EYT düzenlemesi sonrası mağdur olan staj ve çıraklık mağdurları, seslerini bu fotoğrafı paylaşarak duyurmaya çalışıyor.

EYT milyonlarca vatandaşın mağduriyetini giderirken milyonlarcası da mağdur olmaya devam etti. Düzenleme 8 Eylül 1998 sonrası başta olmak üzere, staj ve çıraklık mağdurları, 2000 ve 2008 sonrası olmak üzere pek çok soruna çözüm getirmekten uzak kaldı.

Bu mağdurlar arasında yer alan staj ve çıraklık mağdurları ise, düzenleme döneminde Almanya’daki emsal kararlara kadar staj ve çıraklığın emeklilik başlangıcı sayılması için çabaladı.

Ancak Çalışma Bakanı Vedat Bilgin, staj ve çıraklığın sigortasının emeklilik sigortası olmadığını dolayısıyla emeklilik başlangıcı olmayacağını savundu.

Halbuki emsal karar dahi vardı.

Yargıtay’ın 2016’daki emsal kararıyla Almanya’da staj yapan gurbetçilerin bu tarihi sigorta başlangıç tarihi saydırabilmesine karşın kendilerinin staj ve çıraklık dönemini emeklilik tarihinden saydıramamasına isyan etti haklı olarak mağdurlar!

Ancak seslerini devlet büyüklerimize duyuramadılar.

Hatta Bilgin şöyle bir çıkış da yaptı:

“Milletin parasını dağıtamayız”

Mağdurlar da haklı olarak bu cümleye sert tepki vermişti:

“Biz kimseden bedava para beklemiyoruz. Hakkımızı istiyoruz. Bizler bu milletin ferdi değil miyiz”

Yaşıtları parkta bahçede, çayırda çimende koşturup oynarken sanayinin içinde yağın kirin pasın içinde çalışmak zorunda kalanlar, kaybettikleri günlerle yaşayamadıklarıyla kaldı!

Haklı olarak sordular:

Çalışmak mıydı bizim suçumuz?

Bizim suçumuz gezip oynamak yerine çalışarak bu ülkeye katma değer sağlamak mıydı?

Hiçbir söz, hiçbir yaşanmış mağduriyet, devlet büyüklerininin! vicdanına işlemedi!

Sözler yetersiz kaldı, gözler yetersiz kalmasın diye onlarda aşağıdaki bu görselle dertlerini anlatmaya başladı.

Belki sözlerimiz vicdanlara işleyemedi, gözlerinde canlandıramadılar, görürlerse vicdanları kanar belki diye düşündüler.

Sizce kurumuş vicdanları kanatır mı?