Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Mustafa Hakan ÜNSER

Mustafa Hakan ÜNSER

Milliyetçi paylaşım yapmak

Milliyetçilik, tanımında uzlaşmanın zor olduğu kavramların başlarında geliyor.

Türkiye coğrafi olarak bir kısmı Avrupa kıtasında olmasına rağmen diğer bütün kategorilerde Orta Doğu ülkesi özellikleri gösteren bir ülke.

Bu özellik milliyetçilik kavramının algısı için de geçerli… Bu durumu tarihten birkaç kesitle örneklendirelim: Kırk üç yıl önce "anayasal düzeni zora dayalı bir şekilde değiştirme" suçlaması ile yargılanan Türk milliyetçilerine bu suçtan değil zorlama bir şekilde "çete kurma" vb. suçlamalarına dayandırılarak cezalar verilmişti. 1944 Türkçülük-Turancılık davasında ise 1. İstanbul Sıkıyönetim Mahkemesi’nin verdiği ceza kararını Ekim 1945 tarihinde Yüksek Mahkeme bozmuştu fakat kimi Türkçüler bir yıl beş buçuk ay hapis ve zindan hayatı yaşamışlardı.

2013 yılında Midyat’ta bir açılış töreninde dönemin başbakanı şimdinin üçüncü kez seçilmiş Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ın "Her türlü milliyetçiliği ayaklarının altına almış bir iktidarız" dediği bir ülkede milliyetçi paylaşım yapanların tutuklanması ve yargılanması şaşırtıcı değil. Milliyetçi ideolojiyi benimseyenler için tutuklanmalar, mahkemeler ve cezaevleri de şaşırtıcı değil.

Son çarpıcı örnek de günümüzden: Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının “ülkemizde sığınmacılara karşı meydana gelen olaylarla alakalı olarak” yürütülen soruşturmada sosyal medya gönderilerinde "milliyetçi paylaşımlarda bulunduğu" tespit edilen gençler tutuklandılar. Üç ile dört ay tutuklu kalan milliyetçiler 3 Ocak’ta görülen mahkemede tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildiler.

Dört genç hakkında Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından hazırlanan ve basında yayınlanan raporda "gönderilerinde milliyetçi paylaşımlarda bulunduğu tespit edilmiştir" deniyor. Anlaşılan on-on üç milyon gibi olağanüstü rakamlarla ifade edilen sığınmacı/göçmen/ensar konusuna dikkat çekmek ve bunlarla ilgili ortaya çıkan sorunları haber yapmak “milliyetçi paylaşım” olarak görülmüş ve bu paylaşımlara suç isnat ediliyor.

Başta söylediğim gibi milliyetçilik tanımı üzerinde anlaşamıyoruz. Buna rağmen hangi tanıma yakın olursanız olun önüne arkasına milliyetçilik kelimesini koyduğunuz bir düşünceye sahipseniz ülkenizde adı ne olursa olsun bulunan yabancı uyruklulara karşı toplumun diğer kesimlerine göre daha hassas olursunuz. Bu köşede daha önce "yabancı düşmanlığı" ile milliyetçiliğin karıştırılmaması konusunda bir uyarıda bulunmuştum. Ülkemizdeki yabancıların varlığı ve ortaya çıkardıkları olumsuzluklar kimseye suç işleme imtiyazı vermeyeceği gibi hukuki ve medeni tepkilerin de suç gibi gösterilmesi kabul edilemez.

Kaldı ki, milliyetçi paylaşım yapmak suç değildir. 80’li yılların çok daha ceberut devleti dahi “milliyetçilik”i suç olarak tanımlayamayıp çete gibi gülünç iddialar üzerinden ceza vermişken, her ne kadar memnun olmasa da demokrasisi ve kurumları kökleşmiş bir ülkenin kurallarına uymak zorunda kalan R. Tayyip Erdoğan öyle istese dahi, milliyetçilik suç olarak sayılamaz. Dikkat çekmek istediğim asıl nokta şudur ki: Milliyetçiliği suç olarak sunup, sonra hukuki ve medeni tepkileri evvela milliyetçilik, sonra otomatik olarak “suç” olarak lanse etmeye çalışıyorlar.

Dünya haberlerinde her gün bir sürü dramatik mülteci haberleri görüyoruz: Yakın tarihte en dikkat çeken haber Endonezyalı üniversite öğrencilerinin Rohingyalı mültecilerin barınaklarını basarak sınır dışı edilmeleri çağrısında bulunmalarıydı. Avrupa’da her gün aşırı sağın yükselişini ve yabancı göçmenlerden rahatsız insanların paylaşımlarını konuşuyoruz. ABD’de bir önceki başkanın en bilinen vaatlerinden biri, göçmenleri engelleyecek dev bir duvar yapma vaadiydi.

Dünyanın en çok mülteci barındıran ülkesiyiz. Buna rağmen toplumsal tepkinin de en az olduğu ülkeyiz. Bu benim anlamakta zorlandığım bir yönetim başarısıdır. Burada tepki derken mültecilere karşı olmayı kastetmiyorum. Örneğin ülkemizden kaçak olarak Avrupa'ya geçmek için hayatlarından olan insanların ölümlerini önlemek için hiç bir STK'nın tepkisini görmedik.

Akdeniz göçmen ölümlerinin merkezi oldu, mültecilerin sömürülmesini, çocuk işçileri, kadın sömürülerini gündeme taşıyanı görmedik. Sosyal medyada başlayan milliyetçi tepkileri kaynağında kurutma siyaseti bugün sömürülen sigortasız çalıştırılan mültecilerin varlığına göz yumma siyaseti gelecekte büyük sorunlara yol açacaktır. Kendi devletine küsmüş insanlarla, sığındıkları ülkeye düşman olmuş insanlar üretmenin ülkemize büyük zararları dokunacaktır.

Tutukladığınız gençlere teşekkür borçluyuz. Milliyetçi tepkilere ceza vermeyi bırakın, görmezden gelmek bile Türk milletine karşı suçtur. Milliyetçi uyarılar ışığında göç ve göçmen politikaları tekrar gözden geçirilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları