Milliyetçilik nasyonalizm değildir

Milliyetçilik nasyonalizm değildir demiştik, hele Atatürk milliyetçiliği hiç değildir.
Bu kelimeyi faşizm döneminde öğrendik.
Irkçılık, kafatasçılık olarak biliyoruz ama tam bunlar mıdır bilmiyoruz.

 

***

 

 Suriye’ye gittiğimde orada dikkatimi çeken, sosyal ve ekonomik koşullardan çok, halkta ve bilhassa aydınlarda gelişmiş milliyetçilik bilinci idi. Suriye bugün direniyorsa bu bilinçle direniyor. Suriye ordusunda evlatları ölen analar bu bilinçle acıya katlanıyorlar. Ordu bu bilinçle ve haklı olduğuna inanan bir inançla direniyor. Daha çok direnecek. Bizimkiler de Emevi Camii’nde namaz kılmayı daha çok özleyecekler. Bunu çok istiyorlarsa, davetli olarak gitsinler ve namaz kılsınlar. İstanbul’u işgal eden ve atalarımızın mezarlarına tüküren işgalciler gibi değil.
Bizim milliyetçiliğimiz her zaman şöyle düşünürüm ki özleyiştir. Asya’nın, Avrupa’nın çeşitli yerlerinde kalmış soydaşlarımızı ve onların bir zamanlar çektikleri acıları düşünüp üzülmek ve özlemekten ibarettir. Onlarla birleşmenin ayrıca dünya siyaseti adına hayırlı olacağını bilmekten ibarettir. Dünya siyasetinin içinde Türk siyaseti de vardır.

 

***

 

Atatürk altı okun birini milliyetçiliğe ayırmakla bunu yapmak istemiştir; kendi vatanını gözü gibi korumak ve Türk dünyasıyla gönül alışverişini kesmemek ama bunu geçmiş iktidarlar biraz başardılarsa da emperyalist baskılarla tam sonuç alamadılar. Bu iktidar ipleri temelli kopardı.
Azerbaycan’la olan dostluğumuzu bile koruyamadık. Milliyetçiliği tümüyle, gerçekten de ayakları altına aldılar. Bunu işgale uğrayan ülkeler yapsalardı ayakta kalamazlardı. Çin’de, İran’da, Rusya’da böyle şeyler söylenebilir mi? Avrupa ulus devletlerinde böyle şeyler söylenebilir mi? Fransa’da, İtalya’da, kuzey ülkelerinde, Slav ülkelerinde böyle şeyler söylenebilir mi?
Bir zamanlar Eurovision şarkı yarışmasında birinci olan Toto Cotinyo’nun bir şarkısını hatırlarım. Ne kadar mutlu olduğunu söyler, arkasından ben bir İtalyan’ım derdi. Ülkesinin makarnasını, pencere kenarındaki sardunyaları, insanların erdemini sayıp döker arkasından “Sono un İtaliano ” ile şarkıyı bağlardı, çünkü ben bir İtalyan’ım demektir.

 

***

 

Rusya’nın büyük yazarlarından ve Rus nesillerinin yetişmesinde büyük tesiri olan Dostoyevski bir Slav milliyetçisiydi. Rusya’da 19. Yüzyılda Avrupa özentilerine ve emperyalizmine karşı aydınların sanat eserlerinde, romanlarda, tiyatrolarda bol bol tartıştığını görürüz. Bizde de bu iş Namık Kemal’in şiirlerinde “Vatan”  figürünü kullanmasıyla başlamış sonra şairlerimizin ve hikayecilerimizin milli heyecanlarla dolup eserleriyle güçlenmiştir. Ömer Seyfettin, Halide Edip Adıvar bir anda aklımıza gelenler. CHP milletvekili Hüseyin Aygün’e, Halide Edip’in “Türkün Ateşle İmtihanı”  kitabını tavsiye ederim. Okusun da kim kime zulüm yapmış görsün.
Yani özetle; bizi milliyetçilikten soğutmaya kalkan emperyalist cepheye karşı, başımıza bir hal geldiğinde Suriye gibi direnmemizi şimdiden önlemeye çalışmaktır.

Yazarın Diğer Yazıları