SESİK zorda!..

AKP Genel Merkezinde Beşir Atalay başkanlığında görev yapan bir politbüro var. Adına kısaca SESİK deniyor. Seçim Strateji İletişim Koordinasyon Merkezi... Bu ekibin tek derdi, Erdoğan’ı başkan Davutoğlu’nu ise seçilmiş başbakan yapmak.

“Ee! Ne var? Bir siyasi parti için bundan daha doğal bir şey olabilir mi” diye haklı olarak soracaksınız. Ama SESİK’in faaliyetleri sadece bununla sınırlı olsa...

Bebek katili terörist Öcalan’ın serbest kalmasının önündeki muhalefeti devre dışı bırakmak da var başlıca görevlerinin arasında. Çünkü; “Yeni Türkiye” için bunların yapılması gerekiyor! Ne de olsa Oslo’da verilmiş sözler var. Ayrıca SESİK bir senaryo üretim merkezi de!..

Bundan 3 ay önce zafer şarkıları söylenen SESİK’te şimdilerde durumlar tam tersi. Bir yandan “Başbakan”  Ahmet Davutoğlu diğer yandan Recep Erdoğan fırça üstüne fırça atıyor. Nedeni gizli saklı da değil. Saha ve meydanlardan çok tehlikeli sinyaller geliyor. SESİK’te suratlar beş karış. İç huzur sıfırın altında eksi 20’lerde.

Şöyle bir bakın elinizdeki gazetelere, gözünüzün önündeki tivi kanallarına.

7 Haziran öncesinde ortalık iyice ısındı. Bugünlerde PKK uzantısı HDP’ye yönelik saldırılar revaçta. MHP de unutulmuyor tabii. Milliyetçilerin yoğun olduğu Mersin ve Adana’da HDP bürolarına saldırı olurken ne hikmetse Ülkü Ocaklarına da saldırılar düzenleniyor. Bunların kim ve kimler tarafından gerçekleştirildiğini henüz resmen bilmiyoruz, belki de hiç bilmeyeceğiz. Çünkü; emniyette paralel cadı avı yapan hükümet, jandarmayı da kendine bağladıktan sonra neredeyse güvenlik güçlerinin  “terör hafızasını”  sildi.  “Böylelikle güzelim yurdumun her bir taşına ‘BAŞKANLIK’ uğruna provokasyon mayınları mı döşendi” şüphesinden kurtulamıyorum. Bakın! Ülkenin neresinden tutsalar her yerinden ses geliyor. Çünkü; Taksim Gezi Parkı inadıyla başlayan Erdoğan ve AKP’sinin kutuplaştırıcı-ayrıştırıcı politikaları milleti lime lime ayırdı. Bunu elbette ki birileri fırsata çevirmek isteyecektir.

Gelelim Ankara’da SESİK’te neler olduğuna.. Seçime 17 gün kala  AKP’yi öyle bir telaş aldı ki sormayın... Tek dertleri var; MHP’nin yüzde 20’yi, CHP’nin yüzde 30’u, HDP’nin de yüzde 10’nu geçmemesi. Tüm hesaplar bu doğrultuda. Son haftalarda bunun üzerinde senaryolara  çalışılıyor. AKP’nin Söğütözü’ndeki merkezinde seçimlerde hem Erdoğan’a hem de Davutoğlu’na yol haritası çizen SESİK ekibi tam gaz yaptı!.. SESİK’in başında basın ve tanıtım sorumlusu olmasına rağmen partinin ve sarayın seçim stratejisini belirleyen Beşir Atalay var.  SESİK’te başka kimler mi var; Erdoğan’ın kara kutusu Mustafa Ataş, Davutoğlu’nun danışmanı Ertan Aydın. Her nasıl oluyorsa sürekli AKP’yi yüzde 45’lerin üstünde gösteren iki anket firmasının başkanları, AKP stratejilerini belirleyen SETA’cılar, Süleyman Soylu ve Yalçın Akdoğan..

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan medyadan, eski(!) Adalet Bakanı Bekir Bozdağ yargı ve hukuktan, eski (!) İçişleri Bakanı Efkan Ala güvenlikten, Genel Başkan Yardımcısı Süleyman Soylu teşkilattan, Mustafa Varank sosyal medyadan, Yasin Aktay da söylem ve stratejiden sorumlu olmak üzere 7 çalışma grubu mevcut SESİK’te..

SESİK’inkaçaksaraya  “başkanlık” , Davutoğlu’na da atanmış başbakanlıktan seçilmiş başbakanlığa geçmesi için sunduğu son sihirli formül ise şöyle:

 “MHP’nin yüzde 20’yi, HDP’nin de yüzde 10’nu geçmemesi. Bunun için de; milliyetçi Türkler ve muhafazakâr Kürtler üzerine oynanması gerekiyor.”

Akil “Beşir Hoca” ; Süleyman Soylu’ya Türk milliyetçiliği üzerinden MHP’ye, Yalçın Akdoğan’a da muhafazakârlık üzerinden HDP’ye vurma talimatı vermiş. Onlar da gördüğünüz gibi susmuyorlar, habire çakıyorlar... Süleyman Soylu, güya milliyetçi ağızla milliyetçi Türklere  “bakın MHP yok biz varız”  diyor. Yalçın Akdoğan da güya muhafazakâr/dindar barışçı söylemle dindar Kürtlere oynuyor.

7 Haziran’da sandığa sağ salim ulaşabilmek için son derece uyanık olmalıyız. Çünkü; partizanlaşan devlet kurumları ve güvenlik güçleri artık provokasyonları önleyemiyor tam tersine bunlara açık hale getirildi. Jandarma ve polis en basit eylemleri çözemiyor, faillerini bilse ve çözmek istese dahi aydınlatamıyor. Çünkü ardından ne çıkacağını bilemiyor. Ardından AKP’li bir siyasetçi, yahut istihbaratçı çıkarsa başına neler gelebileceğini görüyor!

Devletin yeniden devlet olması için Oslo/İmralı/Kandil/Erbil/Dolmabahçe’de PKK’ya ne sözler verildi onların da açıklanması lazım. Biz bunları bölücü örgütün yayınlarından öğrenmek zorunda kalıyoruz. Aslında tahmin etmek hiç de zor değil:  “VER BAŞKANLIĞI AL ÖCALAN’I...”

Demek ki; PKK ile kaçaksaray arasında bir yerlerde güven sorunu var, birileri sözünü erteliyor, kendisini sağlama almadan vaadini tutacak adımları atmak istemiyor. Biri seçimde milliyetçi oylar gitmesin, muhafazakâr Kürtler öbür tarafa kaçmasın, bunun peşinde. Diğeri İmralı’dakinin çıkması için adım atılmadan silah bırakma kongresini toplamaya yanaşmıyor.

Önümüzdeki hafta SESİK’in şok senaryolar taarruzuna uğrarsanız şaşırmayın!..

Yazarın Diğer Yazıları