Nükleer Güvenlik Zirvesi

31 Mart-1 Nisan 2016 tarihlerinde, ABD'nin başkenti Washington'da 52 ülkenin katılımıyla Nükleer Güvenlik Zirvesi yapıldı. Başkan Obama'nın inisiyatifiyle Nisan 2009'da Çek Cumhuriyeti başkenti Prag'da temeli atılmıştır. Birincisi 2010'da Washington, ikincisi, 2012 Güney Kore'nin başkenti Seul'da, üçüncüsü, 2014'te Hollanda'nın Lahey kentinde gerçekleştirilmiştir. Obama başkanlık süresi dolmadan önce kendisinin başlattığı nükleer zirvenin sonuncusunu da yaparak iyi bir iz bırakmak ve iddialı olduğu uluslararası barış ve nükleersiz bir dünya politikasına son önemli katkıyı yapmak istemiştir. Rusya'nın zirveye katılmaması zirveyi olumsuz etkilemiştir. ABD, Rusya'nın bir fırsat kaçırdığını ve kendini izole ettiğini söylemiş ama Ruslar herhangi bir fırsat kaçırmadıklarını ve dünyadaki 200 ülkenin ellisinin zirveye katıldığını dolayısıyla davet edilmeyen 150 ülkeyle izole olmalarının mümkün olmadığını belirterek atışmışlardır.

Öne çıkan konular...

Bu son zirvenin öne çıkan konuları, nükleer terör riski, nükleer silahların yayılma tehlikesi ve Kuzey Kore'nin nükleer savaşı başlatma tehditleri olmuştur. Mart 2016'da Brüksel'de terör saldırısını geçekleştiren militanların Brüksel'de bulunan nükleer santralin filmlerini çektiklerinin tespit edilmesi dünyayı nükleer terör konusunda daha kararlı olmaya itmiştir. Terör örgütlerinin, başta El Kaide olmak üzere, uzun bir süreden beri nükleer silahlara sahip olmak için çaba sarf ettikleri biliniyor. Doğu Avrupa ülkelerinde bulunan sıvılaştırılmış uranyumun elde edilme tehlikesinin olduğu ve terör örgütlerinin bu yönde faaliyetlerinin bilindiği ve çok sayıda teşebbüsün önlendiği dile getirilmiştir. Terör örgütlerinin, nükleer bomba elde edemeseler bile, az korunan ve rahatça elde edebilecekleri, hastane ve üniversite laboratuvarlarında kullanılan uranyum ve plütonyum gibi maddelerden tahribat gücü yüksek ve radyoaktif madde yayacak "kirli" bombalar yapabilecekleri korkusu vardır. Bunu başaramadıkları takdirde dünyada yaklaşık bin tane bulunan nükleer tesislere karşı yapılacak terör saldırılarının ölümcül olan nükleer sızıntılara yol açabileceklerini düşünmektedirler. Bu tehlike için terör konusunda uluslararası sıkı bir iş birliğinin yapılması gerektiği vurgulanmıştır. İkinci olarak ele alınan konu nükleer silahların yayılma riskidir. İran ile yapılan nükleer anlaşmanın iyi bir örnek olduğu ve nükleer silahların yayılmasının dünyanın sonunu getireceği ve kazananın olmayacağı not edilmiştir. Bu genel nükleer tehlikesi bağlamında Kuzey Kore'nin nükleer silah tehdidi tartışılmıştır.

Tehlikeli politika

Obama, Kuzey Kore'nin doğrudan tehdidi altında bulunan Güney Kore Cumhurbaşkanı bayan Park Geun-Hye ve Japonya Başbakanı Şinzo Abe ile uzun bir toplantı gerçekleştirip durum değerlendirmesi yapmış ve Komünist Kuzey Kore'ye karşı iş birliği ve destek vermeye devam edeceklerini belirtmiştir. Obama, zirveye katılan Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile ikili bir görüşme yaparak Kuzey Kore'nin elinde bulunan kıtalararası füzeler, uzaya atom silahları yerleştirme tehdidinin ciddiye alınması gerektiğini ve iyi ilişkiler içinde bulunduğu Kuzey Kore Devlet Başkanı Pyongyang'a baskı yapması ricasında bulunmuştur. Bir diğer konu da; Kasım ayında başkanlık seçimine gidecek ABD'de uluslararası güvenlik konusu... Cumhuriyetçi aday Donald Trump, başkan seçildiği takdirde Kuzey Kore'nin tehdidi altında bulunan ABD'nin müttefiki Japonya'ya atom bombası yapma desteğini vereceğini açıklaması ülke içinde ve zirvede çok tartışılmış ve Obama tarafından çok tehlikeli bir politika olarak nitelendirilmiştir. Dünyada teröre en fazla maruz kalan Orta Doğu ülkelerinin nükleer terör konusunda sessiz kalması manidardır.            

Yazarın Diğer Yazıları