Mösyö Miro...

Çok sevdiğim Sakarya Fırat dizisinde, dizinin delisi çatlak bir Miro var. Başka bir çatlak terörist olan Teo, ona Mösyö Miro diyor. Teo’nun, nereden geldiği ve kim olduğu belli değil ama yabancı dil bildiği, özellikle Fransızca konuşarak asalet tasladığı da bir başka niteliği. Miro arada bir konuşmalarına nokta veya ünlem koyar gibi “vıy” diyor. Bu da sahnenin delilik dozunu yükseltiyor, tuzu biberi oluyor.
Miro’nun 3 büyük özelliğinden biri yakaladığı asker, köylü ve korucuların kulaklarını kesmek. İkincisi Marksist teoriyi, çok iyi bildiği zehabını yaratmak için, konuşmalarında malzeme yapmak ve üçüncüsü korkak olmak. Canını kurtarmak için  “şiiişşştt”  dendiğinde dizlerinin üstüne çökmek...

 


***

 


Apo’nun mektubunu dinleyemedim, daha doğrusu ruh sağlığımı korumak için dinlemedim. Ama okuduğum kadarıyla bu mektup, Miro’nun nefessiz anlattığı, dağdakilerin hiç bir şey anlamadığı ve üstelik biraz eğitimli olanların da bıktığı teorilerini hatırlattı.
Öcalan kendine göre bir devlet modeli oluşturmuş. Daha doğrusu devleti ret ettiğini ve Marx’ı da aştığını iddia ederek komünal bir model öneriyormuş. Bunun eğitimini de KCK’lılar verecekmiş, ona göre eğitiliyorlarmış. Bu da bana aynı zamanda Başbakan’ın düşündüğü 7’şer kişilik akil adamlar ve milletvekilleri heyetini hatırlattı. Onlar da halkı ikna için Anadolu’yu dolaşacaklarmış.

 


***

 


Mektupta dikkatimi çeken şeylerden biri de bizim İslamcıların konuşmalarına, sözüm ona derinlik katmak için çok kullandıkları “zamanın ruhu”. Herkesin şüphe ettiği benim de şüphe ettiğim bu metni onların ve bizim  “ortak akıllarının” ürünü olabileceğini düşündüm.
“Bu son değil yeni bir başlangıçtır, bu mücadeleden sonra yeni bir mücadele başlatmak”  gibilerden. Churchill’e (!) yakışır laflar,  konuşmanın incilerinden.
“Ragroz ve Toros dağı eteklerinden, Fırat ve Dicle nehir vadilerine kadar...”  diye başlayan ve epeyce bir toprağı içine alan bir bölge haritası çizerek Kürtlere selam sarkıtmak gibi, çakma Yaşar Kemal edebiyatı esintileri gibi süslü laflar, Misak-ı Milli tarihi sözünü araya sokarak sözde, Türkiye tarihine çok iyi vakıfmış izlenimi yaratmak... İşte bunlar bana bu metni, bir kişiden çok kişinin yazdığı izlenimini veriyor.

Yazarın Diğer Yazıları