Rezidans

AKP’liler yabancı kelime ve terimleri kullanmaya bayılırlar. Fakat onu içselleştiremedikleri için ağızlarında ve hayatlarında eğreti durur. Rezidans da bunlardan biri. Bu kelimeyi Anadolu’dan bir teyzeye sorsanız ne olduğunu bilmez. Elinizle kolunuzla anlatmaya çalışsanız da anlamaz. Lisanları da kendileri gibi dökülüyor. O heyula gibi binaları İstanbul’un en güzel taraflarına diktiler. Ne doğa tanıyorlar ne hak ne hukuk. Ne yazık ki bildikleri bütün yabancı kelimeler inşaata dair.

Her gün bir yere el konuluyor. Dün Ataşehir’e, bugün deniz üstündeki kafeye el koydular. Geçen gün de Emine Hanım emir buyurmuşlar, falan yerdeki imar yasağını kaldırın diye. Rezidansların gelirlerinin nereden karşılandığını biliyorsunuz elbet. Bunlar, Alisamiyen Stadı’na yaptıkları gibi, parmaklarını bir yere basıyorlar ve orası imam hatipten bir sınıf arkadaşının oluyor. Ondan sonra da imam hatipleri çoğaltmaya çalışıyorlar. İmam hatiplerde verilen dinî terbiye herhalde bu işte. Onun için halkımız, çocukları imam hatibe gidecek diye telaş ediyor. Kutu kutu dolarları iç eden başbakan, bakan oğullarını da unutmuyor elbet.
Artık halkımız ortaoyununu reddediyor. Kendisini arayıp başsağlığı dileyen Başbakan’ı, ölen işçilerden birinin babası çok iyi azarlamış. Nerede eski Çalışma Bakanları. Ecevit, Çalışma Bakanlığı’nı bir bürokrat gibi değil bir baba gibi görürdü.

***

Bu arada söylemeden edemeyeceğim; yaratıcılıkları o kadar kısır ki sloganlarını ve esprilerini bile, Gezi’deki çocuklardan alıyorlardı. Acaba “Zıpla, zıpla, zıplamayan Tayyip’tir” esprisine mi bozuldular. Bozuldular da Çarşı’yı müebbetle yargılamaya kalkıyorlar.
Çarşı, Gezi olayları sırasında bize en güzel heyecanları yaşatan çok zeki, çok akıllı, çok becerikli taraftar topluluğu idi. Serserileri Dolmabahçe’den uzaklaştırmak için polis bile onlardan yardım rica etmiş. Taksim’den göründükleri vakit insanın içi ferahlardı. Onların hayırsever taraflarını biliyor muydunuz. Fakir fukaraya yardım ettiklerini, felaket bölgelerine gittiklerini. Bunları söylemiyorlar. Herhâlde bu hayırseverlikleri onlara battı. Bunu darbe olarak yorumluyorlar. Öyle ya insan gerçek hayırseverleri görünce, bunu seçim için yapanları daha iyi anlar.
Hiç unutmam Tayyip Bey, Gezi’nin en başlangıcında Tunus dönüşü otobüsün üzerinde ilk konuşmasını yaparken, yerde birikenler ki kumanyalarla harçlıklarla toplanmışlardı, ellerine Çarşı bayrakları almışlardı. Yaratıcılıkları bu kadar işte. Hadi diyelim ki bu tarafları eksik, bari asansörlere dikkat edebilselerdi. Bari eksi 4’te beton üstünde yatırılan işçilere acıyabilselerdi.
Onlar “kibar” insanlardır. Kupon arazileri bilirler  “rezidans”larda otururlar, trolleri tararlar. Ama dediğim gibi kibarlıkları içinde dökülüyorlar. Ama “rezidans”lar bekleyemez. Bitirilmeli ve satılmalıdır. Cinayet ürünü bu “rezidans”ları alanlar orada, rahat oturamayacaklar. Kim bilir belki de cinayetler, haksızlıklar, kanunsuzluklar, para için her şeyi göze alabilme alışkanlıklarından kurtulamayıp oturabilirler.
Ne yazık ki bildikleri bütün yabancı kelimeler inşaata dair.

Yazarın Diğer Yazıları