MHP'nin kaç milletvekili çıkardığını bile bilmezseniz

"Meral Akşener fark yaratmadı" dedi MHP'nin Genel Sekreteri. Eğer fark yaratsaymış, İstanbul'un diğer bölgelerinden 3 milletvekili çıkarken onun aday olduğu İstanbul 3. Bölgeden 5-6 milletvekili çıkması gerekirmiş.

Gazetecilerin sorularını cevaplayan Genel Sekreter İsmet Büyükataman sonra tanıdık cümleler kurmuş. Siyaset uzun soluklu bir iştir. Asıl olan partidir. Hiçbirimiz vazgeçilmez değiliz vs.

Buna dağınıklık, bilgisizlik/ilgisizlik, ciddiyetsizlik ne derseniz deyin sonuç değişmeyecek. Ataman'ın 3 milletvekilimiz var dediği bölgede 7 Haziran'da, yani daha birkaç ay önce MHP 3 değil 4 milletvekili çıkarmıştır. Parmakla saysanız 4'ü bulursunuz 1. Meral Akşener, 2. Atilla Kaya, 3. İsmail Faruk Aksu, 4. Arzu Erdem diye.

Bir partinin Genel Sekreteri "Bu değişiklikler teşkilatta heyecan yarattı" diye iddialı iddialı savunurken, partisinin bir bölgede çıkardığı milletvekili sayısından habersiz olması tuhaf bir durum. Eğer sayıyı biliyor da kasten böyle yapıp kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalışıyorsa bu da partinin inandırıcılığı anlamında tuhaf bir durum.

Genel Sekreter, Meral Hanım'ın bir karşılığı yok, karşılığı olsa fark meydana gelirdi diyerek tepkileri anlamsızlaştırmaya çalışmakta. Bunu yaparken düştüğü çelişkiyi fark etmiyor bile.

Zaten 'karşılığı var-yok' tartışması da bir garip. Meral Akşener'in karşılığı yok ama bir sıra daha öne kaydırıldığına göre Arzu Erdem'in karşılığı var öyle mi? İnsan merak ediyor bu karşılık nasıl ölçülüyor diye.  Nasıl yaptırıldığı bilinmeye anketlerle mi? Açık oy gizli sayım şeklindeki teşkilat yoklamalarıyla mı?

Buyrun size bir karşılık karşılaştırması. Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'la Gaziantep'ten bir milletvekili zor çıktı. 7 Haziran'da Ümit Özdağ aday yapıldı. 2 milletvekili çıktı, 3 bile olabilirdi. O Semih Yalçın Gaziantep'te bulduğu büyük karşılık sonucu mu İstanbul'dan garanti yere getirildi? Tutarlılık nerede?

Öyleyse Oktay Öztürk kitleleri peşinden sürükleme ve oyları patlatma yeteneği dolayısıyla Mersin'de 1. Sıra o zaman(!). Bir çok ilin birinci sırasındakilerle ilgili olduğu gibi Ruhsar Demirel'in Eskişehir'deki karşılığını, Emin Haluk Ayhan'ın Denizli'deki karşılığını kim nasıl ölçmüş insanlar merak ediyor. Sorumluluk makamında olanlar nasıl sıralamada yer almayan Ali Uzunırmak gibi, Şefik Çirkin gibi isimlerle ilgili gönül alıcı açıklamalar yapıyorsalar, listede banko sıralarda yer alan isimlerin neden yer aldıklarına dair mantıklı açıklamalar yapmak zorundalar.

Bu konuda tabanda ciddi eleştiriler var. Açıklama yaparken doğru sayı bile vermeyen veya veremeyen yönetim anlayışı galiba düştüğü durumun farkında değil. Bu eleştirileri görmezden gelip, değişikliklerin tabanda heyecan yarattığı gibi aslı astarı olmayan demeçlerle yetinmek MHP'ye zarar verebilir. Zaten seçimler öncesinde motivasyon sıkıntısı göze çarparken bir de bu tutarsızlıklar milliyetçi camiada can sıkıyor.

Meral Akşener konuyla ilgili olarak "Genel Başkan'ın takdiridir yorum yapamam" demekle kendince doğru olanı yapmıştır. Seçimlerden önce hem partiye zarar vermemek hem de kendisini fitne ateşinin ortasında bulmamak için bundan başka bir yolu olamazdı.

Buna rağmen tehlikeyi tam olarak savuşturmuş sayılamaz. Kendisinin böyle bir hesabı var mıdır, yok mudur bilmiyoruz ama seçim sonrası hesapların hedefi haline getirilebilir. Çünkü MHP bunun pratikleriyle dolu bir parti. İnsanlar çok kolay iftiraya maruz kalabilmektedir. Tehlike savuşturulduktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranılabilmektedir. Bir dahaki sıkıntıya kadar tabii.

Haklılığı veya haksızlığına ilişkin yorum yapmadan, bu sıkıntıdan geçmiş ve içeriden ateş altına alınmış birçok ismi sıralamamız mümkündür. Bunların içinde bakanlık, milletvekilliği, Meclis Başkan vekilliği, belediye başkanlığı yapmış bir yığın isim var.

Meral Hanım da benzer yöntemle itibarsızlaştırılmak istenecektir. Şimdi 'karşılığı yok' şeklinde başlayan aşağılama çabaları boşuna değil. Karşılığı olduğu anlaşıldıkça bu türden aşağılama çabalarının yarın nereye varacağını kestirmek zor.  Şimdiden bunun bütün işaretleri görülmekte.

Tuğrul Türkeş ve Başesgioğlu'nun Tayyip Erdoğan'la görüştüğü biliniyordu zaten. Partisine hiç problem çıkarmayan ve bakanlık teklifini reddeden Meral Akşener cezalandırıldı. Tepki toplayan bu tasarruf mantıklı bir şekilde izah edilememektedir. İşte tam da bu yüzden Meral Hanım'a yönelik haksız ithamları bekleyebiliriz.

Türkiye'nin MHP'ye en fazla ihtiyaç duyduğu şu dönemde akıl sahiplerinin kabullenebileceği bir durum değil bu. AKP az bir oyla milletvekilliği kaybettiği illerde milimetrik çalışmalar yaparken MHP'nin düşürüldüğü duruma kimse anlam veremiyor. 

 

Yazarın Diğer Yazıları