Silahlar uzaydan mı indirildi?

Türk-ABD ilişkileri Erzurumlu Emrah'ın "Dedim-Dedi" dizilerini hatırlatıyor. Hatta bu bile hafif kalır. TRT'nin tek tabanca olduğu yıllarda "Üç Yalancı" adlı programını akla getiriyor. Dışişleri, Savunma-Pentagon ve Başkan ayrı tellerden çalmakta. Önceleri bunu "kontrol savaşı"nda kafa karıştırma formülü olarak görüyordum. Şimdi durum değişti.

Bizim yorumcuların kafası ise bambaşka. Koskoca elçi Uluç Özülker çıkıp; "Brifing'te Trump'a Türkiye'yi fazla sıkıştırdık denildi" diyebiliyorsa pes doğrusu. Yetmiyor "Türkiye'nin başkaldırısı Başkan'ı şaşırttı. Şu ana kadar ki gelişmelere bakınca, Futbol tabiri ile Türkiye 1-0 önde"yi ilave ediyor.

Konuşmacılar arasında fikir birliğimiz yok. Örneğin AA'nın eski Genel Müdürü Kemal Öztürk'e göre "ABD'nin metinlerini hazırlayanlar, iki ülke ilişkilerinin bozulmasını arzulayanlar." Peki, Öztürk bizden yana olan tek bir Amerikalının ismini verebilir mi?

 

Diğer taraf

 

Her hafta olduğu gibi Gece Görüş'ünde Abdülkadir Selvi ile Nevzat Çiçek ağız birliğindeydi. Gürkan Hacır ve İsmail Saymaz ise aynı temayı işlediler.

Bu ekrandaki can sıkan durum, arızaların bir türlü giderilememesi. Afrin ya da Washington'a yani nereye bağlanırlarsa bağlansınlar görüntü rezaleti var. Hadi çatışma bölgesine naklen yayın aracı gönderemiyorsun. Ancak, DC'de mükemmel bir Uluslararası Basın Merkezi mevcut. Niye buradan yararlanılmıyor? Kaldı ki temsilcisi olunan CNN İnternational'ın imkanlarını kullanmayı niçin zorlamıyorlar? Bu kalitesiz yayınla Serdar Cebe'yi annesinin dahi tanıdığını sanmıyorum. Kanal'ın Teknik Direktörü olan Erdoğan Aktaş bu işlerle niçin ilgilenmiyor?

Henüz alışkanlık haline getiremediğimiz 24 dahi şuan da CNN Türk'ten daha net yayın yapmakta.

***

 

Göstere göstere

 

Yaşar Usluer' in tespitlerini sizlerle paylaşmayı seviyorum. Mesleğim de birebir yaşadıklarımı, anımsatıyor:

 

"Saygıdeğer Burhan Abi,

Trump hakkında yazdıklarınıza aynen katılıyorum. Hatırlayın 12 Eylül sonrası yargılanan babalardan biri mahkemede -ben bu silahları deniz altı gemisiyle getirmedim. Denizin üstünde yüze yüze gelen gemilerle getirdim. Polisiniz askeriniz niye yakalamadı?- demişti.

Bu hesapla bakarsak Trump-ABD, Suriye'de PYD/YPG'ye binlerce TIR silahı uzaydan indirmedi. Bunlar herkesin gözleri önünde teslim edildi. Suriye'nin bazı şehirlerini PKK uzantılarına ikram eden yine aynı merkezdi. Afrin'i de 2012'de ele geçirip, fiilen özerk bir yönetim kurulmasına da seyirci kaldık. Burnumuzun dibindekileri görmezden gelip şimdi sizin de dediğiniz gibi "Eyyy Amerika" diye meydan okumakla inandırıcı olamazsınız."

 

Hata üstüne hata

 

Irak'ın Kuzeyi'nde bizim kırmızı çizgimiz kırmızı halıya dönüştü. ABD yıllardır bu bölgeye operasyon yapmamıza izin vermedi. 1984'ten beri yüzlerce askerimizi polisimizi ve sivil vatandaşlarımızı katleden, buraya konuşlanan PKK değil mi?

ABD'den ayrı Suriye'de üstler kuran Rusya ve İran'ın ne yapacağı belirsizken ABD ile mi savaşacağız? Peşmergelerin Kobani'ye yardıma gitmesini sağlayan da biz değil miydik? Yılanın başını neden küçükken ezmedik.

Tuhafıma giden yıllar sonra ki itiraflar. Harekata giriştiğimiz Afrin'den, Kilis ve Hatay'a yapılan saldırı sayısının 700'ü geçtiği daha yeni açıklandı. Geç kalınsa bile son operasyon doğru yolun bulunduğunun işareti. Özlüsöz'deki gibi "ateşe devam". Menbiç dahil!

**

 

İki isim

 

Her Şey Bu Masa'da, Bloomberg'in prestij programı haline geldi. Bir de yaşlı sosyetiklerin cemiyet haberleri var. Tam bu noktada anımı aktarmak istiyorum. Güneş Gazetesi büyük hamleler ile çıkmıştı. Magazin servisinin başında rahmetli Yener Süsoy vardı. Genel Yayın Müdürü Güneri Cıvaoğlu idi. Bir sabah toplantısında masaya konan resimlere bakan Güneri Bey bir anda elindekileri fırlattı; "kardeşim bana bu kart karıları getirmeyin demedim mi?" diye bağırdı. 35 yıl önce ki bu eleştirinin hiçbir kıymeti olmadığını anlıyoruz. Bugün Bloomberg TV Civaoğlu'nun kart karılar dediklerini her hafta program yapıyor. Demek ki, eli ve cebi doluların modası geçmiyor.

 

Yıldızoğlu

 

Dönelim yine Doğa Rutkay'ın programına. 85 yaşındaki Kayhan Yıldızoğlu'nun konuşmalarını ilgi ile dinledim. Tam 198 filimde rol aldı. Daha önemlisi tiyatroyu hiç ihmal etmedi.

Genç Türk Tiyatro'sunun yaratıcısı Muhsin Ertuğrul'la tanışması ve bizzat onun tarafından kadroya alınışının öyküsünü takip ettim. Vasfi Rıza Zobu, Nüvit Özdoğru, Galip Arcan'larla birlikte oynamak şerefine erişti. Ayağında platin, elinde baston ile heyecanını aynen sürdürüyor. Yıldızoğlu'na herkes sahip çıkmalı.

 

Ayta Sözeri

 

Bir başka başarılı ismi, "Aile Arasında" filmi ile tanımayan kalmadı. " On parmağında On marifet" derler ya, Ayta Sözeri bunlardan. Sesi ve rol yeteneği ile zaten vardı. Sadece dar bir kesime hitap ediyordu. Gülse Birsel'in onu ön plana çıkaran rolü ile herkesin sevgilisi haline geldi. Laf aramızda, Sözeri'nin ses tonu ve tavırları Güler Sabancı'ya çok benziyor.

 

***

 

Mazimde tarih yatar

 

Mustafa Cengiz'in Galatasaray başkanlığına seçilmesi TRT Spor'daki Orhan Ayhan'la programında güzel işlendi. Yeri geldi Dursun Özbek'in devrilişinde katkıları olan Hıncal Uluç ile Fatih Altaylı'yı tebriki unutmayayım.

Galatasaray Kulübü'nün tüm başkanlarını ve elde edilen başarıları ağzım açık dinledim. 'Başkan gibi' diye tanımlanan ayrıcaklı isim ise Ergun Gürsoy oldu. Büyük Camia kolay olunmuyor. Cim-Bom bunun en iyi örneklerinden.

Yazarın Diğer Yazıları