Vicdansızlığın adı kâr olmuş

Banka bilançoları açıklanmaya başlandı.

Daha iki ay önce ağlayıp sızlayan, hükümetten destek isteyen ve hatta böyle giderse kredi bile veremeyeceklerini söyleyen bankaların bilançoları adeta kâr patlaması yaptı.

Bankalar peki neden ağlıyor?

Bankaların ağlama nedeni "ben ne yaparsam yapayım ses çıkartma" talebidir!

Bunun Türkçesi budur!

BDDK birkaç yıldır bankaların haksız kazançlarına engel olan uygulamalara gitti. Bu uygulamalar nelerdi?

Müşteri hesabından bankacılık hizmet geliri diye gizlice para çalmak, istihbarat, telefon, kasaya gitme, ATM bakım, ATM makbuz, dosya ve daha buradan sayamadığım 60 farklı ücreti alıyordu. Üstelik bu ücretler dünyanın hiçbir ülkesindeki bankalarda yoktu.

Sadece Türkiye'de vardı.

Basın o kadar çok yazdı ki! Belgelerle ortaya koyunca BDDK "dur" dedi.

İşte bankaların şimdi ağlamasının nedeni bu.

***

Bankaların 2015 yılının 12. ayı itibariyle bilanço olarak kârları düştü. Ama aradan 3 ay geçti kârlar yüzde 30 dolayında arttı.

Türkiye'de ne değişti ki bu kârlar yüzde 30 arttı?

İşsizlik desen tam tersi arttı yüzde 11 oldu. Halkın alım gücü yerlerde sürünüyor. Ticari hayat durma noktasında. Şirketlerin iflas erteleme başvuru sayısı bir önceki yıla göre yüzde 100 artmış durumda. Protesto olan senet sayısı artmış. Karşılıksız çek sayısı artık son yılların zirvesini yapıyor. Bankaların takipteki alacağı yani bankadan kredi çekip de ödeyemeyenlerin sayısında her ay büyük bir artış var.

Ödeme güçlüğünden dolayı vatandaşın finansal sicili son 5 yılın en kötü seviyesinde.

O halde bu bankalar kârını nasıl artırdı?

Ya da soruyu şu tarafıyla sorayım:

Türkiye'de herkes zarar ederken bankalar nasıl oldu da kârını yaklaşık yüzde 30 artırdı?

Bunun yanıtı açık ve net:

Önce çalışanına mobbing yaparak yani psikolojik taciz. Sonra ise elini vatandaşın cebine sokarak.

Bu bölümü Çalışma Bakanı okusun!

Bu yazdıklarım Çalışma Bakanı Süleyman Soylu'ya:

"Sayın Bakan, 200 bin beyaz yakalı feryat ediyor. Zor koşullar altında yaşıyor. Hedef olarak verilen satışlar, bankacıların psikolojilerini bozmuş durumda. Lütfen Türkiye'de kaç bankacının psikolojik tedavi gördüğünü bir araştırın. Bu insanlar neden yeşil reçeteli ilaç bağımlısı olmuş. Siz sadece sermayenin bakanı değilsiniz. Bunu her fırsatta söylüyorsunuz. O halde bu 200 bin bankacı bu ülkenin vatandaşı, dahası çalışanı değil mi? Suriyeli sığınmacıların bile çalışma koşulu ile ilgileniyorsunuz, bankacılık sektöründeki mobbingi neden incelemiyorsunuz? Son 1 yılda işten atılan  kaç bankacı neden işsiz bir araştırınız. Elinizde kayıtlar var lütfen bunu sorunuz. İş kanunun 16 ve 17 maddesi bankalar tarafından nasıl mobbing aracı olarak kullanılıyor bir görün."

Bu yazdıklarım Hazine Müsteşarı'na

Vicdanı ve Allah korkusu ile her kesin tanıdığı bildiği Hazine Müsteşar Vekili Sayın Cavit Dağdaş. Bankaların her gün sizin denetim alanınızla ilgili suç işlediğini biliyor musunuz?

Bankaların, bankacılıktan çok sigortacılık yaptığını hiçbir zaman riske dönüşmeyecek sigorta poliçeleriyle vatandaşı adeta soyduğunu bilmiyor musunuz? Bir bankanın 7 milyon sigorta poliçesi kestiği gün hiç mi "bu nasıl oluyor" diye sormadınız. Yasal olarak yasak olmasına rağmen sizin susmanız ve görevinizi yapmamanız nedeniyle zorla yaptırılan sigorta kaleminin 2 ve bazı bankalarda 3'e çıktığını hiç mi fark etmiyorsunuz?

100 bin lira konut kredisi alan bir vatandaşa zorla 5 bin liraya yakın hayat, işsizlik ve eşya sigortası yapıldığını niçin fark etmiyorsunuz?

Sizin Sigorta Denetleme Kurulu Başkanlığı nerede? Neden bankaların kontrolsüz sigorta satışını incelemiyor?

Tüm bunlar yoksa "aman bankalar sussun da ne yaparlarsa yapsınlar" mı?"

Sayın Bakan, Sayın Hazine Müsteşarı ve tüm yetkililer; bankalar vicdanını bozdurup kâra çeviriyor bari siz buna engel olun!

Yazarın Diğer Yazıları