Ödül mü ceza mı?

             Seçimler yapıldı, geçmiş iktidar tek başına tekraren iktidar görevini üstlendi. Hükümeti en kısa zamanda kurup, yapacaklarını ilk yüz gün, altı aylık ve dönem bitimine kadar olan zaman dilimleriyle kamuoyuna deklare etti. Yapacaklarının içinde seçim sürecince vaat ettikleriyle birlikte vaat etmediklerini de sıraladı.

                O yapmayı düşünüp de vaat etmediklerini seçimlerde söylese ne olurdu bilemem, ama söylemediklerine göre hiç de iyi olmadığı düşünülmüş olmalıdır. Peki şimdi ise neden bunları halka söylemedikleri halde yapıyorlar diye düşünülecek olursa, elbette parti çıkarları ve gelecek 4 yılda nasıl olsa bugüne kadar olduğu gibi bu yapılanlar da unutulur, biz de hedeflerimize varmış oluruz diye düşünmüş olabilirler.

                Kamuoyuna taahhüt edilmeyen vaatlerden olan, en az on milyonluk bir kesimi yakından ilgilendiren 657 sayılı devlet memurları kanununda değişikliğe gidilerek kamu çalışanları üzerindeki devlet güvencesinin kaldırılması ne anlama gelmektedir? Yani memur da işçi statüsüne alınarak, hepsine birden kamu çalışanı unvanı adı altında birleştirilmesinin mantığı nedir?

                İktidara buna neden ihtiyaç duyulduğu sorulduğunda, söyledikleri kamuda verimliliğin artırılması, işlerin daha hızlı ve çabuk yürütülmesi, bürokratik işlemlerin azaltılması olarak değerlendirmektedir. Böylesine güzel bir gerekçeye kim karşı çıkabilir ki? Ayrıca kamuda işi olanların işlerini yaptırabilmeleri için onca çalışana rağmen nasıl uğraş verdiği, günlerce git gel yapmasının bıkkınlığına bakıldığında bu yapılanın alkışlanacağı da bir gerçektir.

                Ancak bilinmeyen yanı ise, o git gellerin ve bürokrasinin ağır çalışmasının nedeninin çalışan olmayıp, mevzuattan kaynaklandığıdır. Yapılanların her gün kişiye ve çıkarlara göre değiştirilen mevzuatlarla halkın bıktırılarak yapacaklarına taraftar toplamak için geçmişin aranır hale getirilmesidir. Bugüne kadar reform diyerek yapılanların hangisi eskiyi aratmamıştır?

                Görülen ve görülecek o ki, reform adı altında sunulan bu değişiklik, geçmişte yapılanlar gibi hiç bir yeniliğe neden olmayacağı gibi aksak da olsa yürüyen işleri de yürümez hale getirip, bundan rant elde edecekleri kârlı çıkaracaktır. En büyük darbeyi de devlet güvencesinden mahkûm kalan on milyona yakın kamu çalışanı ailesi görecektir. Kamu çalışanının üzerindeki devlet güvencesi elbisesi çıkarılarak bu insanlar aileleriyle birlikte 1200 derecede kaynayan kazanlara atılarak ne güzel yahni oluyormuş diye seyredilecektir.

                Kamu çalışanının üzerindeki 657 sayılı kanunla tanınmış devlet güvencesi kaldırıldığında, iktidar çalışanlardan kendi yandaşları olmayanların tazminatını ödeyerek iş akdini sonlandırıp, yerine yandaşlarını dolduracaktır. Ayrıca çalışanlar üzerinde oluşturacağı işten atma baskısıyla bürokrasideki her işi kendi istekleri doğrultusunda yaptıracaklardır.

                Özelleştirmenin önündeki bir kısım engelleri kaldırmak suretiyle, kamu kurum ve kuruluşuna hizmet satın alarak insanları köle gibi çalıştıracaktır. Böylece bazı yandaşlara yeni iş kapıları açılarak zengin edilecektir. Bir çok insan emekliliği mezarda dahi göremeyerek yaşlılığında duvar köşelerinde dilenir hale düşecektir.

                 Durum böyle olunca, şimdikiler kendi çıkarları için insanları kullanırken yarınlarda yerlerine gelenler de aynı yolu izlemeye devam edeceğinden topyekûn milleti etkileyecektir. Bu tür çalışmaların olduğu ülkeler hep böyle mi derseniz elbette değil. Çünkü bir kısmında demokrasi ve hukuk devletliği anlayışı var, olmayanlarda ise zaten söylenecek bir şey olmayıp kölelik hüküm sürmektedir.

                Ey sendikalar siz bu işin neresindesiniz? Böyle sustuğunuz sürece sizler de olmayacaksınız. Çünkü işçi memur aynı sendikanın üyesi olacak, sizler ise işçi sendikalarında kaybolup gideceksiniz. Zannetmeyin ki günler hep böyle gider, bizler de gelen aidatları kullanarak makamlarımızda yaşarız. Siz oralarda olamayacağınız gibi temsil ettiğiniz kesim gibi yok olup gideceksinizdir.

                Eğer yasa Meclis'te görüşülürken çıkar iki bağırır çağırır işi bitiririz diye düşünüyorsanız, alacağınız bir abdestle beş vakit namaz kılamayacağınızı görmeniz fazla uzun sürmeyecektir. Doğru ya, toplu sözleşmelerde memuru sattığınıza göre burada niye sahip çıkasınız ki nasıl olsa yaptıklarınız karşılığında ödüllendiriliyorsunuz. Ancak olacaklar memurlar ve sizin için ödül mü, ceza mı olur onu da yaşayıp göreceğiz.

 

Yazarın Diğer Yazıları