Ümraniye Davası'nı yakından gördüm

Sayın okurlarım, beş ay önce 1 Ocak Perşembe günü “Ümraniye Davası’ndaki Sanık Sıfatlı Dostlarım” başlıklı yazımda sizlere, “Ergenekon Davası olarak dillendirilen Ümraniye Davası’nın kırkıncı duruşma günlerinde Silivri’ye giderek, sanık sıfatlı dostlarımı selamlamak
istiyorum” demiştim.
Bu arzumu, geçen 12 Mayıs Salı günü gerçekleştirebildim. Erken saatlerde Bahçeşehir’deki ikametgahımızdan Avcılar’a ulaştım ve Silivri otobüslerine binerek iki saat sonra, Ümraniye Davaları’nın duruşma salonlarına giden minibüslerle, mahkeme salonlarına ulaştım. Çok memnun ve mes’ut oldum. Bana yol gösteren dostlarıma da teşekkür ettim.
Duruşmaları izlemek için nüfus cüzdanımızın yeterli olduğunu gördüğümde, bugüne kadar Ümraniye Duruşmasını ve sanık sıfatlı dostlarımı ihmal ettiğime kâni oldum. Mahkeme salonunun her türlü ihtiyacımıza cevap verebilecek bir yapıya sahip olması, bundan sonra benim Silivri’ye gidişimi daha da kolaylaştıracaktır. Asker ve sivil görevlilerimizin eksiksiz hizmetleri, bütün iştirakçileri duruşma sonuna kadar memnun etmiştir. Öğrendiğimize göre, Ümraniye Davası’nın duruşma günleri
Pazartesi-Salı ve Perşembe-Cuma günleri olmak üzere, haftada dört gün mesai
saatlerinde başlayıp geç saatlere kadar
devam etmektedir.
Bizim gibi dinleyiciler, duruşma salonunun arkasındaki tribünlerde yerlerini aldıktan sonra, görevli hakim ve savcıların gelişlerine kadar geçen zaman diliminde, salondaki sanıklarla selamlaşıp sohbet imkanı bulabiliyorlar. Ayrıca duruşma aralarından ve öğle yemeği boşluğundan da yararlanarak sanıklarla karşılıklı olarak görüşme ihtiyaçlarını giderebiliyorlar. Sanık avukatlarının, bu ihtiyaçlarını daha rahat yerine getirebildiğini görüyoruz.
Bu ziyaretim dolayısıyla ben de,
Ümraniye Davası’ndaki sanık sıfatlı dostlarımla görüşme ve hasret giderme
ihtiyacımı karşıladım;
Türk Milliyetçiliği Kültür Hareketlerinde bütün kuruluşlarımızın yardımına koşan değerli dostum Veli Küçük Paşa’mızla doya doya selamlaştım ve benim gibi dinleyici bölümünde oturan muhterem eşi Nejla hanımla gün boyu sohbet ettim.
Yirmi yıldır her türlü milli ve sosyal
faaliyetlerdeki beraberliğimizden şeref
duyduğum Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin basın sözcüsü Sevgi Erenerol kardeşimle, son yıllarda her türlü konuda Türk Milliyetçi görüşün yanlılarının fahri avukatlığını üstlenerek savunmalarını yapan Avukat Kemal Kerinçsiz kardeşimle, Kuvayı Milliye Derneği kurucusu emekli Kurmay Albay Fikri Karadağ kardeşimle, emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin’le, malül gazi Oktay Yıldırım ve yazar dostum Emin Gürses’le de selamlaşarak görüşme
fırsatına nail oldum.
Bu dostlarımızın yıllardan beri milli değerlerimizin korunmasında gösterdikleri hassasiyet ve Türk Dünyası ile kültür ilişkilerimizdeki gayretleri, Türk Milliyetçileri tarafından daima takdirle karşılanmıştır.
Sayın okurlarım, ben inşallah yarınki Cuma günü yine Silivri yolunu tutacağım ve milliyetçi dostlarıma da, sizlerin selamlarını götüreceğim.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları