Türk Dünyasından bir müjde daha...

Türk dünyasının bütünleşmesi ve küresel bir aktör olması için sadece ekonomik ve politik alanda iş birliğinin öne çıkarılması süreç açısından yanıltıcı olacaktır. Kalıcı ve sürdürülebilir ilişkiler açısından bilimsel ve entelektüel sistemlerin uyumlaştırılması son derece önemlidir. Bu sistemde Türk Dünyasını meydana getiren ülke ve topluluklar açısından avantaj ve dezavantajlar iç içedir. Öncelikle zengin bir tarih ve vaktiyle dünyaya yön vermiş bir medeniyetin devamı olmak başlı başına bir üstünlük. Bu üstünlüğü pratiğe taşıyacak adım ise sanatın, bilimin ve düşünce özgürlüğünün önünü açmak. Sanırım dezavantajları da burada bulmak mümkün. Zira bir ülkede bilimin ve sanatın ilerleyişini etkileyen en önemli unsur o ülkedeki demokrasinin yeterli düzeyde sürdürülebilmesidir. Muhakkak ki her ülkenin demokrasi tecrübesi ve yeterliliği o ülkenin koşullarında irdelenmelidir. Bu çerçevede Türkiye ve diğer Türk Cumhuriyetlerine bakıldığında demokrasinin tüm kurumlarıyla yerleşmesi için kat edilmesi gereken belirli mesafeler vardır. Sürecin daha da hızlandırılabilmesi bakımından kurumsal ve yapısal değişimlere ihtiyaç duyulmaktadır. Son yıllarda Kazakistan ve Azerbaycan bir takım reformları hayata geçirmeyi başarmış ve iki binli yılların başında  “demokrasi adası” olarak nitelendirilen Kırgızistan bu kimliğine rağmen mevzuat uyumunu henüz sağlayamamıştır. Türkiye ise ne yazık ki Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) önemini yeterince kavrayabilmiş değil. Belki de Türk Cumhuriyetleri arasında bu kuruma en az önem verilen ülke Türkiye. Oysa ABD’de Ulusal Bilimler Akademisi Başkanı Devlet Başkanının en önemli danışmanlarından... Devletin belirli politikalarına yön veriyor. 
Bardağın yarısı dolu
Şimdi önümüzde iki seçenek var. Ya Türk Dünyası sanatta ortaklaşmayı ve birlikte bilim yapmayı işlevsel hale getirecek ya da müteahhitlik alanındaki başarılarımızla başka birliklere öykünmeye devam edeceğiz.  Elbette ki geçen süreçte önemli kazanımlar elde edilmiştir. Türk Keneşi, Türk Akademisi, TÜRKPA, TÜRKSOY gibi projelerin uluslararası bir boyut kazanması hafife alınacak şeyler değildir. Türk Keneşi üyesi ülkeler Türkiye, Kazakistan, Azerbaycan ve Kırgızistan’da iş birliğini kurumsallaştırma konusunda her geçen gün artan olumlu bir algı mevcut. Artık bu ülkelerde Türk Keneşi, gerçek bir çatı kuruluş haline gelmiştir. Bir diğer dikkat çeken kurum Nursultan Nazarbayev’in önerisi ile Astana şehrinde kurulan Uluslararası Türk Akademisi’dir. Her ne kadar Akademiyi dünyayla entegre hale getirecek bütçe istenilen seviyede olmasa da kısıtlı imkânlarla önemli başarılar elde ediliyor. Prof. Dr. Darhan Hıdırali’nin başkanlığını yürüttüğü Türk Akademisi, dağ taş demeden Türk Dünyasını karış karış geziyor ve zengin medeniyetimizin öncüllerini bizlerle buluşturuyor. Bunlardan birisi de ilk kez bu köşeden duyurulan Ergenekon Vadisi’dir. Ayrıca Türk Akademisi bünyesinde her gün çok sayıda ziyaret, temas, ikili ya da çoklu anlaşmalar imzalanıyor. Ve Türk Dünyasının eksik kaldığı hususlarda önemli aşamalar kaydediliyor.
Kutlu olsun
Geçtiğimiz Pazartesi günü Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Başkurdistan (burası Türk yurdudur) ve Tataristan Bilimler Akademisi’nin başkanları Türk Akademisi’nin ev sahipliğinde bir araya gelerek Türk Dünyası Bilimler Akademileri Birliği’ni kurdular. 
Böylelikle bilim alanında kapsamlı iş birliği ve ortak faaliyetler yapılacak, konusunda uzman marka isimler ortaya çıkacak. Birliğin dönem başkanlığı bu yıl Kazakistan’da olacak. Önümüzdeki yıl ise TÜBA Başkanı ve benim de hocam olan Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar başkanlığı devralacak. Birliğin sekretaryasını yine birliğin bir üyesi olan Türk Akademisi üstlenecek. Birliğe yeni üye kabulünde başvuran ülkenin Türk Dünyası ile ilişkilerine ve iki üyenin referans yazısına bakılacak. Bu önemli projeyi hayata geçirenleri yürekten kutluyoruz...

Yazarın Diğer Yazıları