Tek adam ve hanedan

     CHP, anayasa değişikliğinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne gitmeyeceğini duyurdu.

     Kararı Grup toplantısında Genel Başkan Kılıçdaroğlu açıkladı...

     Anlamlı bir karar; ana muhalefet partisi halkın sağduyu sahibi olduğunu, yanlış adımlar atmayacağına inandığını gösterdi.

     Bu adımın Başbakan tarafından nasıl değerlendirdiğini de gördünüz, Binali Bey, "CHP baktı ki AYM'den iptal kararı çıkmayacak, vazgeçti" diyerek bu anlamlı kararı basite indirmeye kalktı...

***

     İlginç değil mi?

     Ana muhalefet halkın sağduyusuna güvendiğini belli ediyor, iktidar ise aksine yurttaşlara güvenmediğini onlardan evet sözü almaya çalışarak gösteriyor...

     16 Nisan'a bu havada gidiyoruz!

 ***

     Ana muhalefete ve hayır oyu verecek olan partilere, siyasetçilere, yazarlara, sivil toplum örgütlerinin yöneticilerine, kısacası neden hayır oyu vermek gerektiğini savunan herkese, CHP Grubu'nda açıklanan gerekçede yer alan hususları anlatmak görevi düşüyor...

     Öncelikle evet oyu vermekle parlamenter demokrasinin önünün kesileceğini anlatmamız lazım. Usanmadan "Bu rejimin yolu, milletin değil tek kişinin egemenliğini getirmek amacıyla değiştirilmek isteniyor" demeliyiz. Tek kişinin egemen olduğu yönetim biçiminin de, önünde sonunda hanedan egemenliğine dönüştüğünü vurgulamalıyız...

     Osmanlı dönemini hatırlatmamız yetecektir sanıyorum...

 ***

     Evet dersek milletimizi tehlikeye atmış oluruz...

     Laik cumhuriyet, katılımcı demokrasi, Atatürk ilke ve inkılapları karanlıklara terk edilmiş olur. Çağdaşlık ve geniş özgürlük alanı ortadan kalkar. Ülkenin bütün maddi ve manevi hayatı "Vesayetçiliği ortadan kaldırıyoruz" deseler de tek adamın vesayeti altına sokulur...

     Gazeteci yazar ve öğretim görevlisi merhum Haldun Taner, "Vesayet ve himaye altına giren bir devlet istiklâlini yitirir" demişti, Allah muhafaza bu gerçekle baş başa kalırız!

***

     Evet dersek, demokrasiyi ortadan kaldırmış oluruz...

     Siyaset camiye yerleşir, okula sızar, adalete bulaşır...

     Sonra, bu kaosun içerisinden çık çıkabilirsen ...

     Dahası var; tek adam partili olacağı için yurttaşların tamamını değil sadece partili olanları kucaklayacaktır. Bugün üstlendikleri ayrıştırmayı o gün daha hızlı ve köklü (!) sürdüreceklerdir.

     Evet diyecek olanlara, Kılıçdaroğlu'nun dikkat çektiği tehlikeleri iyi anlatmak ve Evet'i Hayır'a çevirmek görevi düşüyor; farklı partilerden yana da olsak hepimiz bunun için el ele ve yılmadan çalışmalıyız...

***

     16 Nisan, partiler arası yarışa ilişkin bir tarih değil; ülkenin kaderiyle ilgili bir tarih...

     O nedenle sandığa sağduyumuzla ve vicdanımızın sesini dinleyerek gidelim, köhnemiş bu iktidara bizi karanlıklara gömme imkanı tanımayalım...

     Selâmete çıkmamız için anayasa değişikliğini çöpe atmamız şart, birlikte onu yapalım...

 

Birine büyük ikramiye (!) diğerine amorti

------------------------------ -------------------------

     Evlendirme programlarından ilk şikâyetçi olanlardan biriyim. Defalarca yazdım, başta RTÜK olmak üzere kanalların yöneticilerini ve program yapımcılarını bu programları edepli, aile kavramına saygılı, Türk örf ve âdetlerine bağlı format haline getirmeleri gerektiğini hatırlattım...

     Dinletemedim...

     Ha duvar, ha bunlar...

     Belli ki kös dinlediler...

     Sonunda, edep ve ahlâkın dışına çıkmanın pahalıya patladığını gördüler. Bu programları yayına sokan kanallara hatırı sayılır oranda para cezası verildi...

     En yüksek ceza Esra Erol'a isabet etti, en azı da Acun Ilıcalı'ya...

     Birine büyük ikramiye (!) diğerine amorti...

     Suç aynı, neden ceza farklı...

     Bu değerlendirmede de standart yok!

***

     Umarım hem kanallar, hem yapımcılarla sunucular bu programların formatını yeniden ele alır ve seyredilebilir yayın haline getirirler...

 

YILDIRIM'A SORU

------------------------------ ------------------------------ ---

     Başbakan, "Yaz aylarında ayağımızdaki bağlardan kurtulacağız" dedi...

     15 yıldır hiç yaz gelmedi mi! kuzum!?

Yazarın Diğer Yazıları