Ver papazı, vereyim iblisi

Erdoğan-Trump görüşmesinden çıkan sonucun ne olduğunu ancak ikili temasta alınan kararlar hayata geçirildiğinde öğreneceğiz.

Şu ana kadar maalesef dünya basınına resmi olarak ayrıntılı bilgi verilmiş değil. Ortalıkta ne laflar dönüyorsa hepsi uydurma, aralarında gerçek payı olan cümleler pek az....

      * * *

Gerek siyasal gözlemciler, gerek yabancı basın Beyaz Saray'da yapılan ve öğle yemeğiyle sürdürülüp taçlandırılan Erdoğan-Trump görüşmesinde fetö konusunun da ele alındığını ifade ediyorlar.

Görüşmenin ayrıntıları dışarı sızmadığı için değişik senaryolar üretiliyor...

Onlardan biri de, Pensilvanya'yı terk hazırlığında olduğu söylenen elebaşı Fethullah Gülen'i kapsayan senaryo!

      * * *

Fetö konusunu Erdoğan değil fakat Başkan Trump'ın yardımcısı Mike Pence açmış...

Pence, fetö soruşturması kapsamında gözaltına alınıp tutuklanan ve uzun süredir cezaevinde olan Protestan Kilisesi Pastörü Andrew Craig Bronson'un tahliye edilmesini istemiş...

Bunun üzerine de Erdoğan kozunu kullanmış ve Birleşik Devletler'den de Türk yasalarına göre suç işlemiş olan ve darbe yapılmasını organize eden Fethullah Gülen'in Türkiye'ye teslim edilmesini istemiş...

Neye karar verildiği bilinmiyor...

Taraflar böyle bir takasa teşne mi, o da anlaşılmıyor. Sanki esir mübadelesi yapılacakmış gibi bir hava estiriliyor.

Oysa gerçek öyle değil... Gerek Pastör Bronson, gerek Fethullah Gülen, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni hedef alarak suç işledikleri iddiasıyla haklarında dava açılmış kişilerdir. Yasalarımıza göre yargılanacak ya ceza alacaklar, ya aklanacaklar. O nedenle Türkiye'den "Bizim papazı serbest bırakın" şeklinde bir istekte bulunmak mümkün değildir. Takas yapılamaz!

Başkan Yardımcısına bu durum herhalde münasip bir dille anlatılmış olmalı...

      * * *

Görüşmeden önce Trump ile konuşan Bronson'un avukatı Jay Sekulow da Başkan'ın papazı kurtarmak için söz verdiğini açıklamıştı. Herhalde Pence de o söz üzerine konuyu masaya taşımış oldu...

 

Şizofreni önemli bir hastalıktır

----------------------------------------

Çıktığı ekranda bîperva edayla Atatürk'e ve annesi Zübeyde Hanım'a hakaret eden, her ikisini de iftiralarla aşağılamaya kalkan ve bu yolla Türk Milleti'ni de yaralamaya teşebbüs eden firari sanık Hasan Akar ile tutuklu sanık Süleyman Yeşilyurt hakkında 7.5 yıla kadar hapis isteniyor...

Atatürk düşmanlığını tırmandıran iktidara destek veren kanalda boy gösteren sözde tarihçi dört kişiden Yavuz Bahadıroğlu ve Mustafa Armağan ise yayın sırasında sanıklara müdahale edemediklerini ileri sürdüler. Bu ikisi hakkında savcılık herhangi bir ceza isteminde bulunmadı...

"Atatürk'e dil uzatan sanıklara müdahale edemedik" beyanı inandırıcı olabilir mi?

"Yayın sırasında boğazlarını sıkıp sustursaydınız" diyen yok ama o meczupları "Atatürk hakkında böyle konuşamazsınız, o cumhuriyetimizin kurucusudur; ülkemizi düşmandan, milletimizi esaretten kurtaran devlet adamı, asker ve kahramandır" diyerek susturamazlar mıydı!?

Bunu yapmadıklarına göre, suça iştirak halinde olmuşlardır, haklarında ceza uygulanmalıdır...

 

Yeni adetimiz

------------------------

Bazı otomobiller de insanlar kadar talihli oluyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zırhlı makam otomobili onlardan biri. Gitmediği, yollarında gezmediği ülke kalmadı. Washington'u gördü, Peru, Şili ve Ekvador'un başkent sokaklarını arşınladı. Bundan sonra bakalım hangi ülkeyi görme şansını yakalayacak...      

 

ANLAMLI SÖZLER

---------------------------

Nankör insan, her şeyin fiyatını bilen fakat değerini bilmeyen kimsedir. (Oscar WİLDE)

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları