Şimdi alkış zamanı...

Avrupa Şampiyonalarına şimdiye kadar ancak üç kez katılan ve ilk olarak bu turnuvada yarı finale çıkarak, ilk dört takım arasına giren Türk Milli Takımı’nı ne kadar alkışlasak azdır..
Gerçekten turnuvanın ilk günlerinde benimde içinde olduğum, birçok medya mensubunun Fatih Terim’i kesin bir dille eleştirdiği Türkiye’de şimdi her şey geride kaldı..
Yarı finalde sahadan yenik ayrılmasına rağmen, turnuvadaki en iyi futbolunu ortaya koyduğu Almanya maçından sonra futbolcuları eleştirmenin, kalecimiz Rüstünün hatasını yazmanın, Podolski’ye gol olan ortayı yaptıran Sabri’yi sorgulamanın ,üç golün başlama noktası olan Kazım-Sabri kanadının özellikle ikinci yarıda gedikler vermesine önlem almadığımızı teknik adama sormanın, artık hiç ama hiç bir manası kalmamıştır..
Şimdi Türkiye, Avrupa arenasında bu büyük başarıya imza atmışken, milletçe bunun gururunu yaşayıp, keyfini çıkartmanın zamanıdır..
Şimdi, yenilen bir takımın taraftarları olmasına rağmen Türk vatandaşlarının Almanya, İsviçre ve Avusturya sokaklarında gururla dolaşma zamanıdır.
Şimdi 23 genc evladımızı bağrımıza basmanın zamanıdır. Hatta maçtan sonra Milli takımdan ayrılacağını açıklayan Fatih Terim’in yaptığı hataları bulup tekrar ortaya koymanın veya yaptığı olumlu kararları övmenin bile hiç mi hiç manası kalmamıştır..
Şimdi yapılacak şey, hiç kimseyi ayırmadan topyekün, bütün Milli takımı çılgınca alkışlamanın ve onları gönülden tebrik etmenin zamanıdır. Zira Dünya futbol otoriteleri, oynadığımız futboldan zaman zaman zevk almadığını söyleseler de, Türkiye’nin anlaşılmaz bir ekip olduğunu belirtseler de, oyun planımızın ne olduğunu anlamadıklarını yazsalar da,   artık bunların hiç ama hiç önemi kalmamıştır. Çünkü bütün bu yazılanlara ve söylenenlere rağmen, şimdi Türkiye’nin futbolunun konuşulması bir rüya değil, inanılmaz bir gerçektir..Alman gazetelerinin ’Türkiye oynadı, biz kazandık’manşetleri fantezi değil bir büyük hakikattır..Yenildiğimiz Almanya’nın patronu Löw’ün ’Bizden daha iyi oynadılar’demeci yalan değil herkesin gördüğü bir gerçektir..
Ve turnuvanın birinci maçındarn itibaren kritik sakatlıklarla uğraşan,  ucuz verilen sarı kartlarla eksik kalan, son maçına sahaya ancak 14 kişi çıkabilen Türkiye’nin ortaya koyduğu mücadele gerçekten takdire şayandır.
Fatih Terim’i kompleksli, sevimsiz ve antipatik bulsak da; o’nu Türk takımına verdiği büyük hırs, inanılmaz azim için kutlamalıyız. Çünkü şimdi, bu moral ve motivasyon ile iki kez yenilgiden maç çeviren, bize yarı final gururunu yaşatan, yenildiği maç sonrasında futbol dünyasından övgüler alan Milli takımımızı, başımızın üstünde taşımanın zamanıdır..
Hepinize helal olsun..Hepinize gönülden sevgiler..

Yazarın Diğer Yazıları