Seçimler İran'ı değiştirir mi?

Yerli ve yabancı basın, Parlamento ve Rehberler Meclisi seçim sonuçlarının İran'da bir reform etkisi yapacağı kanaatinde. Reformistlerin seçim zaferi ülkede bir reform yapabilir mi? İran devlet yönetimine biraz yakından bakarak cevap bulmaya çalışalım. Ülkenin en yetkili kişisi dini lideridir. Ordu, yargı, medya ve dini kuruluşlar doğrudan dini lidere bağlıdır. Dini lideri, tamamı din alimlerinden oluşan 88 kişilik, "Rehberler Meclisi" seçer. Bu meclis halk tarafından seçilir. Dini lider ölünceye kadar görev yapar. Mevcut dini lider Türk kökenli, Ayetullah Ali Hamaney'dir. İran İslami rejiminin önemli bir diğer organı "Anayasayı Koruyucular Konseyi"dir. Konseyin 12 üyesi vardır. Altısı dini lider tarafından, üçü meclis ve diğer üçü de yargı tarafından atanır, ama dini lider onaylar. Ülkede yapılan bütün seçimlere kimin katılıp katılamayacağına bunlar karar vermektedir. Cumhurbaşkanı, Parlamento ve Rehberler Meclisi'ne seçilecek adaylara da bu heyet karar verir. Heyet, adayların rejime olan sadakatini ölçerek karar vermektedir. Sistem muhafazakârların kontrolündedir. Bütün bu kurumlar reformistlerin eline geçmediği müddetçe muhafazakârlar iktidarda olmaya devam edecektir. Ayrıca muhafazakârlar, rejime yönelen her türlü tehlikeyi bertaraf etmek için "Devrim Muhafızları Ordusu" adı altında silahlı bir güce de sahiptir. Bütün bu yapılanmayı dikkate aldığımızda bir seçimle İran'ın değişeceğini düşünmek ham hayaldir. Ancak şunu söyleyebiliriz. İran halkı değişim istiyor. İran rejimi kendi içinden reformist diye bir grup çıkarttı ve halkın isteklerine kulak verdi. Bugün reformist diye anılan kişiler de imam ve rejimin adamlarıdır.

 Davutoğlu'nun ziyareti 

Başbakan Davutoğlu'nun 5-6 Mart tarihinde gerçekleştirdiği İran ziyareti hükümetin dış politikada yaptığı iyi işlerden birisidir. Bunu üç maddeyle ifade edebiliriz. 1-Türkiye dış politikada, özellikle bölgede yalnızlığını gidermiş olur. 2-AKP iktidarının Suudi Arabistan güdümünde Sünni dış politika yapıyor suçlamasına Şii İran ile iş birliği yaparak cevap vermiş olur. 3-AKP iktidarının takip ettiği dış politika nedeniyle düşen ihracat, belki uluslararası ambargosu kalkan İran ile dış ticarete bir nebze katkı yapabilir. İran bölgenin önemli aktörlerinden biridir. İslami rejim dış politikasında sürekli risk almaktadır. Bölgedeki bütün sorunların içinde rol almakta ve taraf olmaktadır. Gücünün üstünde bir politika takip etmektedir. Afganistan'da, Pakistan'da, Mısır'da, Filistin'de, Yemen'de ve Suriye'deki olaylarda taraf olmuştur. Yeni cumhurbaşkanı Ruhani eski yönetimden miras aldığı  sorunlara farklı yaklaşmaktadır. İran uluslararası ilişkilerinde Rusya, Çin ve Kuzey Kore ile sınırlı kalmıştır. Bölgede ise aynen Türkiye gibi yalnızlaşmıştır. Her iki ülkenin de komşularıyla ilişkilerini geliştirmeye ihtiyacı vardır. İktidarların bilek güreşi her iki kardeş halkı mağdur etmektedir. İki ülkenin doğrudan sorunu yoktur, yaşadıkları sorunlar üçüncü ülkeler ve bölge politikalarından kaynaklanmaktadır. Bu tür sorunların çözümü ikili sorunlardan daha kolaydır. Bu sorunların başında Suriye gelmektedir. İki ülkenin de Suriye politikası yanlıştır ve halklarının çıkarına değildir. Türkiye ve İran, Suriye konusunda anlaşırlarsa hem kendileri hem de bölge huzura kavuşacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları