Seçim Beyannameleri

Seçimler yaklaştıkça partileri bir telaştır aldı. Oy alma uğruna girmedikleri kılık, atmadıkları takla ve söylenmedik söz bırakmaz oldular. Öylesine ileri gidenleri var ki, kaş yapacağım derken göz çıkaranlar bile oluyor. Bazıları ise bugün söyler yarın inkâr eder veya yapmayız, öbür seçime kadar da unutulur gider diye düşünüyorlar.

Geçmişte duyduklarımıza ve yapılanlara baktığımızda, şimdisi için hiç de ümitvar değiliz. Hani o şaşaalı törenlerle açıklanan çılgın projeler, yapılması söylenen tasarruf tedbirleri, daha çok demokrasi hukuku uygulama vaatleri, makamlara ehil olanların getirileceği, ülke insanı arasında ayırım yapmaksızın herkesin kucaklanacağı ve değerlerin korunacağı hep lafta kalmıştır.

Sadece lafta kalmayıp, aksine tam tersleri yapılmıştır. Öyle ki, insanların var olan can güvenlikleri ortadan kalkıp, sokaklar çetelerin savaş alanlarına dönmüştür. Hırsızlık olağan hale gelip, evlere, iş yerlerine kameralar, alarmlar takılıp, kapı ve pencereler demirlenerek hapishanelere döndürülmüştür.

Bunlar da kesmemiş olacak ki, tüketici ile üretici arasına karaborsacılar, tefeciler ve stokçular yerleştirilerek, her iki taraf da mağdur edilmiştir. Kendileri saraylarda, şatolarda devlet lojmanlarında oturup, lüks araçlara binerken, insanlar faturalarını ödeyemez ve işine yayan gider hale getirilmiştir. 

Lükse o kadar alışmış olacaklar ki, bakanlara özel uçak alınmasını teklif eder hale gelmişler. Türklerin adını Anayasadan çıkaracak kadar ileri gitmişlerdir. Buna karşılık çözüm süreci adı altında birlik ve dirliğimizi dinamitleyerek ülkeyi parçalanmanın eşine getirmişlerdir. Mübarek dinimizi kullanarak  “Bakara makara” diyerek alay konusu yaparken, diğer taraftan pastadan Kur’an-ı Kerim yapıp keserek yemişlerdir. Dindar nesil yetiştiriyoruz diyerek  “Bonzai”  denilen maddeyi kullanan gençlik yetiştirmişlerdir.

Böyle bir partinin vaatlerine güvenilir mi? Tabii ki güvenilmez. Çünkü kendileri  “israf yapmasak vergi almaya gerek kalmazdı, Ankara’yı parsel parsel sattık” deyip, müteakiben de  “Bir kaç gün konuşulur sonra da unuturlar”  demişlerdir. Bunu diyenlerin sözlerine inanılıp, vaatlerine güvenilir mi?

*  *  *

Ana muhalefet ise tıpkı aday belirlemedeki gibi, halkın bir kısım isteklerini görmüş ve ona göre seçim beyannamesi hazırlayıp vaatlerde bulunmuşsa da yeterli görülmemiştir. Bu yetersiz vaatler bile iktidar partisini kızdırmaya yetmiştir. Tabii ki haklılar. İktidardakiler hep bana rab bana demeye alıştığı için, imkânların ellerinden alınacağından korkmaktadırlar.

Halk kahvede, toplu taşıma araçlarında, berberde ve değişik yerlerde yapılan sohbetlerde ana muhalefet partisinin söylemleri ve vaatlerini konuşmasına rağmen arzulan seviyede olmadığını da söylüyor. Diğer muhalefet partilerinden ise hiç de ümitvar değiller. İktidar partisinden ise vaatleri ve yaptıkları karşılaştırılarak sözlerine sadece gülüyorlar.     

Partilerin yapacakları tek şey yöneticilerinin halkın arasına girmesini sağlayarak, halkı dinledikten sonra seçim beyannamelerini hazırlamaktı. Ancak aday belirlemelerindeki gibi seçim beyannamelerini de masa başında hazırlamaları halkı bir kez daha hayal kırıklığına sevk etmiştir. Ancak vakit geçmiş sayılmaz. Hazırlanan beyannamelere ilaveten halkı dinleyerek insanların ihtiyaçlarına göre vaatlerde bulunabilirler.

*  *  *

Halkın isteklerine bakıldığında ise, insanların bir iş sahibi olma ve evine helalinden ekmek götürme, onuruyla yaşayacağı bir imkâna sahip olarak, kapısına icra getirmemek istemektedir. Üretici alın terinin karşılığını, tüketici ise alacağını uygun bir fiyata alarak tefeciye aracıya soyulmamaktır.

İnsanlar geceleyin yatağına uzandığı zaman evime hırsız girecek mi endişesinden, sokağa çıktığında gasba uğramak ve bir serseri kurşuna hedef olmak kaygısı taşımamayı düşlüyor. Kanun karşısında eşit olma, eleştirilerini çekinmeden yapabilme ve yandaşlığın son bulduğu bir hukuk devleti arzulamaktadır.

Yüz bin Ermeni’nin, bir milyon Arap’ın ve daha nicelerinin vergileriyle beslenmesi ve işinin elinden alınmasına karşı çıkacak ve bunları geldikleri yerlere gönderecek bir anlayış beklemektedir. Geleceğimiz olan yavrularımızın kötü alışkanlıklardan korunup değerlere bağlı yetiştirilmesini beklemektedir. 

Türk’lüğün ve Türk değerlerinin yaşamasını, bayrağımızın her daim dalgalanmasını ve ülkenin bölünmeden birlik ve bütünlük içerisinde var olmasını arzulamaktadır. Partilerin seçim beyannamelerinde bunlara rastlanmaması ise halkı derinden üzmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları