Yeni anayasayı niçin ısrarla istiyorlar?

Birinci Dünya Savaşı’nın bitmesinden sonra yoğun açlık ve sefalet döneminde yeniden kurulacak dünyada söz sahibi olmanın planlarını yapan ABD’de, Başkan Wilson 8 Ocak 1818’de kongreye gönderdiği mesajla  “14 Nokta” diye bilinen 14 maddelik Wilson Prensipleri’ni açıkladı. Wilson, bu 14 madde ile Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılan milletlerin de hakları olduğunu, dünya barışının tesisi için bir cemiyet oluşturulmasını ve küçük milletlerin ve sömürge altındaki Doğu halklarının da kendi kaderlerini tayin hakkı olduğunu ifade etmiştir.
Aslında burada ABD, yeni oluşacak dünya konjonktüründe, büyük sömürge devletleri olan İngiltere, Fransa ve Almanya gibi devletlerin Doğu üzerindeki egemenliklerine son vererek kendisine yeni pazarlar bulma çabasındaydı. Bu amaçla “Doğu’nun sömürge milletlerinin bağımsızlığı fikrini” işliyordu.
İşin en şaşılacak tarafı, ABD Kongresi, cemiyete üye olmayı reddetmişti. Daha sonraki gelişmeler de ABD’nin bu fikirlerinde samimi olmadığını göstermiştir ve İkinci Cihan Savaşı patlak vermişti.
Yani, Güney Doğu Anadolu’nun bizden kopması için, belki diğer bölgelerimizin de ölen artist ve Bakan (Yunan) Melina Mercury’nin yaptığı 4 haritaya bağlı olarak bölünmesini önleyen bu değiştirilmek istenen anayasamızdır. Onun için bu kadar ısrar ediyorlar. Tayyip Bey de onun için bu kadar büyük bir riski göze alıyor ama olmayacak. Ne anayasamızı İkiz Yasalara uydurabilecekler ne onu değiştirebilecekler ne de bu acı gerçeği halkın gözünden saklayabilecekler. Çok kısa zamanda Türkiye bu katakulliyi öğrenecek.
Başbakanımızın mef’ulun failatun failatun faulün vezninde yaptığı konuşmalarla, yeni anayasanın kotarılıp Meclisten geçmesi için yaptığı ısrarlara siz bakmayın. Ne haktan ne demokrasiden ne iyi niyetten bir eser taşıyorlar. İşte Wilson’ın ve ABD’nin oyunlarını özetle size anlatmaya çalıştım.
Şimdi diyeceksiniz ki iyi anladık da bu işin anayasa ile ilgisi ne? Çünkü Türkiye’nin aleyhine işleyecek bütün maddelerin yürürlüğe girmesi anayasamızdaki bazı koruyucu maddelerin değişmesine bağlı.

 

***

 

İkiz Yasalar diye bir şey duymuşsunuzdur. Bu İkiz Yasalar işte tam da Wilson’ın deklare ettiği sözüm ona insan hakları bildirgelerinin 2000’lerdeki yansıması. Neden derseniz, hatırlayanlar olacaktır, İkiz Yasalar ve Self-Determination, Türkiye’nin Lozan’la kazandığı bütün hakları yok ederek Türkiye’nin başına çorap örücü bir nitelik taşıyor.
Türkiye Cumhuriyeti bu sözleşmenin (İkiz Yasalar) 27. maddesini, T.C. Anayasası’nın ve Lozan Barış Antlaşması’nın ve eklerinin, ilgili hükümlerine ve usullerine göre uygulama hakkını saklı tutar.
Ekonomik, sosyal ve kültürel haklara ilişkin sözleşmeye konulan çekince:
 “T.C., sözleşmenin 13. maddesinin 3 ve 4 paragrafları hükümlerini anayasasının 13, 14 ve 42 maddelerindeki hükümler çerçevesinde uygulama hakkını saklı tutar.”
Gördüğünüz gibi İkiz Yasalar, Self-Determination anayasamıza gelip tosluyor. Bazı hukukçular bu maddelerin sadece  “sömürgeler” için kullanılacağını ve Türkiye’yi kapsamayacağını ileri sürüyorsa da bazı hukukçulara göre  “halk”  kelimesi yorumlara bağlıdır.
AB, Helsinki Deklarasyonu’nda da Türkiye’nin bünyesinde barındırdığı kültürel farklılaşmaları birer azınlık olarak kabul etmek istediğini ortaya koyuyor.

Yazarın Diğer Yazıları