PKK, "eylemsizlik" ve gözden kaçırılan sebep...

KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Bese Hozat'ın bir gazetedeki yazısında "özgürlük hareketi, HDP'nin 1 Kasım'daki büyük zaferine daha fazla katkı sunmak için tekrardan tarihi bir tutum takınarak AKP'nin planlarını bir kez daha boşa çıkaracak ve gereken hesabı soracaktır" diyor. Daha önce yapılan farklı açıklamalar ve edinilen bilgiler birleştirildiğinde bu çıkışın bir "eylemsizlik" ilanı olduğu ileri sürülüyor. Terör örgütü böyle bir sürece girecek mi hep birlikte göreceğiz. Ancak daha önemlisi bu muhtemel kararın neden alındığını görmek ve ona göre tedbirler geliştirmek gerekiyor.

Halkın iradesine ambargo

Kamuouyunda seslendirilen üç temel sebep var. Birincisi -ki Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'da bunu kullanıyor- artan operasyonlar neticesinde örgüt sıkışması, ikincisi seçimlere giderken HDP'nin elini güçlendirmek, üçüncüsü de yaklaşan kış ayları sebebiyle farklı bir konuşlanma sağlamak... Aslında dördüncü bir sebep daha var. Ama ona gelmeden önce şu sandık taşıma meselesiyle ilgili bir kaç şey söylemek lazım. Özellikle son iki gerekçenin, alındığı söylenen "eylemsizlik" kararında büyük etkisi bulunuyor. Birincisi, yani örgütün sıkışıp sıkışmadığını irdelemek, içinden geçtiğimiz süreç itibarıyla hayli zor bir durum. Zira hareket kabiliyetini Suriye'deki tecrübesi ile kentlere taşımayı başaran terör örgütünün Hakkâri, Şırnak başta olmak üzere farklı merkezlerde kurtarılmış mahalleler oluşturduğu elimizdeki görüntülerle sabit. Sandıkların taşınması düşüncesinin bir sebebi de bu mahallelerdeki seçmenlerin teröristlerden arındırılmış, yüksek korumalı okullara götürülebilmesiyle ilgiliydi. Örgütün "öz yönetim" ilan ederek yönettiği bu mahallelerde oy kullanmak bir tarafa, cephe savaşına karar vermeden okullara ulaşmak bile güç olacaktır. KCK'nın "eylemsizlik" kararı seçim yaklaştıkça seçmenlerin sandığa gidişini kolaylaştırmakla birlikte oy verme davranışının etkileyicisinin yine terör örgütü olacağı anlamına gelecektir. Bu kontrol ve korku alanında başka bir partiye oy verebilmesi mümkün değildir. Devletin doktorunun, memurunun bile gitmek istemediği bir ortamda orada yaşamak zorunda olan vatandaşta meydana gelen mal ve can kaygısı normal karşılanmalıdır. Değilse devlet meşru egemenlik hakkını başkasıyla paylaşmama zorunluluğunu hayata geçirdiğinde sağduyulu vatandaşların farklı siyasi tercihlerde bulunması beklenmelidir. Bu açıdan bakıldığında sandıkların taşınma ihtimaline zemin oluşturanlar ile taşınmadığı için halkın iradesine ambargo koyduranları uzakta aramaya gerek yoktur.

Değişkenli savaş modeli

Şimdi gelelim terör örgütünün "eylemsizlik" kararının altında yatan dördüncü sebebe...

Ekranlarda ve her platformda seslendirmekten kaçınmıyorum. Bugün PKK terör örgütünü yalnızca iç siyasi ve sosyal sebeplerle irdelemek çok yanlıştır. "Rojava" dedikleri vizyon inşası ile başlatılan yeni güç alanında nihai hedef olsa da Türkiye sadece bölgelerden birisidir. PKK-PYD-YPG zemininde oluşturulmak istenen hibrid ve değişkenli savaş modeli ülkemizi giderek daha çok tehdit etmektedir. Dolayısıyla "eylemsizlik" kararını Rusya'nın müdahalesinden ve oluşacak yeni durumdan soyutlamak imkansızdır. Küresel güç mücadelesinde kaybettiği alan ve zamanı yeniden kazanmak isteyen Rusya, ambargolara rağmen Kırım'dan vazgeçmedi, vazgeçmeyecek. Bugün Suriye'ye girmişse tek sebebin Esad olmadığını hatırlamalıyız... Kırım meselesi sadece Rusya'yı değil aynı zamanda tüm Türk Dünyasını etkiliyor. Türkiye maalesef bu konuda da "proaktif" olmayı başaramamıştır. Böylece Rus dış politikasının dengeye göre değil, denge kurmak için izlediği ani ve hırçın yaklaşım, geçmişteki gibi bugün de karşımızdadır. Şimdi Rusya Esad'ın yanında, ABD, IŞİD'in karşısında, biz ise hem PYD hem Esad hem de IŞİD'le karşı karşıyayız.

Şimdi şu noktaya dikkat edelim...

Son operasyonlarla birlikte Rusya, Esad'ı güçlendirmek için İdlip-Halep arasındaki stratejik yerlerde olduğu gibi muhaliflerin üzerine gidiyor... Eğer bu saldırılarla muhaliflerin kontrol alanı zayıflatılırsa ABD, daha güçlü şekilde kendi hedeflerini, yani IŞİD'i bombalayacaktır. Bu gelişmeler eğit-donat projesinin de çökmesiyle büyük ölçüde önü açılan PYD-PKK ortaklığının, Cerablus'u ele geçirmeye her zamankinden daha fazla yaklaşması demektir. Terör örgütü de bu ihtimal güçlendiği için silahlı güçlerini toparlamak, sistematize etmek ve Cerablus'a hazırlık amacıyla PKK görünümünden PYD-YPG görünümüne ağırlık vermek istemektedir. İşte kamuoyunda seslendirilmeyen dördüncü sebepte budur...

Yazarın Diğer Yazıları