Özür grubu atamalarında mağduriyet

          Bilindiği üzere Devlet memurlarının eş durumu, sağlık ve öğrenim özründen dolayı tayın ve nakil hakları bulunmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı öğretmenlerin öğrenim özrü haklarını ellerinden alarak onları mağdur etmeye devam etmektedir.

          Öğrenim özrü üç-dört yıl öncesine kadar verilen bir haktı. Bu hakkın öğretmenlerin ellerinden alınması, adeta gasp edilmesi her şeyden önce insani ve vicdani değildir. İdare mahkemeleri eğitim ve öğrenim hakkının Anayasal bir hak olup engellenemeyeceğinden bahisle idarelerin işlemlerinin iptaline karar vermiş olmasına rağmen MEB bu hakkı tanımamakta ısrar etmektedir.

          Özür grubu tayinlerinde öğrenim özrünün özür grubundan çıkarılması büyük sıkıntılara yol açmaktadır.  Öğretmenlerimiz neden istedikleri ilde, istedikleri üniversitede yüksek lisans ve doktora yapamasın? Bunun kısıtlanması, öğretmenlerimizin kendilerini geliştirmesinin önüne barikat konulması büyük bir haksızlıktır. MEB'in ana görevlerinden birisi, öğretmenlerimizin alanlarında kendilerini geliştirmelerine zemin hazırlamak değil midir? Türk Eğitim-Sen olarak, öğrenim özrünün özür grupları arasından çıkarılmasını yargıya taşıdık,  Talebimiz, eskiden olduğu gibi öğrenim özrünün özür grubu tayinleri içine alınması ve öğretmenlerimize istedikleri ilde yüksek lisans yapma hakkının verilmesidir.

          Öğrenim özrünü özür grubu tayinleri arasından çıkararak öğretmenlerin moral ve motivasyonlarını bozmak, onların çalışma şevkini kırmak eğitime ne gibi katkısı olacaktır? Öğretmenlerin kazanılmış hakkını gasp etmek, onların hayallerini suya düşürmek, eğitimden uzak, eğitime köstek bir anlayışın bu ülkeye ne gibi bir faydası vardır?

          Bir öğretmenin Elazığ, Erzurum, Kayseri, Malatya, Samsun, Trabzon, Konya, Adana, İzmir, Ankara ve İstanbul'da bir üniversitede yüksek lisans ya da doktora yapması sizi neden rahatsız ediyor? Ülkemizin her ilinde üniversite bulunmakla beraber, özellikle gelişmekte olan üniversitelerimizde öğretim üyesi eksikliğinden dolayı yüksek lisans ve doktora yapılamadığını Sayın Bakan ve bürokratları bilmiyor mu?

          Ayrıca sağlık raporlarının eğitim ve araştırma hastanelerinden ya da üniversite hastanelerinden alınması zorunluluğu getirilmesi de sağlık özrü bulunanlara mağduriyet yaşatmaktadır. Sağlık özrü raporu her hastaneden alınabilmelidir.

          Eş durumu özrü tayinlerinde; MEB, bu yıl il dışından eş durumu özrü tayini talep edenlere ilçe emri hakkı vererek, onların mağduriyetlerini giderdi. Ancak aynı hakkı il içinde eş durumu özrü bulunanlara tanımadı. Oysa il içi özür tayinleri yapılmadığı için de aynı ilin birbirinin yüzlerce kilometre uzağında, hatta komşu illerden bile daha uzak ilçelerinde görev yapan eşler tayin isteyememişler ve aile bütünlüklerini sağlayamamışlardır. Ailenin kutsallığına zarar verilmesine, çocukların annelerinden, babalarından ayrılmasına, eşlerin boşanmanın eşiğine gelmesine nasıl zemin hazırlanabilir?

          Türk Eğitim-Sen, bu konudaki mağduriyetin giderilmesi için yoğun caba sarf ederek MEB'in 81 il valiliğine talimat  göndermesini sağladı. MEB, 01.10.2015 tarih ve 9729512 sayılı talimat yazısında; görev yaptıkları yerler bakımından coğrafi durum, ulaşım şartları ve benzeri nedenlerle aile birliği sağlanamayan öğretmenlerin, norm kadro kapsamında il içinde öğretmen ihtiyacı bulunan eğitim kurumlarına yer değiştirmelerinin yapılması yoluyla mağduriyetlerin giderilmesini talep etti.

Ancak, öde taraftan üniversitelerdeki idari personelin sağlık durumu, eş durumu vb özür durumlarına bağlı yer değişikliği işlemleri yapılamamaktadır. Yer değiştirme işlemleri sadece kurumlar arası nakil yoluyla gerçekleştirilmektedir. Ancak nakil işlemlerinde de personel öncelikle kendisine yer değişikliği talep edecek kurum aramak zorunda kalmaktadır. Bu kurumu bulduğu taktirde ise kendi üniversitesinden "muvafakat" alma mecburiyeti bulunmaktadır. Muvafakat işlemlerinin rektörlüklerin keyfi ve sınırsız takdirine bırakılması ise uygulamada mağduriyetlere yol açmaktadır. Boş kadro olmadığı gerekçesiyle muvafakat talepleri çoğu kez reddedilmekte ve bunlarla ilgili açılan davaların çoğu da yargıdan dönmektedir.

Üniversitelerde çalışan idari personelin, özür durumuna bağlı olarak dahi yer değiştirme yapmalarına imkan tanıyan somut kriterlerin bulunmaması aile bütünlüğünün parçalanmasına,  boşanmalara, sağlıklı yaşama hakkının ihlaline ve personelin çalışma performans ve kalitesinin düşmesine sebep olmaktadır.

Bu nedenle söz konusu mağduriyetler bir an önce giderilerek eğitim çalışanlarının motivasyonunu yükseltilmeli ve boşanmaların önüne geçilmelidir.

 

Yazarın Diğer Yazıları