Öldüreceksen Türk öldür!

Ferhat Kanat, 23 yaşındaydı... Askerden bir yıl önce gelmişti. Uzun uğraşlarına rağmen iş bulamamıştı. Seyyar tezgâhında limon satarak hayata tutunmaya
çalışıyordu.
Bir giyim firmasında tezgâhtar olarak çalışan Tuba, 22 yaşındaydı... Ailesinin tek çalışan çocuğu olarak evi geçindirmekle sorumluydu.
Muzaffer Savaş, 4 gün sonra evlenecekti... Düğünde giyeceği damatlığı seçmek için evden çıkmıştı. Onun da yolu diğerleri gibi Anafartalar Çarşısı’nda kesişmişti.
O gün Anafartalar Çarşısı’nda patlayan bomba, hayatlarının baharında olan bu gençleri hayalleri ile beraber toprağa gömmüştü.
O patlamada hayatını kaybeden diğer 6 sivil
gibi...
Nur Aleyna Çelik, bir gün sonra doğum günüydü. 5 yaşındaki halasının oğlu Taha ile birlikte ninelerini ziyarete gitmişlerdi. Ayleyna da ertesi gün 4 yaşına girecekti. Annesinden doğum gününde kendisine gelinlik almasını istemişti. Annesi Nur Aleyna’ya gelinliği almıştı. Fakat Nur Aleyna, o gelinliği asla giyemeyecekti. Tıpkı halasının oğlu Taha gibi onun da minik bedeni yakınında patlayan bir bomba ile paramparça olmuştu.
Murat Ağca 13, Şeyma Özkan 12 yaşındaydı. Onlar da Nur Aleyna ve Taha gibi Güngören’de patlayan bomba ile birlikte hayata gözlerini yumdular. Aynı patlamada kendileri ile beraber ölen 17 kişi gibi...
Lise son sınıfa gidiyordu... Yazları aile bütçesine katkıda bulunmak için Ankara Kızılay’daki Kumrular sokakta bulunan bir kuruyemişçide çalışıyordu. Henüz 18 yaşındaydı... Babası morgda oğlunun cesedini teşhis ederken, bedeninde yanmayan sadece üç tane parmak kaldığını gördükten sonra fenalaştı.
Kamuoyuna Kumrular saldırısı olarak geçen bu PKK vahşetinde, Orhan’la beraber toplam 5 sivil hayatlarını kaybetmişti.
Batman’da dur ihtarına uymayan terörist, rastgele sağa-sola ateş açmaya başlamıştı... Hac yolculuğuna gitmeye hazırlanan anne ve babasını ziyaretten dönen Talat Doru ve ailesinin bulunduğu araç da teröristin açtığı bu ateşin altında kaldı. Teröristin açtığı ateş sonucu 4 çocuk annesi ve 8 aylık hamile olan Mizgin Doru ile birlikte 4 yaşındaki kızı Sultan hayatlarını kaybetti.
Yukarıda bahsettiklerim, PKK’nın sivillere yönelik saldırılarının çok küçük bir bölümü... PKK, eylemlerine başladığı günden bugüne kadar binlerce sivili bu ve benzer yöntemlerle katletti. Bunların içinde, hayata henüz gözlerini açmış kundaktaki bebeklerden ömrünün ahirini yaşayan 80’lik dedelere-ninelere kadar çok sayıda savunmasız insan var.
Dün Başbakan Erdoğan, partisinin Kızılcahamam’daki toplantısında çıktığı kürsüden Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad’a ve CHP’ye âdeta ateş püskürüyordu...
CHP milletvekillerinin Beşşar Esad’la fotoğraf çektirmesine öfkelenen Erdoğan,  “Suriye’de Şam’da bu cani ile bu katil ile fotoğraf çektiren CHP buyursun Banyas’taki katliamı açıklasın. Ey CHP işte siz busunuz. Geçmişte de buydunuz, şimdi de busunuz. Sizin yol arkadaşlarınız bunlar. Sizin aynı karede poz verdiğiniz yoldaşlarınız bunlar. Gurur duyup duymadığınızı gerçekten merak ediyor sizi de milletime havale ediyorum” diye kükredikten sonra, hedefine bu kez Esad’ı aldı, “Ey Beşşar Esad vallahi bunun hesabını vereceksin. Başkalarına göstermediğin cesareti ağzında emzik olan kundaktaki bebeğe göstermenin bedelini çok ama çok ağır ödeyeceksin. O çocukların arşı inleten figanı inşallah Rabbimin Müntakim sıfatı mucibince Kahhar sıfatı mucibince senin üzerine kutlu bir intikam olarak inecektir. Buna inanıyorum” dedi.
Şu an gerçekten merak ediyorum; acaba Başbakan Erdoğan, hemen hemen aynı fiillerin faili olan Apo’ya da televizyon ekranlarına çıkıp aynı sözleri edebilir mi? Daha doğrusu etmek ister mi? Esad’la fotoğraf çektiren CHP milletvekillerine ettiği lafın aynısını, Apo ve Karayılan’la fotoğraf çektirmek için birbirleri ile yarışmış ve hâlâ yarışan yandaş medyanın gazetecilerine de söyleyebilir mi?
Madem durum böyledir, o zaman ben de buradan Esad’a bir çağrıda bulunayım: Eyy Beşşar Esad! Eğer canın sivil insanları katletmek çektiyse, bunu Suriye’de yapma Allah aşkına... Başbakanımız bu konuda oldukça hassas, Türkiye sınırları dışında yapılan katliamlara çok kızıyor. Canın insan öldürmek istiyorsa; aha sana binlerce insan, aha sana sınırsız imkân! Türkiye’nin ve Türk insanın suyu mu çıktı!

Yazarın Diğer Yazıları