“Ortadoğu’dan Orta Asya’ya”

Elimize yeni bir kitap ulaştı. Adı  “Ortadoğu’dan Orta Asya’ya” ... Yazarı dostumuz Dr. Abbas Karaağaçlı. Halen Giresun Üniversitesi öğretim üyesi olan Karaağaçlı, farklı yayın organlarında çıkan önemli makalelerini bir araya getirmiş. Saha araştırmalarını takdirle takip ettiğim Abbas Karaağaçlı ile Türkistan’dan tanışıyoruz. Yeni kitabında Afganistan, Kırgızistan, Tacikistan, Özbekistan, İran, Suudi Arabistan, Bahreyn gibi ülkelere yönelik makaleler yer alıyor. Özellikle “Sri Lanka ve Tamil Kaplanları”  başlıklı makalesi dikkatimizden kaçmıyor. Makaleden bazı detayları paylaşmak istiyorum:
Sri Lanka nüfusunun %74’ü Sinhaliler ve %18’i Tamillerden oluşmaktadır. Tamiller, Sri Lanka’da eskiden bir Tamil Krallığı olduğunu iddia etmektedir. Bu tarihlerde Sinhaliler krallığa savaş açıp, Tamil devletini sona erdirmişlerdir. Sinhaliler ise bu konuda farklı tezler ileri sürmektedir. Onlara göre Tamillerin çoğu, 1925 yılında İngilizlerce Hindistan’ın güneyinden adaya getirilmişlerdir. Sinhaliler ülkedeki gelişmeleri İngilizlerin böl-parçala-yönet politikaları çerçevesinde değerlendirmekte ve İngilizlerin Tamilleri devlete baş kaldırmak için ülke topraklarına konuşlandırdığını ileri sürmektedir.
Bununla birlikte Tamiller, Sinhalilerin oluşturduğu devlet aygıtına dahil edilmediklerini ve sistemin dışında bırakıldıklarına inanmaktadır. (Karaağaçlı bu nokta da Sinhalilerin bazı yanlışlıkları olduğunu da belirtmektedir.) Ayrıca Tamiller kendi azınlık haklarıyla ilgili hiçbir adım atılmadığını ve vatandaşlık haklarından mahrum bırakıldıklarını ileri sürmektedir. Karşılıklı bu iddialar her iki taraf açısından kendi tarihi belgelerine dayandırılmaktadır.
Ülkede çatışmaların fitilini ateşleyen gelişmeler, üniversitelerde başlamakta ve Tamiller üzerindeki baskı giderek artmaktadır.  Kısa zamanda dış destek bulan  “Tamil Özgürlük Kaplanları Örgütü” savaş gemi ve uçakları edinebilecek bir güce ulaşmaktadır. Kilinoçi’de hastane, vergi dairesi, belediye ve benzeri kuruluşlar oluşturulmakta; ülke dışındaki lobi teşkilatları başkaldırının haklı gerekçelerini anlatmaktadır.
Diğer yandan bu çatışmalar komşu Hindistan başta olmak üzere Avrupalı devletlerce yakından izlenmiştir. Norveç’in girişimiyle kısa süreli bir ateşkes sağlansa da çatışmaların yeniden başlaması uzun sürmemiştir. 2000 yılında UNISEF temsilcisi Bilami, Tamil Kaplanları’nı 17 yaşından küçük lise ve hatta ortaokul çocuklarını çatışmalarda öne sürdüğü için kınamıştır. Bu süreçte Tamiller ayrı bir devlet kurma taleplerini belirginleştirmişlerdir. 1995 yılındaki hükümetin yaklaşımı sebebiyle bu amaca çok yaklaşmışlardır. Ancak 2005 yılında yapılan seçimlerin ardından yeni hükümet, Tamillere verilen ödünlerin hepsinin geri alınacağını açıklamış ve silahlı mücadelede başarı alanını artırmıştır. Kısa sürede örgütün psikolojik üstünlüğü azaltılarak bağımsız devlet isteklerinden geri adım atılması sağlanmıştır. Ve 2009 yılında Sri Lanka’daki savaşın askeri yönü son bulmuştur. 30 yıl süren bu savaşta siviller zarar görmüş, 70 bin insan ölmüş ve birçok yerleşim birimi tahrip olmuştur.
Yazar, makalesinin sonunda her ülkenin yaşadığı terör olaylarının kendi şartlarında değerlendirilmesini ve askeri olarak elde edilen başarıların sosyal, siyasal ve ekonomik girişimlerle taçlandırılması gerektiğini ifade etmektedir. Bugün pek çok uzman Sri Lanka’da devletin askeri mücadeleyi kazandığını ancak demokratikleşme konusunda zayıf kaldığını öne sürmektedir.
Ne diyelim... Allah devletimizi böylesi olaylardan korusun... Bu topraklarda birlikte yaşama kararlılık ve iradesinde olan bütün vatandaşlarımızın her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğu, bir dönemden geçiyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları