Türk Milleti'ni canıyla canlandıran kahraman...

Yönetenleri tarafından müstemleke olmasında hiçbir sakınca görülmemiş, hatta bunun iş birliği yapılmış ülkede, "görevini yaptığı için" idama mahkûm edilen genç adam haykırdı:

"Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet..."

***

Aradan neredeyse bir asır geçmiş ve fakat sahne aynı sadece roller farklı!

***

Tetikçilerin "tut tut tut" listeleri doğrultusunda yargılandığı düzmece mahkemede, yalancı şahitlerin iftiralarıyla yargısız infaz edilen Kaymakam Kemal Bey'i, katledilişinin 99'uncu yılında, başka haksız/hukuksuz darağaçlarının gölgesinde anıyor olmamız -elbette- kaderin cilvesi, ama onun da ötesinde ilahi bir işaret olmalı;

Tarihten hiçbir vakit ibret alınmadı ve alınmayacak da!

Ona göre yapsın herkes hazırlığını.

İdam yok evet ama yağlı urganı geçirmeden kırıyorlar şimdi boyunları.

İnfazın sonuncusu daha dün yaşandı. İçimizden biri, medyanın dev/köklü çınarı sayılabileceği çağda, en hafif rüzgarda bükülebilecek denli cılızlaştırılmış bir dal gibi sallanmaktaydı!

***

Dün...

İttihat ve Terakki iktidarının, Ermeni ihanet ve katliamları karşısında aldığı tehcir kararını uygulayan Türk memuru; Yozgat mutasarrıfı ve Boğazlıyan Kaymakamı Mehmed Kemal Bey kurbandı.

Bugün...

Anayasayı uygulamaya çalışan hâkim-savcılar, Anayasa'ya uyulması çağrısı yapan avukatlar kurban yapıldı;

Kemal Bey'i yargılayacak Divan-ı Harbi Örfi'nin Başkanı daha evrakları bile görmeden peşin peşin "Kemal Bey ve benzerlerinin cezalandırılmaları gerektiğini" ilan edince, "mahkemenin tarafsızlıktan uzaklaştığını, adalet ve hakikatin feda edildiğini", mahkemenin  "Ermeni sıkıyönetim mahkemesi"ne döndüğü söyleyerek isyan eden üyeleri gibi düşünün mesela...

 "Kral çıplak" diyen aydınlar kurban yapıldı;

Mütareke İstanbul'unda, kelle koltukta, iktidarın bir hain, bir katil, bir suçluymuş gibi idam ettirdiği Kemal Bey'i "Türklerin Büyük Şehidi Kemal Beğ" pankartıyla uğurlayan Tıbbiyeliler gibi düşünün...

"Gördüm, duydum ve söylüyorum, anlatıyorum, anlatacağım" diyen gazeteciler, haberciler kurban yapıldı;

"Kemal Bey'i idam etmek için mahkeme heyetinin en az Ermeni Patrikhanesi kadar gayret sarf ettiğini söyleyebiliriz" diye yazan İkdam Gazetesi gibi düşünün...

Dönmekte olan -yahut dönmekte olduğu sanılan- çarkın dişlisi olmayı reddeden politikacılar kurban yapıldı;

Politikacı değildi ama zalimin zulmüne boyun eğmeyip Kemal Bey'in cenaze namazını kıldıran, mollalara törene katılmaları talimatını veren Şeyh Münip Efendi gibi düşünün...

Terörle mücadele eden kahraman komutanlar kurban yapıldı;

Kuvayı Millîye'yi başlatmak üzere Anadolu'ya geçen Mustafa Kemal ve arkadaşları gibi düşünün...

***

 Velhasıl dert ortağı olduğumuz Kemal Bey'le, kader ortağı da yaptı aradan geçen ama sanki hiç geçmemiş gibi olan bir asır bizi.

Ne çok benziyoruz baksanıza...

İşgalci İngiliz Komiserliğini de, dönemin iftiracı Ermeni Patriğini de aratmayan tetikçiler kol geziyor her yanda; işaret parmakları hep birilerine doğrulmuş halde; "bunu da" diyorlar, "bunu da"... "Bunu da atın...", "Bunu da yakın...", "Bunu da asın..."

Nemrut Mustafa'ya rahmet okutuyor "adalet"i düğmeli cübbeyle tecellisi imkansız hale getirenler...

Züğürt tesellisi gibi olacak belki ama tarih bütün durumları, o durumların müsebbiplerinin "şimdiki zaman"daki karşılıklarıyla tekerrür ettiriyorsa, çağımızın Vahdettin'inin de kaderi tekkerrür edecek demek ki...

Demek ki, şahsi emellerini ülkesine ve milletinin menfaatlerine yeğ tutanların arkalarına bakmadan kaçtığını da görecek bir gün bu millet...

Tıpkı, sarayın idam ettirdiği Kemal Bey'in, TBMM tarafından "Millî Şehit" ilan edilmesi gibi; saltanat heveskârlarının katlettiği bütün değerlerimizin iade-i itibarı yakın demek ki...

***

Ruhun şad olsun Kemal Bey...

Canınla bir millete can verdin...

Küllerinden doğmanın masal kahramanlarının uhdesinde olmadığını tecrübe edebildiysek ve bugün bu berbat halde dahi umut yeşertebiliyorsak yüreklerimizde, senin sayende...

Ve bundan daha duaya değer hizmet olamaz herhalde bu millete;

El Fatiha...

***

GÜNÜN SÖZÜ

"Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yaptığıma vicdanım emindir. Sizlere yemin ederim ki, ben masumum. Son sözüm bugün de budur, yarın da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun adalet..."

Boğazlıyan Kaymakamı, Millî Şehit Kemal Bey

Yazarın Diğer Yazıları