Peynir, artık lüks tüketim

Aylar demekten vaz geçiyorum. İkinci yılı bitireceğim ama devamlı yazdım. Süt ve süt ürünlerinin fiyatı durdurulamıyor. Kendilerini büyük ekonomist sananlar Japonya'da, Brezilya'da kurtuluş reçetesi ararken bu konuya sadece ben dikkat çekmiştim. Özellikle peynir zamma doymuyor. Bir dönem adına ekşimik, lor, çökelek denen ürünler üç liraya satılırdı. Uçtu. Yarım kilosu -o bile değil, libresi yani 449 gramı- marketlerde 10 lira.

Çok şubeli kurumlarda, en ucuz peynir fiyatları ortada. 525 gramı 32.90'a satılan inek sütünden yapılmışlar var. Dikkat edin koyun veya keçi sütü değil. Sıradan taze kaşarın en ucuzu 23.95. Yanlış anlamayın onun da bir kiloluğu değil, 700 gramı. Toparlarsam süt ürünlerinde zam bir yıl içinde yüzde 32'yi geçti.

Meşrubatlar

Uludağ limonatanın benim için değeri büyüktür. Çünkü yılların kola tutkusunu sonlandırdı. Hele şekersiz olanları üretmeye başladıktan, sonra evime sadece o giriyor. Litreliği bir süre önce 2 liraya çıkmıştı. Çok geçmeden 2.25'e ve hemen peşinden 2.50 liraya yükseltildi. Dün Migros'ta baktım 3.15. BİM'de ise 2.95. Verginin artırıldığını biliyorum. Ancak fırsat bu fırsat deyip, bu kadarını anlatamazlar. Hani akaryakıta litrede 12 kuruş zammın ardından damacana suyu 1 lira daha pahalandıran zihniyet bu. Unutmadan yine Migros'tan söz edeceğim. Poğaça ve börek gibi ürünlerinde de zammı patlattılar.

Dikişler patladı

Ak Parti iktidarının en önemli politikası "Bir lokma ekmek, bir hırka"dır. "Bu işi tutturduk, milleti alıştırdık" diye sevinenler yakında ne kadar yanıldıklarının cevabını alacaklar. Oluşturulan çok sesli -onların benzetmesi- ve tek şefli medyanın da çare olamadığını görecekler. Tüm aklı başında olanlara sesleniyorum; "tencereler boş, mideler sadece tahıl beslenmesi ile dolduruluyor. İlk büyük tepkiye 11 ay sonra tanıklık edeceğiz."

***

Yanlışa, yanlış demek

İktidar borazanı ve anketör İhsan Aktaş, istediği kadar "Ak Parti-MHP ortaklığı milliyetçiliği pekiştirdi. Irkçılığı engelledi" desin. Gerçekler ortada. Kimle konuşsam, kimden mesaj alsam aynı şeyler. Cumhurbaşkanlığı uçağı ile yapılan askere moral gezisi amacın tersine dönüşmekte. Toplumdaki kutuplaşma, sonunda bu ekipte yer alanlara patladı. En itidalli olanlar dahi "şehitlerin olduğu yerde, bu şenlik havası doğru değildi" kanaatinde. Üstelik "yanlı takım"ın Kılıçdaroğlu'na karşı yayınladıkları bildiri "tüy dikti". Ahu Özyurt'un "Mahkemeye verme havası seziyorum" şeklindeki yorumu tepeleri iyice attırdı. Bildiriyi kaleme alanlara dikkat edin. Tamamı, iktidar imkânlarından yararlananlar. En azından dizilerde oynatılıyorlar. Müzik kanallarında programlar veriliyor. Ünlü benzetmeyle "kazan-kazancılar". Gerçekten üzüldüğüm bir kişi var; Serkan Çağrı. Bu klarnet virtüözü, dartın tam ortasında. Herkes okunu fırlatırken onu hedefliyor. Kabahati de "iyi üflemek". Bunu "yoğun istek karşısında yaptı" diyemiyorum. Çünkü enstrümanını yanında taşıması bile hukuki deyimle "taammüt unsuru" idi. Tuhaflıklardan biri de, Serkan'ın adını bilmeyenlerin araştırma zahmetine kalkışmamaları. İsmi "klarnetçi çocuk" kaldı.

***

Şükürler olsun

Popstar'ın merak konusu, hastalanan Bülent Ersoy'un jüride yer alıp alamayacağıydı. Canlı yayın başladığında hanfendiyi görenler rahatladı. Bu defa "fazla havadar" giyinmemişti. Alt katta vantilatör yoktu. Ersoy'un parmağındaki yüzüğü fark edince "gözler tek taş görsün" şeklinde yorumladım. Ödenen parayla kesin mütevazı bir araba satın alınabilir.

"Her oto maydanoz" Armağan Çağlayan'ın kıyafeti yine evlere şenlikti. Ceketi "bellboy"ları hatırlattı. Eğer kafasına şapka oturtsa "Doorman" diyebilirdik. Altındaki şalvar bozuntusu hepsinden rezaletti. Çağlayan'ın vaktinden önce kutlanan yaş gününde annesine dikkat ettim. Bizimki birebir kopyası. İkiz teyze de aynı şekilde.

Selçuk Tekay'ın Coşkun Sabah kreasyonu saçları ilginçti. Ayrıca yüzündeki aşırı şişlikler "ben botoks yaptırdım"ın itirafıydı.

***

Farkıfelek

Güldür Güldür'ün yeni bölümünde en beğendiğim parodi, M. Ali Erbil'in tiye alındığı kısımdı. Mesut Ali tiplemesi çok iyiydi. "Bu ne biçim Memet" adlı özel beste titiz çalışmanın en belirgin örneğiydi.

Bu arada Burcu Ağa ve elindeki silahından gına geldiğini söylemeliyim. Hiçbir yenilik yok. Biri gerçek beş Seda Sayan'lı gösteri de "eh işte"den öteye gidemedi.

...

BÖRÜ, izlemekten zevk aldığım dizi haline geldi. Bizim Selcan Taşçı'nın uyarısından sonra gündemime aldım. Türk milleti ve Atatürkçülük mefhumuna bu kadar değer verilen dizi hatırlamıyorum. Hazırlayanları ve yayınlayan Star'ı tebrik ediyorum.

...

Oğuz Tangür'ün yolladığı mesajda bazı isim yanlışları var. Digitürk'e transfer olan Güntekin Onay. Vefat eden babası. Onun adı ise Gündüz Tekin Onay'dır. Bilgisine.

Yazarın Diğer Yazıları