Türk dünyası gençlere anlatılmalı

Kardeş Türk Cumhuriyetleri bu yıl bağımsızlıklarının 20. yıldönümünü kutluyor. Bu vesileyle ülkemizde de çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Cumhurbaşkanlığının İstanbul ve Ankara’da düzenlediği paneller, ilgili Büyükelçiliklerin farklı şehirlerdeki tanıtım organizasyonları ve Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği gibi bazı sivil toplum kuruluşlarının konuya sahip çıktıkları görülüyor. Ancak yapılan bu faaliyetler çerçevesinde sunulan bilgilerin, sürekli aynı kişi ve yüzlere değil, halkın geniş kesimlerine ve özellikle gençlere aktarılabilmesinin sağlanması gerekiyor. Türk dünyasının gelecek nesillerin omuzlarında yükselebilmesi, birliğimizin güçlenmesi ve en azından korunması adına son derece önemlidir. Değilse meselenin oligarşik-bürokratik bir grubun öz güven artırma aracı olarak kullanılmasını engellemek mümkün değildir. Bu sebeple üniversitelere, sivil toplum örgütlerine büyük görevler düşüyor.

 

Erdoğan’ın Astana çıkarması
Başbakan Erdoğan’ın Pakistan gezisinin ardından Kazakistan’a giderek 20 yıllık ilişkileri değerlendirmesi sembolik bile olsa önemlidir. Doğrusu bu ziyaretin Almatı üzerinden Bişkek’e varılarak tamamlanması çok daha kucaklayıcı ve anlamlı bir mesaj olurdu. Ziyaret sırasında Erdoğan ve Nazarbayev arasındaki sıcak diyalog, yapılan anlaşma ve çeşitli düzeylerdeki görüşmelerin öncelikle oradaki Türk işadamlarının huzur ve güvenliğine katkı sağlayacağı çok açıktır. Özal ve Demirel döneminde etkili adımlar atıldığı söylenebilir. Sayın Sezer’in görev süresince meseleye uzaktan bakması belki de istemeden Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerimizin dondurulmasına neden oldu. Bu 20 yıllık dönem farklı parametrelerden değerlendirildiğinde başkanlık sistemiyle yönetilen Türk Cumhuriyetlerinde tepe yöneticilerinin açık ve samimi ilişkilerinin dış ticarete ve istihdama yansıdığı görülüyor. Türkiye’nin Türk Cumhuriyetlerine ihracatı hazırlıksız olmamıza rağmen Özal döneminde 3 kat, Demirel döneminde de 1.5 kat artmış, sonrasında azalma göstermiştir. Son dönemde potansiyelin çok gerisinde olmasına rağmen 2009 yılı dışında istikrarlı bir artış göze çarpmaktadır. Karşılıklı ziyaretlerin artması ve mesajların iyi hazırlanması, halkların daha da yakınlaşmasını sağlayacaktır. Bu kez Ekim ayında Nazarbayev Türkiye’ye gelecek. Ardından Atambayev... Ancak hakikat o ki kalbimizin bir parçası hâlâ Özbekistan’da duruyor.

 

Meircan’ı Türkiye tanımalı
20. yıl sebebiyle Anadolu’nun farklı şehirlerinde paneller düzenleniyor. Bunlardan birisi de Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Türk Dünyası Topluluğu’nca düzenlenen beyin fırtınası etkinliğiydi. Bu anlamlı organizasyonu farklı kılan  “Türk Cumhuriyetleri arasında ilişkilerin geliştirilmesi”  ana teması üzerinde öğrencilerin birbirinden seçkin sunumlar yapabilmesiydi. Oturum başkanlığını Kırgızistan Büyükelçiliği Müsteşarı Yıldız Uzakova’nın yapması öğrenciler için ayrı bir motivasyon kaynağıydı. Öğrencilerin ortak görüşü  “bir şeyler yapılıyor ama yeterli değil, Türkiye yüzünü Türk dünyasına çevirmeli” oldu.  Kırşehir Cumhuriyet Başsavcısı Mehmet Şahin, Ahi Evran Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kudret Saylam ve çok sayıda öğrencinin katıldığı panelin sonunda Meircan Şenduran’ın unutulmaz konseri vardı. Duru Türkçesi, sempatik ve kendine özgü tarzıyla izleyenleri kendisine hayran bıraktı. Özellikle Kırgız Müsteşar’a armağan ettiği Atamekenim şarkısı salonu ayağa kaldırmaya yetti.  Üniversiteyi Türkiye’de bitiren Meircan akademik kariyerine burada devam etmek istiyor. Eğer bir kaset yapma kararı verilirse Türkiye’deki müzik listelerini alt üst edebilir. Bizden söylemesi...

Yazarın Diğer Yazıları