Ulaştırma Bakanı ve “sallanan” köprü

Değerli büyüklerimiz tarihe altın harflerle işlenecek bir büyük başarıyı daha gerçekleştirip, ahaliyi Avrasya’ya koşturdular..
Manzara ve de başarı muhteşemdi..
-N’aaptık!..
-Koşturduk Sayın Bakanım, efendim!..
-İyi iyi koşsunlar, temiz hava.. Sayemizde..
-Ama  korktuk valla Sayın Bakanım, çok sallandı çok!..
-Ne korkuyon ooolum, korkma düşmez.. Bilmem kaçıncısı yapılan, memleketimizin önde gelen haybeden muhabbetlerinden “Avrasya Maratonu” geçen hafta icra edildi..
Ahalinin “Köprüden geçerken fotoğraf çektirme” etkinliklerine yoğun teveccühü ,asma inşaatı zangır zangır zorladı..
Öyle böyle değil, asılı elektrik direkleri neredeyse secdeye geliyordu.. İlim insanları, mühendis-mimarlar “rezonas” etkisinden ve bu etkinin ardındaki yıkılıştan dem vuruyorlar.. Ve tabii “boş laf” ediyorlar!..
Bu gibi durumlar için fetva mercileri vardır, bilmiyorlar ki!.. Ehil olan ne der ona bakacaksın.. Yani, Bakan Binali Bey’e..
Ulaştırma bakanımız, matbuatın bu “sallanma” merakını hoş biçimde gideriyor..
“Asma köprü olur da sallanmaz mı? Ne yapacaktı yani, köprünün işi sallanmak...”
Açıklamasını getirip ekliyor..
“Onun için hiç kimse endişe etmesin.”  İşte o kadar.. O kadar değil maalesef..
Bu sallanmayı, “rezonansa girdi” diye açıklayan bilim adamlarının dedikleri de var..
Türkiye’nin dünyaca ünlü mimarı, Prof.  Dr. Ahmet Vefik Alp “İstanbulluya geçmiş olsun” diyerek anlatıyor: “Rezonans mühendislikte; ‘genliğin sonsuza gitmesi’ olarak tarif edilir. Salınımlar esnasında sistemin normal durumuna göre yaptığı yer değiştirme miktarına genlik denir. Bu salınımlar eğer sistemin doğal frekansına eşit olursa, sistemin genliği sonsuza dek artma eğilimi gösterir; bu olaya rezonans denir.
Kesintili rüzgar altındaki bir köprü, rezonansa uğrayabilir. Eğer kuvvetin frekansı sistemin doğal frekansına eşitlenirse rezonans gerçekleşir. Bu durumda salınım genliği sonsuza gitmeye başlayacağından köprü rezonansa uğrayarak bir süre sonra yıkılacaktır. Örneğin 1940 yılında ABD’nin Washington eyaletinde yapılmış olan Boğaziçi Köprüsü’nün benzeri Tacoma Asma Köprüsü ulaşıma açıldığından birkaç ay sonra rüzgar etkisiyle rezonansa girerek yıkılmıştır.
Benzer etki salınımlı bir asma köprü üzerine büyük bir insan kitlesinin yürümesi veya koşması nedeniyle de oluşabilir. 2000 yılında Londra’da Thames Nehri üzerine inşa edilen Millenium Yaya Köprüsü de insanların yürüyüşlerinden oluşan titreşimler nedeniyle ciddi biçimde sallanmaya başlamış ve rezonansa girme eğilimi gösterdiğinden ulaşıma kapatılarak mühendislik hesapları yenilenmiş ve yapısal sisteminde gerekli takviye ve değişiklikler yapıldıktan sonra 2002 yılında tekrar hizmete açılabilmiştir...” Bakan ne diyor..? “Ne yapacaktı yani, köprünün işi sallanmak. Elektrik direkleri sağa sola yaylanıyormuş. Elektrik direkleri aksesuar. Mesela saçın rüzgarda sağa sola savrulursa... Onun gibi bir şey. Ama kökü orada direğin...”
Öyle ya, bize ne Washington’daki Londra’daki köprüden!.. Bize “bişii” olmaz..
Olsa da zaten “Allahın işi” olur malum..
Bilirsiniz işte, bu muhterem Bakan, bakanlığının ilk zamanlarından beri bu tür işleri böyle izah etmektedir..
Hani taze bakanken “hızlı tren” yapacağım diye emektar dizelleri yorgun raylarda hızlı gitmeye zorlamışlardı da..
Otuz ölü.. Ne demişti o zaman.. “Allah’tan..!”
Doğru, bu idare kafa bize Allah’ın lütfudur..

Yazarın Diğer Yazıları