Sam Amca'dan masallar

Sınırımızdaki yeni oluşum ladese dönüştü. Hani şu tavuğun aynı adı taşıyan kemiğinin ikiye ayrılışıyla başlayan oyunu oynar gibiyiz. Tuhafıma giden muhataplarımız. Cumhurbaşkanımız konuşuyor, ona binbaşı cevap veriyor. Lütfederlerse arada bir iki bakan görüyoruz. Hep aynı laflar; "Afrin'dekilerle ilgimiz yok". Anlayacağınız uyutma taktiği. Askerimizin başına çuval geçiren sanki bunlar değil!

Ülkemizi yönetenler ise hâlâ "çıkmayan canda umut vardır" politikası peşinde. Bir bakıyoruz NATO Genel Genel Sekreteri Stoltenberg konuşuyor; "ABD, sınır muhafızları için bize danışmadı". Nerede, ne zaman, hangi konuda danıştı ki? Beyaz Saray'a yerleşen kendini "Dünyanın Şerifi" ilan ediyor. Yakasında yıldızı, elinde altı patları eksik. Suriye'deki niyetlerini görmemek için engelli olmak yetmez. Önce uzun bir hatta "Akdeniz'e çıkış koridorunu zorladılar". Şimdi Türkiye-Irak-İran üçgeninde hudut muhafızları. Her itirazımızda "Endişeleri anlıyoruz. Bunu gidermenin formülleri üzerinde çalışıyoruz" kurusıkıları geliyor.

Anlayacağınız hikaye, masal adına ne derseniz deyin. Hatta "elma şekeri politikası" dahi yakışır. Niyet belli; "parçalamak". Boşuna kendimizi kandırmayalım. Türkiye artık "savaşla yaşama" gerçeğine alışmalı.

***

Yumuşak karnımız

Kapımızdaki tehlikeler yetmiyormuş gibi bir başka sorunumuz daha var; seçimler. Aslında büyük çoğunluğun aklı fikri bunda. Parti kongreleri tamamlansa da, her gün aynı şeyleri izlemekten kurtulsak. "Gurur duyanlar" veya "Başbakanlık yakıştıranlar" böylece susmuş olur.

Espri bir yana, aynı oy pusulasında buluşma gayretleri gerçekleşecek gibi. Gördüğüm kadarıyla tek engel olarak "çifte mühür" kaldı. Onu da bir KHK ile aşarlarsa hiç şaşırmayın. Sanki "Kanun Benim" filminin 2018 uyarlamasını izliyoruz.

Düşünün, bölük komutanı, ordu komutanının emrini dinlemiyor. AİHM ve AYM ile başlayan silsileyi tanıyan yok. Doğru veya yanlış üst makamın emirlerini takmıyorlar. Yetmemiş gibi bir deklarasyonla amir konumundakine fırça atıyorlar.

***

Gel gele devam

NTV'deki Siyasi İşler sahibinin sesine dönüştü. Eskiden zaman zaman muhalif yüzler görürdük. Bunlar da yok edildi. Hep aynı takımın borazanları konuşuyor. Patronun işlerini bilenlere göre "geç kalınmış" bir uygulama.

Üç gazetenin Ankara temsilcisi "meşreplerine uygun" nutuklar atıyorlar. Arada, biri yanılıp arızayı dile getirince alkışlıyoruz. Hani Şen Mahalle üslubuyla "hem çalıp hem oynuyorlar". Rakip kalmayınca bu defa birbirlerine bindiriyorlar. Örneğin Serpil Çevikcan, Ahmed Arpat'a "Müsaade et de şunları tamamlayayım" fırçası atıyor.

Daha önce de yazdım, içlerinde en objektife yakını Mustafa Kartoğlu. En yanlısı Okan Müderrisoğlu. Son gayretini Saadet Partisi'ni cumhur formulüne dahil etmek için gösteriyor. Hatta "Rahmetli Erbakan Hocanın vasiyetiydi" diyebiliyor. Bu vasiyeti duyanınız var mı?

***

Yine sahnede

CNNTÜRK'te de durum farklı değil. Bir ara konuşmalarıyla Erdoğan'ı bile sıkıntıya sokan Mehmet Uçum tekrar piyasada. Şirin Payzın'ın konuğuydu. Uçum'un ses tonuna dikkat ettiniz mi? Bana Baba filminde Marlon Brando'nun dublajını yapan Sezai Aydın'ı çağrıştırıyor. Tam mafya lideri havası var.

Diğer komik tarafı da "Anayasa Mahkemesi, anayasayı ihlal ediyor" demesiydi. Uçum'un yeniden ortaya çıkmasından şikayetçi değilim. malzemesi bol bir uzman.

Aynı programda ikinci konuk İlhan Cihaner'di. CHP Milletvekilinin savcılık döneminde FETÖ'cülerin gadrine uğradığını biliyoruz. Şimdilerde "Ön seçim başarısıyla" Meclis'e girişinin moral kazandırdığı yüzünden belli. O da Anayasa Mahkemesi'nin iki gazeteciyle ilgili "Hak ihlaline uğradılar" şeklindeki kararını yorumladı. Doğal olarak Mehmet Uçum'un tam tersi görüş bildirdi; "Bu mahkemenin kararı -tartışılabilir de olsa- kesinlikle ağır ceza mahkemelerini bağlar". Peki, dinleyen var mı?

***

Daldan dala

Mehmet B.'nin Cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili satırları mantık dokusuyla dolu. Final bölümüne bayıldım. Ancak yazamıyorum. Çünkü onun da benim de başıma dert açar.

...

Yağız Şenkal'ın mesajıyla havalandım. Övgülerine teşekkür eder, başarılarının devamını dilerim.

N. Öztürk'e de sevgilerimi gönderiyorum.

...

Celal Sayalı, "İYİ Parti kimin partisi" başlığıyla aşağıdaki mesajı yolladı:

* İYİ Parti her şeyden önce kandırılmış, oylarına ihanet edilmiş ve menfaat beklentisi olmayan ülkücülerin partisi olacak.

* İYİ Parti her şeyden önce yalnızlığa ve yoksulluğa sürüklenmiş çiftçinin partisi olacak.

* İYİ Parti, devletimizin ve Cumhuriyetimizin kuruluş aşamasındaki Kuvayı milliye ruhunu tekrar diriltenlerin partisi olacak.

Yazarın Diğer Yazıları