MHP koalisyona girecek mi?

7 Haziran seçimleri vermiş olduğu mesajlar itibariyle Türkiye’nin önümüzdeki en az iki seçimine etki edecek bir öneme sahiptir. Vatandaş öncelikle 13 yıldır tek başına iktidar olan AKP’ye otoriterleşme, kutuplaşma, millî bütünleşme ve kamu kaynaklarını kullanış biçimiyle ilgili kendisine çeki düzen vermesini isterken Başkanlık sistemi konusunda ikna olmadığı yönündeki mesajını doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göndermiştir. Siyasal sistemimiz bakımından ise  “uzlaşma”  ve  “birlikte Anayasa”  mesajı oldukça belirgindir. Kim ne derse desin bu seçim büyük oranda Erdoğan ve diğer partiler arasında geçmiştir. HDP de zaten bu konumlanma ve AKP’nin propaganda yanlışlıkları sebebiyle böylesine bir oy oranına ulaşabilmiştir. Dolayısıyla HDP daha önce ona oy vermemiş bir kısım seçmenin iktidara ayar verme aracı haline dönüşmüştür. 2011 seçimlerine göre CHP oy oranını korurken, MHP oylarını %3 oranında artırmıştır. Şimdi MHP’nin önünde koalisyon süreçlerine ilişkin 3 seçenek bulunmaktadır. 
Birincisi AKP ile koalisyon, ikincisi CHP ile koalisyon, üçüncüsü ise AKP ya da CHP-HDP arasında kurulacak azınlık hükümetine destek vermektir. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin seçim akşamı yaptığı konuşma, ardından Twitter hesabından verdiği mesajlar ve son olarak Hürriyet gazetesinde yayınlanan görüşleri, bir bütün içerisinde değerlendirildiğinde şu belirgin sonuçlara ulaşılabilir:
* Genel Başkan Devlet Bahçeli bu süreçte oldukça stratejik ve belirleyici bir bakış açısı sergilemektedir. Anlaşılmaktadır ki MHP’nin olası bir koalisyona girmesi konusunda istekli değildir. Kurulacak herhangi bir hükümetin uzun vadeli olamayacağı ve birikmiş problemlerle erken seçim baskısına uğrayacağı görüşü hâkimdir. Oldukça doğru bir yaklaşımdır. Zira şimdiden tüm partiler yapılacak ilk seçime göre stratejiler üreten bir pozisyon almışlardır. MHP de bir yandan ülkenin selametini düşünürken bir yandan da yeni döneme hazırlıklı olmak durumundadır. Geçen akşam bir TV programında da ifade ettiğim üzere toplumda oluşabilecek algı farklılaşmasıyla AKP’nin HDP’ye giden oylarını geri alabilmesi imkânsız değildir.
* MHP’ye her koşul ve durumda “ülken için taşın altına elini koy” yaklaşımının dayatılması biraz haksızlık olur kanaatindeyim. 12 Eylül’de canını ortaya koyan MHP kadrolarını ve çok değil 8 yıl önce Sayın Gül’ün seçildiği Cumhurbaşkanlığı oylamasında MHP’nin aldığı inisiyatifi hafızalardan silmek mümkün değildir. Bu sebeple ülkesi için taşın altına elini koymak konusunda ispat yükümlülüğü olan başkalarıdır.
* Yine Sayın Bahçeli’nin  “Hesaplaşmadan helalleşmek”  yaklaşımı da seçim sonuçlarının verdiği mesajla ilişkilendirilebilir. Oy kullanan seçmenler itibariyle ilk defa %60 seviyesine gelmiş olan muhalefet blokunun olmazsa olmaz denilebilecek isteği, yolsuzluk iddialarıyla ilgili uyanan soru işaretlerinin ve bölünme korkusunun giderilmesine yönelik asgari adımların atılmasıdır. Zaten MHP 3 kırmızı çizgisini ortaya koyarak vatandaşın seçim mesajını gördüğünü beyan etmiştir.
* Sayın Bahçeli her ne kadar koalisyon içerisinde yer almak istemese de  çözüm sürecinin durdurulması veya adının, uygulanış biçiminin, felsefesinin bir bütün olarak değiştirilmesi (İmralı-Kandil-HDP üçgeni ve müzakere ortamı), 4 bakanın Yüce Divan’a gönderilmesi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yasal sınırlar içerisinde kalması konusunda güçlü adımlar atılırsa, AKP ile koalisyon seçeneğini saklı tuttuğu anlaşılmaktadır. Zira bu hususlarda Türk milleti ikna edilemezse, mevcut seçim sonuçları ve verdiği mesajlar yeni dönemde farklı oy oranları meydana getirebilir. 
* HDP’nin içerisinde yer aldığı herhangi bir oluşumda MHP olmayacağına göre, MHP-CHP koalisyonu da neredeyse imkânsızdır. Bu durumda Türkiye’yi olabildiğince normalleştirerek seçime götürebilecek koalisyon seçenekleri eğer yukarıdaki şartlar olgunlaşırsa öncelikle MHP-AKP koalisyonu ikincisi ise AKP-CHP koalisyonudur.

Yazarın Diğer Yazıları