Tudor'un Çarşaf Krallığı

Gazeteci gözlemcidir. Her yeri dolaşır. Halkın konularını tespit ettikten sonra yazar. Bu, sadece ciddi konulara özel değildir. İlgi çekiyor ise gayriciddi işlerde de böyledir. Böylesi konularda tanıdığım ilk uzman isim Kemal Önder'dir. Uzun yıllar birlikte çalıştık. Ne zaman İstanbul turundan dönerse herkes onun başına üşüşürdü. Örneğin Levent Yüksel'in liste başı yaptığı "Dedikodu" şarkısındaki "Galata'ya takılmışım" diye bahsettiği yer.

Yine Önder'in böylesi muhabbetlerinden birinde "Niyazi çarşaf getir" diye biten hikâyesini ben de merakla dinlemiştim. Niyazi, Alageyik ve Zürafa sokaklarının "Çarşaf Kralı". Bu iki yerdeki bol ziyaretçili evlerin çarşaf ihtiyaçlarını gideren isim. Adeta bir tröst.

Son dönemde bir gömlek reklamı ve Galatasaray'ın hocası Igor'u her gördüğümde hep bizim Kemal'in anlattıkları aklıma geliyor. Son Beşiktaş maçı perişanlığını izledikten sonra da hem çarşafçı Niyazi'yi hem "Tudor's Gömlek Krallığı" reklamlarını hatırlamamak mümkün değil. Sonunda iki konunun harmanını yapıp; "Tudor'un Çarşaf Krallığı"nda karar kıldım. Tescili için bugün başvuruyorum.

Önce maç

Galatasaray'ın lige iyi girmesinin ana nedeni uluslararası üne sahip çok sayıda futbolcu almasıydı. Başlarda bu "eski yıldızları" izledikçe takımım adına ürkmüştüm. Ayrıca Igor Tudor'un boyunun 5 santim uzadığını fark ettim. Ne zaman ki dökülmeler başladı, gerçek yüzü ortaya çıktı. Aşağıdakiler puan farkını kapattıkça, şaşırdı. Medyayla dalga geçmelere başladı. 3 puanlık maçları 1.5'la değerlendirecek kadar küstahlaştı.

Başarılı takımı bozup, her hafta başka 11'le sahaya çıktı. Dirençle karşılaşan "kafaca emekli futbolcu"ların da sinirleri bozulmaya başladı. Çıkan kartlar sonucunda alınan cezalar psikolojik bozulmayı hızlandırdı. Igor Tudor iyice ipleri kaçırdı. Mesela Feghouli'yi futbol hayatı boyunca hiç oynamadığı yerde görevlendirdi.

Bir de Serdar Aziz olayı var ki evlere şenlik. Bu futbolcu Fenerbahçe'nin Mehmet Ekici'si ile birlikte tedavisi mümkün olmayanlardan. Serdar'a alternatif aranacağına maske takıp oynatmak tercih edildi.

Muslera kaleci değil

Sadece Galatasaraylıların değil tüm spor kamuoyunun yere göğe koyamadığı Muslera en büyük sorun. Uruguaylı kaleci vasatı bile yakalayamıyor. Hele çalıştırıcısı Taffarel'i sırf tasarruf gerekçesiyle ülkesine geri gönderenler asıl suçlular. Muslera'nın yediklerini iyi inceleyin. Şu son maçta perdeyi açan golde bile "topu elinden kaçırması"nın katkısını fark edersiniz.

Şimdi Fatih Terim olasılığı güçlendi. Eski-yeni hoca 13 milyon liralık davanın sonucunu beklerken kulağı Tudor'un kovulmasında. Dursun Özbek ve ekibi iki ucu pis değnekle baş başa. Terim'i yeniden göreve çağıracaklarsa mukaveleyi iyi tanzim etmeliler. Hatta Duygun Yarsuvat'tan yardım almalılar. Aksi halde "kebapçı basma"dan sonra "otel baskını" literatüre girebilir. İmparatordaki değişimi fark etmek zorundalar. Delikanlılık edebiyatı çoktan bitti. Artık Napolyon prensipleri geçerli; "Anam da para, babam da para".

Tam tersi

Çarşaf Kralı mutlaka gidecek. Hatta eli kulağında. Aksi halde yönetim sokağa çıkamaz. Yine de yeni atamada akıllı olmaları tavsiyesinde bulunacağım. Yoksa Rıdvan Dilmen, İlker Yağcıoğlu ve diğer birkaç ismin sevinçlerini ikiye katlarlar.

Bir başka konuyu da mutlaka dillendirmek istiyorum; hakem Fırat Aydınus. 44 yaşına geldi hâlâ o bir Beşiktaşlı palavrasından kurtulamadık. Kartal sadece Galatasaray'ı değil, Aydınus'un briyantinli düdüğünü de mağlup etti. Şenol Güneş'in dediği "Bu bir tesadüf"ü kayda geçtim. Hem de yılın esprisi olarak.

***

Uraz Kaygılaroğlu

Güldür Güldür Show, O Ses Türkiye'ye döndü. Yenisi eskisi hatta "İnsanlar Alemi" ve "5'er Beşer" gibi ilk hazırlıkları tekrar tekrar yayınlanıyor. Tekrarlar işini Acun Medya başlattı şimdi ise Show TV sazı eline aldı. Güldür Güldür'leri üstelik Prime Time denilen en önemli zaman diliminde izliyoruz. Bu millet bıkmadı mı diye düşünüyoruz. İzlenme paylarına bakınca, ratingler hiç de fena değil.

Unutmadan bir konuyu daha dile getireceğim. Uraz Kaygılaroğlu'nun kadroya alınmasını sevdik. Bu yetenekli gencin yıldızını TRT'de yayınlanan Kuyruk adlı yarışma parlatmıştı. Ardından birkaç komedi filmi ve dizisinde oynadı. Aslında Kaygılaroğlu'nun görüntüsü jönlüğe yakışacak bir tip. İsteyerek mi, yoksa talep edildiği için mi bilmiyorum; güldürmeyi benimsedi.

***

En mükemmeli

Her zaman müzik programlarının canlı yayınından yana oldum. Son Akşam Sefası haklılığımın ispatıydı. Biraz fantaziye kaçsa da repertuvar inanılmazdı. Ayşe Ekiz'in Kalamış'ı gazelli okuyuşu muhteşemdi. Buna yine Ekiz'in Mustafa Demiroğlu ile yaptığı düetleri eklemek mümkün. Stüdyoyu dolduran izleyicinin müthiş tezahüratı görülmeye değerdi.

Yazarın Diğer Yazıları