Memur, akademisyen ve öğretmenlerin ek gösterge sorunu

Kamuda çalışan işçi ve memurlar arasında ücret açısından ciddi farklılıklar bulunmaktadır. Bu farklılıkların en önemlisi emekli ikramiyesi ve emekli maaşlarında açıkça göze çarpmaktadır. 5510 sayılı Kanun, işçiler ile memurlar arasında sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı bakımından eşitlik getirmek amacıyla çıkarılmış olmakla birlikte Kanun, memurların haklarını budayarak işçilerle eşitledi. Ancak emeklilikte memurlar aleyhine ortaya çıkan çarpıklık düzeltilmedi.

          Sayıları 3 milyona yakın kamu görevlileri emekli olduklarında ve 1 milyon 900 bin dolayındaki memur emeklisi işçilerden daha az emekli maaşı ve hem de daha az emekli ikramiyesi almaktadır. Nitekim brüt maaşı ve çalışma süreleri aynı olan bir işçi, bir öğretmenden %31.7 TL daha fazla emekli maaşı ve %89.7 oranında daha fazla emekli ikramiyesi alıyor. Yine brüt maaşı ve çalışma süreleri aynı olan bir memur işçiden %21.9 daha az emekli maaşı ve %73.6 nispetinde daha az emekli ikramiyesi almaktadır.

          Memurlara yapılan haksızlıklar bunlarla sınırlı değildir. Memurlar arasındaki  ek gösterge uygulamasından kaynaklanan ciddi adaletsizlikler bulunmaktadır. Nitekim yardımcı hizmetler sınıfı personeli hangi eğitim düzeyinde ve hangi kazanılmış hak aylık derecesine sahip olursa olsun, ek göstergeden yararlanamamaktadır. Yine üniversitelerde daire başkanlarının amiri olan genel sekreter yardımcılarının ek göstergesi bunlardan daha düşük seviyededir.

          Diğer başka bir çarpıklık da yardımcı doçentler emekli olduğunda üniversite daire başkanlarından 1000 TL'ye yakın daha az emekli maaşı almaktadırlar. Yine öğretim üyelerinden doçentlerin ve profesörlerin makam tazminatı bulunduğu halde yardımcı doçentlerin bulunmamaktadır.

          Memurun emekli olmasıyla birlikte gelirinde yaşanan bu düşüş, memurlar için emekliliği bir kâbusa dönüştürmektedir. Memurlarımız, mutlu bir emeklilik hayali kuramamakta, emekli olanların çoğu, geçimini sağlamak için ikinci bir iş aramaktadır. Geçim sıkıntısı, memurun emekli olmasının önündeki en büyük engellerden biridir.   Daha çocuğunun üniversite masrafları bitmeden, oğlunu veya kızını evlendirmeden emekli olmak istemeyen kamu çalışanını bu tablo karşısında kim haksız bulabilir?

          Çalışanları arasında ücret adaletsizliğini gidermek zorunda olan hükümet, işçi-memur ayrımında yaşanan bu adaletsizliği görmek zorundadır.

          Bu yıl emniyet görevlilerinin ek gösterge rakamları 2200'den 3000'e çıkarıldı. Bu sevindirici bir gelişmedir. Ancak öğretmenlere söz verilmesine rağmen bugüne kadar bir işlem yapılmaması büyük bir talihsizliktir. Ek göstergeden hiç faydalanamayan yardımcı hizmetler sınıfında çalışan personelin, ek göstergelerinde artış bekleyen şube müdürlerinin, müdür yardımcılarının, öğretmenlerin, teknik eğitim fakültesi ve 4 yıllık teknik okul mezunlarının, şeflerin, genel sekreter yardımcılarının, yüksek okul ve enstitü sekreterlerinin, araştırma görevlilerinin, öğretim görevlilerinin ve yardımcı doçentlerin ve ek göstergelerinde artış bekleyen tüm kamu görevlilerinin unutulması doğru bir yaklaşım değildir.

           Öğretmenlerin ek göstergelerinin 3600, yardımcı doçentlerin de 4800 olarak yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Yine bütün memurlara, araştırma görevlilerine, okutman, öğretim görevlisi, doçent ve profesörlere de 800 puan ek gösterge artışı yapılmalıdır. Yardımcı hizmetler sınıfında bulunan memurlara ek gösterge verilmesi adaletin gereğidir. 

 

          Öğretmenlerin ek göstergelerinin 3600'e çıkarılması, memurların ek göstergelerinin 800 puan artırılması ve  yardımcı hizmetler sınıfındaki memurlara ek gösterge verilmesi emekliliği teşvik edecektir. Bu da atama bekleyen öğretmenlere ve işsiz olarak ömür tüketen üniversite mezunu gençlerimize  yeni istihdam kapıları açmak demektir. Bugün gençlerimizi kazanmanın ve ülkeye katkı sağlamalarını  temin etmenin yolu budur.

Yazarın Diğer Yazıları