Terörden çıkış yolu: Çarede birlik

İnsan eliyle üretilen yapay tehdit alanlarından birisi olan terörizm, devletler açısından artık küresel bir nitelik kazanmış ve güç müdahalesinde bir araç olarak kullanılır hale gelmiştir. Bu sebeple bazı devletler açık ya da örtülü biçimde terörü dış politikasının bir değişkeni olarak görmekte ve kimi devletler kendi terör tehdidini sona erdirmek kimisi de başka devletlere kendi iradesini kabul ettirmek adına terör konseptini kullanmaktadır. Bu sebepledir ki aynı coğrafyanın bir yanında terörist sayılanlar diğer yanında özgürlük savaşçısı olarak kabul görebilmektedir. Bu durum uluslararası güç dengeleri açısından terörizmle mücadele etme konusundaki önemli engeller arasındadır.

Geldiğimiz noktada dış destekli terör örgütü ve paydaşları, Güneydoğu'da baskı, sindirme ve mevcut çatışma halini sosyal katmanlara yayarak ajitasyon üzerinden bir ideoloji inşasına girişirken, Batıda eylem-korku-müzakere masasını güçlendirme hedefine yönelmektedir. Böyle bir ortamda ani kararlar ve ayrıntılı analizler yapmadan herkesi hain ya da düşman olarak görmek ve toplumun karşısında bunları kolaylıkla seslendirebilmek doğru bir yaklaşım değildir. Bu sebeple karşı karşıya olduğumuz tehlikeyle mücadelede akıl ve bilimin önderliğine inanç gereklidir.

***

Mesele toplum vicdanını kanatmayacak bir hukuk sistematiği içerisinde, devletin tüm kurumlarıyla, milletin tüm unsurlarıyla, sağduyuyu ve bütünsel bir mücadeleyi  içselleştirerek hayata geçirebilmesidir. Eğer toplumsal güven ve birlikte yaşama iradesi geleceğe taşınmak istiyorsa "Çözüm Süreci" ve onun unsurlarının terk edilerek milletin konsensüs ölçüsünde mutabık kalabileceği bir "çareler bütünü" sunulabilmelidir.

Öyle ki millet nezdinde sona ermiş olan çözümün adı "Çare", sürecin adı "Birlik" olmalıdır. Teröristler ve onun uzantılarıyla müzakere yerine çarede birleşmeyi seçenlerle ortak bir akıl oluşturulmalıdır. "Çarede Birlik" çaresizlik sarmalına itilen milyonların millî direnç ve ortaklık kaynaklarını köreltmemek ve istikrarsızlığa yelken açmamak için en etkili yol olarak tasarlanmalıdır.

Peki o halde "Çare" nedir? Ne olmalıdır? Öncelikle bireyler, sunulacak "Çare" yaklaşımına odaklanabilirse korku ve uzaklaşma psikolojisi yaşayan geniş kesimlerde tehdidin ve sorunun ortadan kaldırılabileceğine yönelik bir inanç doğar ve ülkedeki normalleşme süreci hızlanabilir. Bu temel yaklaşım şu ilkeler çerçevesinde doldurulmalıdır:

1-Güvenilir ve etkin bir iletişim stratejisi ile sorunun doğru ve sağlıklı bir iklime yönlendiği konusunda toplumsal bir konsensüs yaratılmalı.

2-Toplumu baskılayacak, içten içe fısıltı karmaşasına mahkûm edecek düzenlemelerden kaçınılmalı ve toplumu paralize etmek isteyen terör örgütünün ekmeğine yağ sürülmemeli.

3-Emniyet ve istihbarat birimleri başta olmak üzere güvenlik mekanizmasının alacağı kararlar ve yapacağı hamleler çok dikkatli biçimde irdelenip bu güvensizlik-çaresizlik sarmalına katkı sunması engellenmeli.

4-Güneydoğudaki fiilî durum güvenlik güçlerimizin rasyonel ve kararlı mücadelesi çerçevesinde bir an önce nihayete erdirilmeli ve sanki "hiç bitmeyecekmiş" gibi bir algının insanlarda yaratacağı bıkkınlık ve düşmanlık unsurları ortadan kaldırılmalı. Eğer daha hızlı ve etkili bir sonuç alınmasını sağlayacaksa OHAL ve sıkıyönetim masaya yatırılmalı.

5- Sadece kamera ya da gözetim yoluyla meselenin ortadan kaldırılamadığı ortada. Bu sebeple şehir planlaması ve kentleşme konusuyla ilgili tüm paydaşlarca düşük, orta ve yüksek güvenlikli şehir tasarımlarının incelenip uygulamaya geçirilmesi son derece önemli. Yani azından metropollerde vatandaşların yoğun olduğu yerler, kamusal alanlar, devlet organlarına ait binalar bu anlayışla donatılmalı.

6-Terörün toplumsal dayanaklarının üzerine gidilmeli ve etnik fay hatlarını harekete geçirebilmesinin önüne geçilmeli. Bunun için terörle mücadele; terörist ile vatandaşlar ve terörizm ile eleştiri alanı ayrışana kadar sürdürülmeli ve bu noktadan sonra sağlıklı bir tartışma ve yüzleşme iklimi tesis edilmelidir.

Yazarın Diğer Yazıları