Washington gülistan(*) tiyatrosu

Ben bir hikâyeci ve romancıyım. Olaylara ve insanlara bu gözle bakmaya alışmışım bir kere. Siyasi olaylara bile aynı gözle bakmaktan kendimi alamam. Ekranlarda Beyaz Saray’ın bahçesinde sıralara oturmuş karşılarındaki adamları seyreden insanları gördüğümde, eskiden gittiğim açık hava sinemalarını ve varyete topluluklarını hatırladım.
Yaşım icabı ortaoyununa da yetiştim. Rahmetli İsmail Dümbüllü bizim buralarda otururdu. Onun gösterilerine giderdik. Washington’daki sahneyi görünce bunu hatırladım. Obama bir yanda, bizim Başbakan bir yanda, iki taraflarında da bir ara yağmur yağdığı için şemsiyeli iki Amerikan subayı... Seyirciler ne yaptılar o yağmurda onu bilmiyorum.
Bizim ekibin dosyasındaki kimyasal silah iddiaları Obama’nın çok kibarca cevapladığı “kanıt lazım”  lafından sonra dosya, çantasına yeniden girdi. Esad’lı bir üçlü konferansa da bizim Başbakan güçlükle ve şartlı ikna olmuş. Şartın ne olduğunu da doğrusu hatırlamıyorum. Demek hatırlanacak kadar önemli değildi. Ama bu durumda  “Amerika karadan girerse yardım ederiz”  efelenmesi de dosya çantasına girmiş oluyor.

 


***

 


Tam yerine rast geldi manzara koyalım: Hataylılar müthiş konuşuyorlar ve hatta müthiş siyasi analiz yapıyorlar:
- “Onlara gemicikler, bize kurşunlar!”
Kayahan iyi ki bestelemiş bu şarkıyı, çok işe yarıyor. Benim de aklıma Hataylıdan mülhem olarak şu geldi:
“PKK’ya özgürlük ve siyaset, Suriye’ye kara harekatı!”
Washington tiyatrosunda Obama’nın söylevi bitince, Amerikan televizyonlarının bizim Başbakan’ın konuşmasını kestiğini hatırlatmadan da edemeyeceğim. Batılılar çoktan anladılar durumu da anlamayan bir biziz bir de Hannes Swoboda.
Biliyorsunuz Swoboda Avrupa Birliği’nde sosyalist bir şeyin başkanı. Kılıçdaroğlu Esad’la Erdoğan’ı mukayese etti diye hadise çıkardı. Bu yanlıştı. Ama Kılıçdaroğlu’nun sözleri de yanlıştı. Esad’ı lafa niye karıştırdı anlayamadım. Çünkü Esad emperyalistlere karşı dayanabilmiş dik durabilmiş bir devlet adamıdır. Esad benzetmesi olmadan da söylemek istediğini anlatabilirdi. Yaptığı diktatörlük tanımıydı.

 


***

 


Washington tiyatrosunda söylemeden geçilmeyecek bir başka hava daha vardı. Kabul günü sohbetleri havasında gerçekleşen, yadırganacak bir samimiyet. Amerikalıların umurunda değil. Amerikalılar gülüp duruyorlar. Obama, Tayyip Bey gibi iki kıza sahip olduğunu söylüyor, ondan kız yetiştirmenin tavsiyelerini istiyor, bir başkası Erdoğan’ın torununun Amerikan vatandaşı olduğunu söylüyor, bütün Türk liderlerin yattığı odanın ilk defa Erdoğanlara tahsis edildiği anlatılıyor. Gazze’ye ve Batı Şeria’ya gidilecek müjdesi veriliyor.
Doğrusu ben bu geziden korkarım, Başbakan’a akillere yapılan protestoların benzeri yapılır diye.

 


***

 


Velhasıl-ı kelam, yurda dönünce  “woaww”  nidalarıyla kendilerini dinleyen ahbaplara anlatılacak Amerika sergüzeştinden geriye,  Washington tiyatrosu, ilk defa Amerika’ya giden AKP’lilerin sevinçleri, ayaküstü yapılan samimi hasbıhaller, alış verişe çıkma planlarından başka bir şey kalmayacak. Ha bir de Tayyip Bey’in Esad’ın devrilmesi  halinde yeni konjonktürle ilgili kurduğu hayallere Obama’nın ipe un sermeleri.

 


***

 


  Bir hatırlatma: Alelacele yakalanan sözde zanlılardan birisi diyalize bağlı bir hastaymış.
(*) Gülistan, “gül bahçesi” demektir.

Yazarın Diğer Yazıları