Sebep, Almanya seçimleri

Benzin istasyonu çalışanının sobaya benzin dolduranı bizde. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz servis şoförünün sanat merkezini ateşe vereni yine bizde. 15 milyon liralık soygundan sonra oturup evdeki bir kutu çikolatayı yiyen hırsız da bizde. Çırılçıplak soyunup kapı zillerine basanı da bizde.

Sonuçta yargı sistemimizde de tuhaflıklar var. Örneğin, 80'lik nine kavga edenlere bastonuyla müdahale etti diye cami nöbetine mahkûm ediliyor. Hem de 6 ay süreyle. Hafızanızı yoklarsanız neler bulacaksınız. Böylece liste uzayıp gidecek.

Yeni akım

Şimdilerde moda Türk-Alman ilişkileri. Ekran tartışmalarını izledikçe, gerçekten endişeleniyorum. Katılımcıların çoğu kundakçı şoförden farksız. Almanya ile komşu olsaydık bunlar sayesinde bir cephe de Berlin'e açmıştık. Komplo teorileri üretilmekten önümüzü göremez hale geldik. "Üçüncü hava limanımız Frankfurt'un tekelciliğine son verecek" diyenler var. "Otomotiv ve beyaz eşya ihracatımız Almanya'yı vurmaya başladı" şeklinde konuşanları izliyoruz. Anlaşılan aradaki uçurumu bile bilmiyorlar. Bunları söyleyenlerin tamamı akademisyen ve gazeteci. Aralarında kamuoyu araştırmacısı dahi görmekteyiz. Bunların tezi daha ilginç; "Türkiye, asırlardır süren boyun eğmeciliği sonlandırdı. Bu yüzden engelleniyor". Vay ki vay. Doğrusu bu saçmalıkları duyduktan sonra endişelenmemek elde mi? Anlaşılan Rusya'nın domates ambargosuyla karıştırıyorlar. Hani Avusturya Başbakanı'nın "AB ülkelerindeki Türk mitinglerini yasaklayalım" önerisinin arkasındakini tahmin güç değil. Aynı dili konuşan iki ülkenin sözcüsü Viyana olamaz mı? Şimdi Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın öcü alınıyor mu diyeceğiz?

Tepkiler sağlıksız. Hükümet fevri. Sayın Cumhurbaşkanı çabuk sinirleniyor. Bu sac ayağının bizi nereye götüreceği meydanda. Aslında yapmamız gereken çok basit. Öncelikle sakin olacağız. Sonra sabırla Eylül ayını bekleyeceğiz. Afrika'dan Orta Doğu'ya hatta Afganistan'a kadar uzanan göçmen yolları AB ülkelerini güç durumda bıraktı. Avrupa'nın her tarafında endişe ve oluşan tepkileri görüyoruz. Yabancıya hoşgörüyle bakan kalmadı. Merkel'in koltuğu sallanır hale geldi. Almanya'nın bayan Şansölyesi olası seçim sonuçlarını kaygıyla bekliyor. Demek ki bize düşen tahriklere kapılmamak. Kanal kanal gezen gaz vericilere inanmamak. Önerim tahriklerden uzak durulması.

***

Gönlüm'ü Almanya'da andık

Bakanlarımız konuşturulmuyor diye isyan ederken, Leverkusen'deki bir toplantıya tanıklık ettik. Türk Halk Müziği'nin ölümsüz isimlerinden Özay Gönlüm'ün 17. ölüm yılı özel programla ekrana geldi. TRT Müzik, bunu 2 saatlik canlı yayınla aktardı. Denizli Milletvekili ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, ilinin parlamenterleriyle oradaydı. Yanında TRT Genel Müdürü Şenol Göka oturuyordu. Bu arada Göka'nın bazı evrakları aylarca niye imzalamadığı anlaşıldı. Gezmekten, masasına oturmaya vakit bulamıyor.

Özay Gönlüm üç başlı Yaren'iyle, üç telli Gıdı-Gıdı'sıyla bambaşka biriydi. Toruna mektupları, meddahlığın en güzel örneğiydi. Hele KDV'nin çıkış yıllarında bulduğu slogan hâlâ hatırlarda; "Fişini al Mustaali, fişini al". Doğrusu Ankara'daki Denizliler Derneği'nden Almanya'daki Denizlim kuruluşuna kadar uyum başarısı gördük. Alman müzisyenler Mathias ile Peter'in bizim türküleri Almanca söyleyip çalmaları ilginçti. Buldan Bezi'nden dikilmiş kıyafetlerle gerçekleştirilen yöre folkloru renk oldu.

Gecenin kahramanının Sümer Ezgü olduğunu söyleyebilirim. İşini başarıyla tamamladı. Bu arada yapım-yönetimin en tepedeki ismi Necati Var'ı kutlamayı unutmayacağım.

***

Tuhaf bir yarışma

O Ses Türkiye her şeye rağmen favorilerimden. Gamze Topal elendi. Ancak bu kızın statü gereği geri dönüş şansı var. Elenenler arasında en yüksek oyu alan kişiden biri olabilir. Şampiyonlukta bir numaralı adayım Dodan Özer yoluna devam ediyor.

Sibel Can'ın "Kurşuun"u dışında yollanan RAP'çi yok. Çünkü emir Acun Ilıcalı'dan. Olağanüstü ses ve yoruma sahip Begüm'ü teselli ederken burnu epey uzadı. Tercih edilen Armador'un özelliği neydi? Sadece RAP söylemek mi? Kafasına "Chicago Cubs" şapkası sırtına "New York Yankees" tişörtü geçirene tur atlatılıyor. Bu kurgu daha ne kadar devam edecek? Sanırım üç hafta kaldı.

***

Penaltı rezaleti

Verilen ve verilmeyenlerle bu kadar hatayı ilk defa yaşadık. Bursa-Gaziantep maçıyla başlandı ve hemen hepsiyle devam etti. Sadece penaltılar mı? Fenerbahçe-Osmanlıspor oyununun tek golü kolla düzeltilip atıldı. Bu arada Adanaspor-Konya maçındaki tribün olayları geçiştirilmemeli. Tehlikenin boyutları meydanda.

Yazarın Diğer Yazıları