Yaklaşan yeni tartışma: Sınır Kapısı

Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin  “normalleşme” adı altında konjonktürel bir seyir izlediği görülmektedir. AKP döneminde ortaya atılan  “sıfır sorun” yaklaşımının bir uzantısı olarak kabul edilen bu süreç önümüzdeki dönemde yeniden gündeme taşınmaya hazırlanmaktadır. Bunun en önemli sebebi ise Ermenistan tarafınca kullanılan sözde soykırım iddialarının 100. yıldönümü vesilesiyle dünyanın pek çok ülkesinde Türkiye aleyhine başlatılacak kara propagandanın önlenmesi düşüncesidir...
Doğrusu bugüne kadar Türkiye’nin mevcut dış politika çizgisiyle hangi sorunu çözebildiği ya da önlem alabildiği oldukça tartışmalıdır. Birkaç ülke dışında bugün Türkiye’nin tam anlamıyla sırtını dönebileceğini hiçbir müttefiki kalmamıştır.
Buna karşın Dışişleri Bakanı Davutoğlu ısrarcı olduğu diplomatik söylemle paralel biçimde Azerbaycan-Ermenistan arasındaki ilişkilerin düzeltilmesi için İsviçre’ye arabuluculuk önermektedir. Ancak kim aracı olursa olsun Ermenistan’ın işgal ettiği topraklardan çekilmesi mümkün değildir. Ermenistan istese bile buna büyük Ermeni lobisi karşı çıkacaktır. Azerbaycan yönetimi sanırım bunu iyi bildiği için daha önce mutabakat sağlandığı üzere Karabağ’daki 7 reyonun (yerleşim merkezi) boşaltılması durumunda Türkiye-Ermenistan sınırının açılmasına itiraz etmeyeceğini ifade etmektedir. Bu kaotik sürece rağmen Ermenistan yönetiminin Davutoğlu’unu Karadeniz Ekonomik İşbirliği toplantısına davet etmesi sıradan bir gelişme değildir. Nitekim Bakan Davutoğlu kısa bir süre önce TBMM Dışişleri Komisyonunda Sinan Ogan’ın sınır kapısıyla ilgili sorusu üzerine  “Bizim böyle bir çalışmamız var. Azerbaycan’ı ikna edebilirsek bir sürpriz yapabiliriz” dediği unutulmamalıdır.
Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev’in seçim sonrası ilk resmi ziyaret kapsamında geldiği Türkiye’de bu ve benzeri ihtimaller konuşuldu mu bilinmez ama yakın gelecekte Türkiye ve Ermenistan tarafından bu yönde açıklamalar duymak mümkündür. Dolayısıyla Türkiye’nin sözde demokratik açılım paketinin ardından yeni bir açılıma daha hazırlıklı olmasında fayda vardır.
Herşeyden önemlisi bir süreç olarak değerlendirirsek sınır kapısının açılmasının Türkiye açısından iki dayanağı olmalıdır: 1- Ermenistan Karabağ’daki işgalinden vazgeçecek midir?
2- Sözde soykırım iddiası ve bunun tanınması yönündeki girişimlere son verecek midir?
Acaba hangisi gerçekleşecektir ki Türkiye sınır kapısı için bir değil iki adım atacaktır?
Bilinmelidir ki eğer bu hususta ısrarlı olunursa gerek Türkiye gerekse Azerbaycan nezdinde  “sıfır sorun” yaklaşımından daha ötesini anlatmak ve ikna etmek zorunluluğu bulunmaktadır.

 

Kazakistan’da öğretmenlerin durumu

Geçen hafta Kazakistan’da görev yapan Almatı Türkçe Öğretim Merkezi öğretmenlerinin  “memurlar.net” sitesine göndermiş oldukları bir mektupta yaklaşık 1 yıldır vize alamadıklarından haberdar olduk. Bir yanlış anlama ihtimaline karşın Kazakistan Dışişlerinden bilgi aldık. Evet bu öğretmenlerimizin ve diğer bazı kuruluşlarımızın oradaki temsilciliklerinde çalışanların problemleri vardır. Zira Kazakistan’da  “registration” adı verilen bir kayıtlama ve akreditasyon işlemi sürdürülmektedir. Bazı kuruluşlar uzun zamandır hizmet sunmalarına karşın bu prosedürü yerine getirmemişler. Ancak bu mektubun etkisi olmuş ki her iki taraftaki ilgili makamlar harekete geçmişler. Şu an Kazakistan Ankara Büyükelçiliği ile Dışişleri Bakanlığı bu konuda gerekli görüşme ve yazışmaları yapıyorlar; “Registration” işlemi çok kısa bir süre sonra tamamlanacak. Umarım bundan böyle bürokrat kural ve kaideler konusunda daha hassas olunur.

Yazarın Diğer Yazıları