Suriye özelinde ABD-Rusya ikilemi

Seyahatlerimin yoğunluğu ve yaşadığım zor günler sebebiyle uzun süredir paylaşmayı düşündüğüm bir yazıya ancak sıra geldi. Bugün The Wall Street Journal’da yayınlanan bir makale üzerinden Suriye özelinde ABD-Rusya mücadelesini değerlendirmek istiyorum.
Makale ABD’de halka yakın isimlerden birisi olarak kabul edilen Wyoming eyaleti senatörü Dr. John Barasso’ya ait. Makalenin odak noktası olan Suriye’deki gelişmeler ve ABD-Rusya ilişkilerine bakış açısı burada önemli bir kesimin düşüncelerini ortaya koyma gayreti içinde. Zira ABD basınında Barasso ile benzer düşünceleri paylaşanları artık daha sık görmek mümkün. Barasso oldukça sert ifadelerle kaleme aldığı makalesinde özetle şu görüşleri ileri sürüyor:
 “Çoğu uzman ,kimyasal silahların taşınması konusundaki programın kullanışsız olduğunu ifade ediyor. Ama esas önemli nokta; Kerry-Lavrov arasında basitçe anlaşmaya varılmış olsa da bu durum Rusya’nın Suriye adına gerçekleştirdiği erteleme taktiğinden başkası değil. Bunu daha önce de gördük.”
Barasso, 7 Mayıs’ta Suriye’deki iç savaşın önlenmesi için yapılan uluslararası toplantıdan sadece 2 hafta sonra geliştirilmiş füzelerin Rusya tarafından temin edildiğini ve ölen 100 binden fazla insanın sebeplerinden birisinin bu olduğunu iddia ediyor. Bununla da yetinmeyip Rusya’da insan hakları koşullarının oldukça geri durumda kaldığını, özgürlük ve yolsuzluk konusunda sicilinin bozuk olduğunu ifade ediyor. Barasso, Esad’ın kimyasal silahları imha edeceğine yönelik açıklamasının zaman kazanma amacı taşıdığını kabul ederek ABD halkına soruyor “Neden Rusya’dan benzer kısıtlamaların uygulanmasını umut edelim?” Barasso nihai olarak, Obama’nın Rusya ile işbirliğine güvenmemesini tavsiye ediyor.
Fakat bu ve benzer yaklaşımların sadece Rusya ya da Putin yönetimine güvensizlik olarak değerlendirilmesi, bölgedeki büyük oyunu görmemizi engelleyebilir. Zira henüz küresel etkiler meydana getirmekte zorlansa da Rusya’nın ABD açısından önemli bir coğrafyada her geçen gün gücünü artıran bir aktör olarak algılandığını söylemeliyiz. Bugün Orta Doğu’da süregelen açık ve örtülü mücadelenin gelecekte kuzeye, yeni enerji kaynaklarına ve Rusya’nın çevrelediği stratejik bölgelere yönelmesi ihtimali Moskova’yı bugünden bazı tedbirler almaya yönlendiriyor. Şu çok iyi görülüyor ki ABD olası bir müdahaleyi ötelemiş, Rusya ise yeni bir stratejik hamle için zaman kazanmıştır. Her ikisinin de zemininde bölgede yeni bir kara delik açmak ve burada kaybolmak korkusu olduğunu göz ardı etmemek gerekiyor. Ne gariptir ki ABD Kongresi’nin ve kamuoyunun Irak’taki süreci travmatik bir algıya dönüştürmesi atılacak daha cesur adımları sorgulatır hale gelmiştir. Kim ne derse desin Rusya’nın önce kendi coğrafyasını perdelemek sonra da küresel bir aktör olmak için sahadan çekilmesi mümkün görülmemektedir. Washington ve özellikle Obama yönetimi ise daha güçlü ve kesin sonuçlar alabilecek hamleleri hayata geçirmek için çalışmaktadır. Çünkü bu kez tahammül sınırları daha düşük bir halk ve kaybedeceği bir şey kalmayan bir toplumla karşı karşıyalar.
Geçmiş olsun: Gazetemiz köşe yazarı, Türk Milliyetçiliğinin cesur kalemi Yavuz Selim Demirağ kısa bir süre önce ciddi bir rahatsızlık geçirdi. Geçmiş olsun dileklerimizi gönderiyor, bundan böyle kendisine daha fazla dikkat etmesini salık veriyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları