Öğrencilerin formasyon talebi karşılanmalı

          Günlerdir Fen-Edebiyat ve İlahiyat Fakültesi öğrencileri ile Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu öğrencileri İstanbul'dan Erzurum'a Ankara'dan Konya'ya velhasıl bütün ülke genelinde pedagojik formasyon kontenjanlarının artırılması talebiyle eylemler yapmaktadırlar. Öğrenciler haklı mı? Elbette haklılar. 28 Şubat süreci ile ellerinden alınan öğretmen olma hakkını tekrar kazanmak istiyorlar.

          Siz bir taraftan pedagojik formasyonu olmayan kişileri öğretmen olarak atayacaksınız, diğer taraftan da öğretmenlik sınavına katılabilmek için formasyon eğitimi almak isteyen öğrencilerin kontenjanlarını alabildiğine sınırlandıracaksınız. Bu ne yaman çelişkidir..!

          Milli Eğitim Bakanlığının resmi yazışmalarından anlaşıldığına göre 2014 yılında pedagojik formasyonu olmayan 396 ve daha fazla kişinin öğretmen olarak ataması yapılmıştır. Nitekim İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğünün İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderdiği 09.06.2015 tarih ve 5867380 sayılı yazı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinin okullara gönderdikleri yazılarda 2014 yılı Eylül ayı öğretmen atama döneminde, pedagojik formasyonu olmadan ataması yapılan öğretmenler bulunmaktadır.

          İlgi yazı eklerinden anlaşıldığına göre; İstanbul başta olmak üzere Adana, Adıyaman, Ağrı, Ankara, Batman, Bingöl, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Diyarbakır, Hakkâri, Hatay, İzmir, Kocaeli, Konya, Kütahya, Malatya, Mardin, Muğla, Ordu, Osmaniye, Samsun, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Van, Yozgat, Zonguldak, Ardahan, Batman, Balıkesir, Bingöl, Bitlis, Denizli, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Gümüşhane, Iğdır, Kars, Muş, Tekirdağ ve Tunceli illerine pedagojik formasyonu olmayıp ataması yapılan 396 öğretmenin ismi ve atamalarının yapıldığı okullar yer almaktadır. Bunların dışında pedagojik formasyonu olmayan diğer öğretmenlerin tespitinin istenmesi sayının çok daha fazla olduğunu göstermektedir.

          Mili Eğitim Bakanlığı pedagojik formasyonu olmayan kişilerin öğretmen olarak atamasını yapma sevdasından biran önce vazgeçmelidir. YÖK de Fen-Edebiyat ve İlahiyat Fakültesi öğrencileri ile Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu öğrencileri için öngördüğü 15 bin pedagojik formasyon kontenjanını 50 bine çıkarmalıdır. Geçen yıl yaklaşık 100 bin kişiye pedagojik formasyon verebilen üniversitelerimiz bu yıl 50 bin kişiye rahatlıkla formasyon verebileceği aşikârdır.

          Gençlerimizin geleceğini hiç kimsenin karartma hakkı bulunmamaktadır.

          Yine Fen-Edebiyat, İlahiyat ve Sağlık Eğitim Fakülteleri ile Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu v.b. fakülte ve yüksek okulları işlevsiz hale getirmenin ne anlamı var?

          MEB'in ve YÖK'ün acilen öğretmen yetiştirme konusunda her yıl değişen değil, kalıcı ve akla uygun politikalar ortaya koyma zorunluluğu bulunmaktadır.

          Önümüzde iki seçenek bulunmaktadır. Ya Eğitim Fakülteleri ile Fen Edebiyat Fakülteleri birleştirilmeli, ya da eskiden olduğu gibi Orta Öğretim Alan Öğretmeni (Lise Öğretmeni) yetiştirme hakkı tamamen Fen-Edebiyat, İlahiyat, Teknik Eğitim ve Sağlık Eğitim Fakülteleri ile Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okullarına verilmelidir. Eğitim Fakülteleri de okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve özel eğitime yönelik öğretmen yetiştirmelidir. Daha kaliteli bir eğitim için Eğitim Fakültelerinin ve Fen-Edebiyat Fakültelerinin gerekli öğretim üyesini yetiştirmek ve istihdam için acilen çok sayıda öğretim üyesi ve elemanı kadrolarına ihtiyacı bulunmaktadır. Lafla kaliteli eğitim olmaz. Vakit geçmeden gerekli öğretim elemanı kadroları ihdas edilmelidir.

          YÖK, Fen-Edebiyat ve İlahiyat Fakültesi öğrencileri ile Beden Eğitimi Spor Yüksek Okulu öğrencilerine yönelik aldığı pedagojik formasyon kontenjanlarını sınırlama kararından vazgeçmeli veya bu kontenjanları makul bir sayıya çıkarmalıdır. Gençlerimizin kendilerini daha iyi yetişmeleri ve motivasyonları için bu gereklidir.

          Bilgiden ve yarıştan neden korkuluyor?

 

 

Yazarın Diğer Yazıları