Yaşam mı seçim mi

                Hepinizin malumu olduğu üzere geçtiğimiz ay dini vecibelerimizden biri olan kurban bayramını ifa etmiş bulunmaktayız. Bu vesileyle de bol bol akraba ve dost ziyaretleri yapılarak sohbetlerde bulunduk. Yapılan sohbetlerin en önemli konusunu ise hoş beşten sonra ülkenin ve insanlarımızın içinde bulunduğu zor günler oluşturmuştur. Konu seçim ve siyasete geldiğinde suratların renkleri değişerek gerildiği görülmüştür.

                Cevaplar da en az suratlar kadar gergin ve sert ifadelerle "Bırakın şu siyaseti, bunlardan kimseye hayır gelmez, ancak kendilerini düşünürler. Çocuklarının geleceğini garanti altına alıp, makamlarını korumaktan başka bir işe yaramazlar" oluyordu. "Siz galiba yapılan araştırmaları görmüyorsunuz siyasetçilere olan güven %17'lerde, varın gerisini siz anlayın. Bu nedenle siyaseti konuşmaya bile değmez" diyerek konuyu kapatıyorlardı.

                Bu da göstermektedir ki ülkemizde siyasetçilere olan güvenin bitmesi ile birlikte demokrasiye olan güven de sarsılmıştır. Bu durum ise geçmişteki demokrasiye yapılan müdahalelerin haklılığını akıllara getirmektedir. İnşallah bu kötü gidiş geçmişi hatırlatarak o çirkin günleri yaşamamıza neden olmaz. Bu da gösteriyor ki geçmişteki unutulmaz o çirkin günleri yaşamamızın nedeni de siyasilerdir.

Farklı sonuç çıkmaz...

                Günümüze dönüldüğünde her gün şehitlerin gelmesine, hırsızlığın artmasına, gaspın çoğalmasına, insanların kandırılmalarına ve kaz gibi soyulmalarına, etnik yapılara ayrıştırılarak kutuplaşmaların oluşmasına, halkın yerine kendi çıkarlarını dayatan ve emirberlerinden oluşturdukları vekil adaylarını seçmemizi istemelerine rağmen demokrasi uyguluyoruz diyerek uyutulmamıza neden olanlara olan güven bitmiştir.

                Bu güvensizlikle seçimlere katılımın eskiye oranla daha az olacağı, sonuçlarda da 8 Haziran'dan farklı bir sonucun çıkmayacağı görülmektedir. Çıkacak bu sonuçların bazı siyasi liderleri tatmin etmeyeceği için ülkeyi daha çok kaosa sürükleyecek ve halkın sinir kat sayılarını artıracaklardır. Allah muhafaza, hiç beklenmedik sonuçlar doğuracağından beklenmedik olayların yaşanacağıdır. İnşallah halkı umursamayanlar bu durumu okur ve kendilerine bir çekidüzen verirler.

                Halkın sohbetlerde, siyasilerden ümitlerini kesmesi nedeniyle konuşulanların başında can güvenli konusu gelmektedir. Ne oldu veya oluyor da dün birlikte yaşadığımız Kürt kardeşlerimiz şimdi bize düşman oldular. Öyle değil diyenlere, verilen cevaplarda ise madem öyle değil de niçin terör belli bölgelerde yaşanıyor, oranın halkı neden bunlara bu fırsatı veriyor? Neden oralarda kendi kökenlerinden olmayanlara yaşam hakkı tanımıyorlar? Bunları bu hale kim getirdi ve bu durum nasıl giderilir diye zihin jimnastikleri yapılıyor.

                Hırsızlık, gasp, soygun, vurgun, talan nasıl önlenir? Bizler nasıl iş güç sahibi olabiliriz, aldığımız ücretlerle giderlerimizi karşılar veya ürettiklerimizle nasıl kazanırız diye konuşuyorlar. Tüm bunları siyasiler düzeltecek dediğimizde sinirler yeniden gerilerek sert ifadelerle; "Kardeşim öyle olsaydı şimdiye kadar bunlar olmazdı, diyerek onlar değil mi denetim yapmayan, onlar değil mi dünyanın en pahalı girdilerini ülkede uygulayanlar" diyerek adeta bizleri azarlıyorlar.

Halkın gündemi başka

Görülen o ki halkın gündeminde seçim diye bir kaygı yok. Zaten televizyonlarda siyasileri görünce kanal değiştiriyorlar. Eğer alanlarda siyasileri alkışlayanlar varsa onlarda beklenti içinde olanlar ve acaba diye düşünenlerdir. Halk ise sokakta başıma bir şey gelmeden evimde çocuklarımın yanında olayım ve eve bir somun ekmek götürüp de bugün de ailemin karnını doyurayım diye düşünüyor.

                Bu şartlarda seçim olsa ne olur, siyasiler demokrasinin gereğini uyguluyoruz dese ne olur? Söylenenler havanda su dövmekten ileri gitmez. Böyle bir demokrasi anlayışının halka faydası olmadığı gibi ezilmesine devam demektir. Tabii ki bu durum da bir yere kadar gider, sonuçta ne olacağı bilinmez. Bilinen ise şımaranın kim olursa olsun zamanı gelince dersini alıp oturacağıdır. Çıkarılacak ders ise bugün olduğu gibi memleketi de uçurumun kenarına getireceğidir.

                İşte bu nedenle halka seçim mi yaşam mı diye sorulduğunda verilen cevapta; "Kardeşim bana ne seçiminden, her gün yüreğim pır pır ediyor, acaba hangimizin başına ne gelecek diye veya yarın da karnımızı doyurabilecek miyiz diye düşünmekten bitap oluyor ve her sabah kâbusla uyanıyoruz var git işine" diyorlar.

 

Yazarın Diğer Yazıları