Kanadalı Haham Tuncay Güney,  “Bu Ergenekon bir projeydi, bitti” demiş. Yani şimdi biz bu Haham uğruna mı o kadar acı çektik, çöküşün kapısına geldik? Hani başbakan bu işin savcısıydı. O zaman, 6 sene evvel yazdığım gazetede, okuyucunun dikkatini bu duruma çekmeye çalışmıştım. Yazıyı sansürlemediler ama aldıran da olmadı. Yani  “aldıran” dan kastım, bildiğimiz % 50’dir. Üstelik başında Haham şapkası olan birinden bahsediyordum. Hakiki veya sözde, Yahudi gerçeğini en iyi bilen kesimdi bunlar.
Hiç bir şey, bu % 50’yi, gerçeğe döndüremiyor. Başbakan’ın 7 lüks uçağı varmış. Bir tane daha yaptırmış. Gazeteler  “uçan saray” diyorlar.
Hadi askerlerin 5 senedir zindanda çürütülmesine duyarlı olamadınız, bu da mı merakınızı çekmedi? Gemicikler falan dendi, Deniz Feneri dendi, ihaleler dendi, kentsel dönüşüm dendi, 2B arazilerinin satışa çıkarılması dendi; en ufak bir duyarlılık görülmedi. İş; buğdaydan, mısırdan vazgeçtim, saman ithaline kadar gitti. O saman da yollarda ziyan olmuş.
Pamuk ithaline ve yetiştirdiğimiz öbür malların ithaline de kulak asmadılar. Şimdi Tanzanya’dan bilmem kaç dönüm toprak kiralıyorlarmış. Tanzanya’dan toprak kiralayacaklarına kendi köylülerini destekleseler, daha kârlı ve insani değil mi? Köylüler ürünlerini meydanlarda sokağa döküyorlar.
Maksat, tarım nüfusunu azaltmak. Bu AB’nin emriydi. Şimdi AB’ye, sözüm ona, posta koyan iktidar, 10 senedir AB’nin emirlerini harfiyle yerine getiriyor. IMF’ye 5 milyon dolar borç vermişiz. Allah aşkına, IMF’ye borç vereceğimize, ki halkın bir kredi kartıyla öteki borçlarını ödemesine benziyor, köylüyü destekleseler ya!
Bilmem kaç milyon dolarlık uçak, Suriyeli çapulculara bilmem kaç milyon dolarlık masraf, kutlamalar, süslemeler... Sıcak paraya güvenen bir iktidarın o sıcak paranın çok küçük bir kısmı bile kaçsa ülkeden, ne hale geleceğini göreceğiz.
Başbakan orda burada askerlere yapılan muameleyi dile getirmeye başladı. Bülent Arınç durur mu, o da üzüntülerini dile getirerek ne kadar merhametli (!) olduğunu gösterdi. İşte bunlar % 50’yi belki kendine getirir ama getirmeyebilir de. Çünkü ABD’den bir türlü gelmeyen davete karşı AB’ye posta koyan Tayyip Bey, Obama’dan beklediği alkışı aldı. % 50 bununla yetinebilir.
Amerikan sözcülerinin ve gazetelerinin yazdıkları olumsuz makaleleri ve yaptıkları eleştirileri unutabilir. Ne yapalım, kendi düşen ağlamaz demişler.