Suriye'de yıllardır iç savaş sürüyor.

Ülkede kentler yıkılıyor, insanlar yakılıyor, kitle katliamları yapılıyor, halk göç ediyor.

Dünya seyrediyor.

BM toplanıyor, "olmasa iyi olurdu" türünden suya sabuna tirit kararlar alıyor.

Milyonlarca insan kandan ve katliamdan kurtulmak için mülteci konumuna düşüyor.

Binlerce bebek denizlerde boğuluyor.

AB, tek başarısını mültecileri Türkiye'de tutabilmekte gösteriyor.

İnsanlığın vicdanı Suriye'de sükût etmiştir.

ABD'nin füzeleri ve İsrail!

Suriye'de 2013'te kimyasal silah kullanılıyor.

ABD önceliğini İsrail'i kimyasaldan kurtarmaya veriyor.

Suriye'nin elinde İsrail'i tehdit edebilecek kimyasal silahlar toplanıyor.

Kimyasalla boğularak can veren Müslümanlar, canlarıyla İsrail'i kimyasal tehditten kurtarmış oluyorlar.

2017'de bu defa Suriye'nin İdlib kentindeki Müslümanlar kimyasal silahlarla tanışıyor.

Suriye'de kimyasal silah kullananlara karşı BM toplanıyor.

BM'nin daimi güçleri kimyasallara değil birbirlerine karşı pozisyon alıyor ve karar alamıyorlar.

Bunun üzerine Trump, füzelerini harekete geçiriyor.

Suriye biraz daha zayıflıyor, dolayısıyla İsrail daha da güçlenmiş oluyor.

Güçlünün hukuku geçerlidir!

Trump'ın füzelerinin rejimin havaalanını vurması Suriye'de işlenen insanlık suçlarının karşılığı değildir!

Bu durum Suriye'yi vuran füze sahiplerinin Suriye'de dökülen kanın müsebbipleri olduğu gerçeğini de değiştirmiyor.

Küresel güç ABD ile Rusya birbirleriyle Suriye üzerinden mesajlaşıyor.

Bölgesel güç Türkiye ile İran birbirleriyle Suriye ve Irak üzerinden hesaplaşıyor.

Suriye'deki gelişmeleri büyük bir memnuniyetle seyreden İsrail, son sözünü ABD eliyle zamanı gelince söyletmek üzere pusuda bekliyor!

Emperyalist ayıpların incir yaprağı!

IŞİD projesi, Irak ve Suriye coğrafyasında Şii karşıtı, Suudi destekli bağımsız bir siyasi tampon yapı oluşturma projesiydi.

IŞİD, İslam'ın ya da bölgenin değil ABD'nin ve İsrail'in çıkarlarının ürünüydü.

IŞİD, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesinin değişik isim adı altındaki uzantısı olup aynı amaca hizmet etmekteydi.

Suriye'de IŞİD marifetiyle gerçekleştirilen işgal ve katliam sonrası oluşan boşluğu ABD'nin kullandığı PYD gibi taşeron güçlerin doldurması bunun kanıtıdır.

ABD, IŞİD'i bölgede bir koç başı gibi kullanmıştır.

Kimyasal gaz kullanımı sonrası ABD'nin Suriye'yi vurması, Rusya karşısında bölgede kaybedilen üstünlüğün dengelenmesine yöneliktir.

Gelinen aşamada ABD ile Rusya, Suriye'de işlediği ve işlettiği suçların örtüsü olarak kimyasalı kullanıyorlar.

ABD'nin kimyasal kullandığı gerekçesiyle Suriye'ye ait havaalanını vurması emperyalist entrikaların üstünü örtmeye yarayan incir yaprağıdır.

Acından öl, gazla ölme!

Suriyeliye "deniz suyunda boğulabilirsin ama gazla boğulmana asla izin vermem" deniliyor.

'Varil bombalarıyla yanabilir, füzelerle evin başına yıkılabilir, IŞİD'in bıçaklarıyla kesilebilir, ateşli silahlarla paramparça edilebilirsin ama gazla boğulamazsın' deniliyor.

Suriyeli acından ölebilir ama gazla ölemez!

Ne ahlaki ne de insani!

Kurbanların nasıl öldüğüyle ilgilenmek!

"Suçsuz iki insan ölüme mahkûm edildiği zaman, bu bütün dünyayı ilgilendirir" diye haykırmıştı Jean Paul Sartre; faşizm "kurbanların sayısıyla değil, kurbanlarını nasıl öldürdüğüyle" tanımlamıştı.

Suçsuz yirmi milyon halk örneğin Suriye halkı ölüme mahkûm edildiğinde ise bu kimi ilgilendirir?

Cevabı basit elbette yalnız Allah'ı!

Kimse insanlığın vicdanı olacak bir yargıcın çıkıp da katledilen Suriyeliler için "Tanrı korkusu olan bir ulusu yok etmeye yönelik şeytani bir komplo"yu mahkûm etmesini beklemesin!

ABD ile Rusya birbirleriyle Suriye üzerinden konuşmaya devam ettikleri sürece Suriye'de kan oluk oluk akmaya devam edecektir.

21. yüzyıl da gücü olmayanın canının hiçbir anlamının olmadığını ortaya çıkarmış bulunmaktadır.

Darwin bunu on dokuzuncu yüzyılda söylemişti!

Suriyeliler Darwin'e küfredecek yerde kendilerini güçlendirmiş olsalardı başlarına bu belalar gelmezdi.

Suriye'de;

İnsan ölüyor!

İnsanın yanında İslam ölüyor!

İnsan ve İslam'la birlikte insanlık ölüyor!