Barzani 25 Eylül'de Irak'ın kuzeyinde bağımsızlık referandumu yapıyor.

Referanduma Türkmen kenti Kerkük'ü de dahil edilmiş durumdadır.

Aynı sürecin devamı olarak Suriye'nin kuzeyinde ABD ve Rusya yeni emrivakiler peşindeler.

Bütün itiraz ve müdahalelerine rağmen Kuzey Irak ve Kuzey Suriye'den Türkiye fiilen kuşatılmış durumdadır.

Kuşatmayı ABD ve Rusya gibi güçlerin denetimi altında Barzani-Talabani-PKK-PYD gibi piyonlar gerçekleştirmiştir.

Türkiye'ye kurulan tuzak!

PKK konusunda Türkiye'nin karşısında öncelikli olarak ABD ve İsrail vardır.

Bu ülkelere göre Suriye ve Irak'ta DEAŞ'e karşı, silahlı-seküler Kürtlerin varlığı stratejik bir ihtiyaçtır.

Rusya da aynı kanaattedir.

 Bu nedenle Türkiye'nin müttefiki (!) olan ABD, Türkiye'nin düşmanı terör örgütleri PKK/PYD'ye askeri, diplomatik ve psikolojik destek veriyor.

Münbiç'teki PYD/PKK hâkimiyetini sona erdirmek üzere harekete geçen TSK destekli ÖSO güçlerinin önüne ABD'yle birlikte Rus birlikleri de çıkmıştı.              

PKK/PYD'yi yalnız ABD değil AB ülkeleri, tabii ki İsrail de destekliyor.

İşin ilginç yanı bölgede ABD'nin rakibi olan Rusya da Türkiye'yle olan iyi ilişkilerine rağmen PKK/PYD'yi derinden destekliyor.

ABD'nin Türkiye'ye karşı oynadığı oyun!

Pentagon, Suriye'de terör örgütü PKK'yı ABD özel kuvvetlerinin kullandığı son teknolojik mühimmat ve silahlar ile donatmaya devam ediyor.

Dahası ABD'nin Suriye'de terör örgütü YPG'ye verdiği silahların detaylı listesini Savunma Bakanlığı'nın bütçe taslağına sokarak resmileştirmiştir.

ABD, işgal etmeyi düşündüğü yerler için önce terör örgütü DAEŞ'in ya da El Nusra'nın önünü açmakta sonra da bölgeyi terör örgütünden temizlemek için askeri müdahalede bulunmaktadır.

ABD, kendi amacı doğrultusunda "durumu iyileştirmeden önce olabildiğince kötüleştirmek" stratejisi izliyor.

Medyaya düşen haberlere bakılırsa Pentagon yetkilileri ve CIA elemanlarından oluşan bir ABD heyetinin, PYD/YPG'yle Suriye'nin kuzeyinde bir araya geldiği ve Suriye'nin yeniden yapılandırılmasına şekil verdikleri ortaya çıkmıştır.

El Nusra'nın İdlib'e girmesi doğrudan doğruya ABD'nin bu planının uzantısıdır.

ABD'nin strateji gereği İdlib'de konuşlanmış olan El Kaide versiyonu terör örgütü bölgeye ABD müdahalesi için gerekçe yapılacaktır.

ABD'nin İdlib'e müdahalesi PYD'nin Afrin kantonuyla İdlib'i bütünleştirmeyi amaçlayacaktır.

Böylece PYD kantonlarının Lazkiye'nin kuzeyinden Akdeniz'e ulaşması sağlanacaktır.

Türkiye'nin Cerablus harekatıyla parçaladığı kanton zincirinin birbirine bağlanması için ABD ve YPG fırsat kollayacaktır.

İsrail, Mısır ve BAE'nin kullandığı Muhammed Dahlan, ÖSO'dan parayla militan devşirerek, ABD destekli PKK/PYD'ye de 3 bin kişilik taze kuvvet kazandırdığına yönelik medyaya haberler düşüyor!

Rusya, Türkiye aleyhine komplo hazırlıyor!

Hem Irak'ın hem de Suriye'nin kuzeyinde KPD/PKK/PYD adlı terör örgütleri kantonal da olsa devletleşmiş durumdadır.

Rusya, sinsi, sessiz ve derinden PKK'ya her şart altında desteğini sürdürüyor.

Rusya PKK/PYD ile ilişkilerini yalnızca Suriye, İran, Irak, Türkiye'de değil, Kürtler arası mücadelede de bir araç olarak kullanmak istiyor.

Rusya'nın düne kadar stratejik ilişkilerinin merkezinde Esad rejimi bulunuyordu.

Bundan sonra Şam iktidarıyla birlikte Rusya, PYD/YPG'yi de stratejik ilişkileri içine aldı.

Bu amaçla, Rusya Afrin'de PKK/PYD'yi Türkiye'ye karşı koruyacak her türlü tedbirleri alıyor.

Rusya askeri kuvvetlerinin Afrin'de Türkiye sınırına sıfır noktada konumlanması Münbiç gibi Afrin'e yapılacak bir saldırının Rusya'ya yapılmış bir saldırı olarak okunacağının mesajını içeriyor.

Münbiç-El Bab-Afrin alanının Rusya tarafından kontrol altına alınmış olması, bir bakıma Türk ordu birliklerinin kuşatılması ve hareketsiz bırakılması anlamına gelmektedir.

Irak ve Suriye'de askeri ve siyasi yönden oyunun kuralları değişmiştir.

Yeni şartlar daha büyük risk almayı gerektirmektedir.

Türkiye -ne pahasına olursa olsun- güvenliği için 25 Eylül'e kadar Afrin'e müdahale etmek zorundadır.