TSK güven kapısı

      Haziran ayının başında, yanlış hatırlamıyorsam ilk haftasında, Katar'a asker göndermeye ilişkin tezkere Meclis'ten çıktı...

       Dün de zırhlı araçlarımız, bir kısım askerimiz ve mühimmat Katar'a ulaştı...

       Gönderdiğimiz personel Katar ordusuna eğitim verecek.

       Bugün itibarıyla TSK'nın Afganistan, Arnavutluk, Azerbaycan, Irak, Somali ve Suriye'de toplam 3 bin 200 personeli var. Katar da görev yapacak personelle bu sayı 3 bin 500'ü aşacak...

        Süleyman Şah Türbesi'ni koruyan asker sayısı da galiba 350 civarında...

        Katar'da konuşlanacak personelimiz arasında deniz ve hava kuvvetlerimizde görevli olanlar da yer alıyor. Katar'da düne kadar 100 askeri uzmanımız eğitim veriyordu, bu devam edecek...

        Katar'ı abluka altına alan Müslüman ülkelerin arasında ABD de vardı. O ABD'nin Katar'da üssü var, orada halen 10 bin Amerikan askeri bulunuyor.

        Garip bir durum...

        Arap Yarımadası'nda çatışma çıkarsa ABD ne yapacak, Katar'daki gücünü nasıl kullanacak, muamma!

        * * *

        Beri yanda "Kayalık bunlar, bir işe yaramaz" denilerek AB üyeliğimize destek sağlasın diye Yunanistan'a bıraktığımız 18 adada Yunan Silahlı Kuvvetleri askeri amaçlı tesisler ve mevziler oluşturdu. 13 yıldan bu yana burnumuzun dibine iyice yerleştiler, sürekli askeri faaliyet halindeler...

       Adalara bakışımızı bir türlü Katar'a bakışımıza benzetemedik; bu ciddi konuyu umursamaz haldeyiz...

       Tavrımıza anlam vermek o kadar zor ki!

 

DERKENAR

------------------------------ ---------

       Mete Yarar, eski bir asker, binbaşı rütbesindeyken TSK'dan ayrıldı. Güvenlik uzmanı geçiniyor. Özel sektör onu lojistik, işletme ve basın iletişim danışmanı diye tanıyor. Sözde yurt dışında firması var ve ticaretle meşgul oluyor. "Adalar kaya parçaları" diyerek gerçeği küçümseyen bir uzman (!). Öyle bir uzman ki, egemenlik haklarımızı bile yok sayabiliyor. Emekli askere yakışmayan ve üzüntü veren bir tavır!

      

Magandalara dikkat

------------------------------ ---------

           İki önemli konuya çare bulamadık. Bulamadık, çünkü ikisinin de üzerine eğilemedik. Biri ateşli silahlar, diğeri hafriyat kamyonları...

           İkisi de insanları canlarından ediyor...

           Hafriyat kamyonları, âdeta trafik canavarı. Dangıl dungul herifler tarafından kullanılıyor. Bu araçları sürenler hiçbir trafik eğitimi almadıklarını neden oldukları kazalarla gösteriyor... Trafik yetkilileri de maalesef kazaları önleyici önlemler almıyor...

           * * *

           Ateşli silahlar da öyle; cibilliyetsiz tipler -ki bunlara maganda deniyor- bellerine taktıkları silahlarla can alıp can veriyorlar... Bütün adli vak'alarda ateşli silah baş rolde. Kadın cinayetleri, soygun, gasp, alacak verecek anlaşmazlığı, kabadayılık, alkol ve uyuşturucu ticareti ve daha birçok irili ufaklı adi suç... Hepsi yasa tanımazlık kapsamında ve yine her olayda tabanca, pompalı tüfek ön planda..

           Kullanılan silahlar ruhsatsız ve hepsi düşünce melekesi, aklı ve vicdanı dumura uğramış tiplerin elinde...

           * * *

           Yasama, yürütme ve yargı bu konuda üzerine düşen görevi yapmıyor...

           Gözden çıkarılan yine halkımız... Kimse onu, ne hafriyat kamyonundan, ne ateşli silahın mermisinden korumak niyetinde...

           Hukuk ön planda olsa adalet olacak, adalet olunca da halkın canı ve malı güvende olacak...

           O günleri görebilecek miyiz acaba! 

 

ANLAMLI SÖZLER

------------------------------ ----------------

           SİYASETTE düşünceler değil, tutkular ve çıkarlar çarpışır. (Gustave Lebon)

Yazarın Diğer Yazıları