahlık oluyor?”
İzah edelim kendisine neden padişahlık olduğunu...
Çünkü tarih, henüz yerel yönetici olduğu sırada çocuğunun ehliyetsiz araba kullanırken bir sanatçının hayatına son vermesi gibi ciddi bir suçtan hiçbir ceza almadan kurtulması için bulunduğu makamın bütün imkanlarını seferber eden bir Meksika Devlet Başkanı yazmamıştır...
Çünkü tarih,  yerel yöneticilikten çıkıp devlet yönetimine talip olduğu sırada ’1 milyar Dolar’a sahip olan bir Meksika Devlet Başkanı görmemiştir...
Çünkü tarih, çocuklarının milyonlarca dolarlık şirketleri, milyonlarca dolarlık ’gemicik’leri olan bir Meksika Devlet Başkanı’yla tanışmamıştır...
Çünkü tarih, kendi kızını maaşlı danışman olarak çalıştıran bir Meksika Devlet Başkanı’nına tanıklık etmemiştir...
Çünkü tarih, her gün televizyon ekranlarından, kürsülerden siyâsî muhaliflerine sinkaflı cümlelerle hakaret eden bir Meksika Devlet Başkanı’na şahit olmamıştır...
***
Tarih, sağlığında sokaklara, parklara, caddelere, üniversitelere, spor salonlarına, stadyumlara, okullara kendi adını veren bir Brezilya Devlet Başkanı yazmamıştır...
Tarih, derdini anlatmaya çalışan kendi çiftçisine  “ananı da al git”  diyen bir Brezilya Devlet Başkanı’nı görmemiştir...
Tarih, kendi vatanı, kendi bayrağı için hainlere karşı savaşırken canlarını veren, şehid olan vatan evlatlarına  “kelle”  diyen bir Brezilya Devlet Başkanı’nıyla tanışmamıştır...  
Tarih, o vatan evlatlarını toprağa düşüren teröristerle gizli saklı kapılar ardında masaya oturup gizl saklı anlaşmalar yapan bir Brezilya Devlet Başkanı’na tanıklık etmemiştir...
Tarih, gözleri bağlı ve acz içinde memlekete getirilen bir terörist başından özgürlük kahramanı yaratan bir Brezilya Devlet Başkanı’na şahitlik etmemiştir...
***
Aynı tarih, bir cemaatle ittifak ederek, memleketin askerlerini,   memleketin akademisyenlerini, memleketin gazetecilerini cezaevlerine dolduran bir Güney Kore devlet Başkanı’nı yazmamıştır...
Aynı tarih, söz konusu cemaati, kendi kirli çamaşırlarını, kendi pisliklerini, kendi yolsuzluklarını, kendi hırsızlıklarını ortaya döktüğünde terör örgütü ilan eden, terör örgütü yaftası yapıştıran bir Güney Kore Devlet Başkanı’nı görmemiştir...
Aynı tarih, devlet imkânlarıyla şişmiş, semirmiş ve millete uluorta sinkaf eden bir müteahhite sahip çıkan, ödül veren bir Güney Kore Devlet Başkanı’yla tanışmamıştır...
Aynı tarih, hakkında belki de dünya yolsuzluk tarihinin en ciddi ve büyük dosyalarını sümen altı edebilmek adına hukuku yerle bir eden, yargıyı etkisizleştiren, emniyet güçlerini darmadağın eden bir Güney Kore Devlet Başkanı’na tanıklık etmemiştir...
Aynı tarih, yolsuzlukları milletçe ve memleketçe aşikâr olan dört bakanını yargıya emanet etmekten korkup milletin meclisinden aklatan bir Güney Kore Devlet Başkanı’na şahitlik etmemiştir...
İşte bu ve buna benzer sebeplerle Meksika’da, Brezilya’da, Güney Kore’de ’başkanlık’ bizde ise padişahlık bile değil ’diktatörlük’ mevzu bahistir...