Orduda reform (!)

Geçmişte veya günümüzde, ülkemizde veya dünyada ordu reformları tarihine baktığınızda, ordularda reformun, bir yenilgi veya hezimet sonrası olduğunu görmekteyiz. Türk Silahlı Kuvvetleri dünyanın 9'uncu, NATO'nun 5'inci büyük ordusudur. NATO standartlarına sahip çağdaş teknoloji kullanan bir ordudur. Bugün orduda reform isteyenlerin, ortak bir gerekçesi var; Ordu Fethullahçıların eline geçti. Öyleyse onları temizle. Ama okulları kapatma. Sorun sistemde veya Harp Akademileri'nin duvarlarında değil, sorun orayı yönetenlerin zihniyetindedir. Zihniyeti değiştirmek zor olabilir, ama zihniyeti bozuk insanları değiştirmek zor değildir. Asırlık askeri okulları kapatmaya gerek yoktur. Bu yapılanlar orduda reform değildir. Ordudan bazı insanları atmaktan ve askeri okulları kapatmaktan ibarettir. Orduda 11 yıl ders veren bir akademisyen olarak söylüyorum. Ordu içinde çok sayıda vatanperver ve yürekli Türk çocukları vardır. Bunlar Amerikancı, çeşitli cemaatçi ve orduya sızdırılan içimizdeki kripto vatandaşların uzantıları tarafından itilip kakılmış ve üst düzey konuma getirilmeden pasif görevlere itilmiştir. Bu yürekli milliyetçi ve Atatürkçü Türk çocuklarına fırsat ver ordunun başına getir, ne reforma ihtiyaç duyarsın ne de Feto'dan veya Amerikan uzantılarından korkarsın.

Orduda yükselme kıstası, alnı secdeye gelen veya gelmeyen olursa, bazıları alınlarını secdeye getirir, resmini de çeker belli medya gruplarına servis eder ve ilgilenen dindar yöneticileri haberdar eder. Sonrası malum.

***

Orduyla oynamak Türk milletinin bekasıyla oynamaktır. Türklerin, organize olduğu örgütlendiği tek yer ordusudur. Sınırları, rejimi, onuru ve namusunu ona emanet etmiştir. Orduyla oynamak, Türk milletini savunmasız bırakma tehlikesine yol açar. Ordu reformuyla ilgili yeni bir tehlikeye dikkat çekmek istiyoruz. Kötü niyetli kişiler, ordunun durumunu bahane ederek yeni bir silahlı güç yaratmaya çalışabilir, bunlara karşı uyanık olmak gerekir. Bir komşu ülkemizdeki örnek dikkate değerdir. Burada profesyonel ordu dış düşmanlara karşı eğitilmişken bir diğer ordu, rejimi muhafaza ve iktidara karşı gelenleri bastırmak için kurulmuştur. Bu ordunun en önemli özelliği, askerlerin büyük bir bölümü evinde, işinde gücünde, ihtiyaç olduğunda yani bir kalkışma veya rejime karşı yapılan bir harekette bu insanlar silahlarını alıp meydana koşacak şekilde örgütlenmiştir. Bir internet veya telefon mesajlarıyla binlerce eli silahlı insan sokağa dökülecek şekilde düzenlenmiştir. Yüzbinlerce eli silahlı fanatiğin sokaklarda, neler yapabileceğini düşünmek dahi istemiyoruz. Böyle bir düzen iç savaş düzenidir. İç savaş çıkartmak isteyenlerin planıdır. Kara, Hava ve Deniz Kuvvetleri, sivil otoriteye yani Savunma Bakanı'na bağlanacak; Genelkurmay Başkanı, Başbakan veya Cumhurbaşkanı'na bağlanacak. Böyle bir örnek dünyada yoktur. Bu düzen ordunun emir-komuta zincirini bozar. Dünya'nın hiçbir demokratik ülkesinde silahlı kuvvetler, bir siyasi partiyi, siyasi felsefeyi ve yöneticilerini iktidarda tutmak için düzenlenmez, ülke sınırlarını ve ülke çıkarlarını korumak için düzenlenir veya reforme edilir.

***

 Gerçek dindarlara bir tavsiyemiz var, Yahya Kemal, Sakarya savaşından önce yazdığı şiirde, "Galib et, çünkü bu son ordusudur İslam'ın" der. Bu mısrayı oku, manayı idrak et. Bu ordu Türklerin olduğu için İslam ordusudur. Ordu, Türk olmaktan çıkarsa İslam'ın ordusu kalmaz.

NOT: Ordunun ne hale getirildiği ve ordudaki cemaatçilerin konumuyla ilgili, değerli dostum Yavuz Selim Demirağ'ın "İmamların Öcü" adlı kitabını okumanızı öneririm. Bu konuda çok sayıda kitap var, ancak bu kitapları kimin ve niçin yazdıkları çok önemlidir. Yavuz Selim Demirağ, yurtseverliği ve samimiyeti tartışılmayacak bir yazardır. Konu hakkında bilgilenmek isteyenlere tavsiye ederiz.

Yazarın Diğer Yazıları