"Yeni müfredatın hedefi çağdaş ve laik eğitimi yok etmek"

"Yeni müfredatın hedefi çağdaş ve laik eğitimi yok etmek"
Yeni müfredat tartışmalarına değinen CHP'li Ali Taştan "İktidara geldiğinden beri laik eğitimi yok etmeye çalışan AKP, yeni programla laik, çağdaş, bilimsel eğitime son darbeyi vurmaya hazırlanıyor" dedi.

Fatih Erboz / Yeniçağ

Atatürk'ün adının çıkarıldığı, laiklik bölümlerinin daraltıldığı, "cihat"ın "İslam'da temel ibadet" olarak eklendiği için kamuoyunda büyük tepki çeken, "laik bilimsel eğitime meydan okuma" olarak nitelenen Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni müfredatı ile ilgili tartışmalar sürüyor. Grup Eğitim Danışmanı Ali Taştan ile Grup Başkanvekili Şafak Akça tarafından hazırlanan CHP'nin "Öğretim Programları Değerlendirmesi"nde çarpıcı bilgiler yer aldı.

Yeni Öğretim programlarının 2017-2018 eğitim öğretim yılında 1-5 ve 9.sınıflarda uygulanmasına başlanacağı öngörülen müfredatla ilgili raporun önsözünde amaç, "eğitim sistemini çağdaş, bilimsel normlardan uzaklaştırmak, dini motiflerle ders kitaplarını donatmak, dini eğitim vermek ve Atatürkçü düşünce sistemini eğitim sisteminden çıkararak, laik eğitim anlayışını sonlandırmak" olarak değerlendirildi. Raporda şöyle denildi: "AKP iktidarının amacı, kendi ideolojisine uygun, din temelli bir program hazırlamaktır. Kendi yandaşlarından başka hiçbir kişi ya da kurumun görüşlerini öğretim programlarına yansıtmayan Milli Eğitim Bakanlığı, Atatürkçü düşünceden, bilimden uzak bir öğretim programı ortaya koymuştur. İktidara geldiği günden bu yana laik eğitimi yok etmeye çalışan AKP, yeni program ile laik, çağdaş, bilimsel eğitime son darbeyi vurmaya hazırlanmaktadır. Atatürkçü düşünce sisteminin tasfiye edilmeye çalışıldığı görülmektedir. Türkçe, Hayat Bilgisi, Sosyal Bilimler, Felsefe, Hayat Bilgisi, T.C İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük, Tarih gibi dersler hedef alınmış, bu derslerin Atatürkçülük ve Atatürkçü Düşünce sistemi ile bağlantısı kesilmiştir.

"ATATÜRK YOK SAYILMIŞTIR"

Sayısal derslerde (Matematik, Fizik, kimya, biyoloji vb.) küçük değişikliklere gidilmiş, yeni bir program yazılmış gibi bir algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Yapılmak istenen şey, laik eğitimden, Atatürk'ten, çağdaş ilkelerden uzak, dinselleşmiş yeni bir sistem oluşturabilmektir. TC İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi müstakil bir ders olmaktan çıkarılmış ve Milli Mücadele, Atatürk ve Atatürk İlkeleri zaman ve kapsam olarak daraltılmıştır. Güncel siyasi meseleler ders kapsamlarına alınmış, 15 Temmuz konuları neredeyse tüm derslere doğrudan veya dolaylı olarak eklenmiştir. İktidarın faaliyetlerinin anlatılmasının önü açılmıştır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretim programı, evvelki programlardan daha mezhepçi ve daha ümmetçi bir anlayışla hazırlanmış görünmektedir. Sözgelimi 'cihat' bir ibadet olarak programa konulmuş. Yani cihat, yeni programa göre tıpkı namaz gibi, oruç gibi bir ibadet olarak görülmektedir. Yeni programda laiklikle ilgili hiçbir konu kendine yer bulamamıştır. Oysa Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin temel amaçlarından biri öğrencilere laiklik düşüncesinin öğretmektir. Türk Dili ve Edebiyatı programında Atatürk'e devrimlerine ve toplumun harcı olan laikliğe yer verilmemiştir. Söylev konusunda bile Atatürk'ün adı geçmemektedir. Çoğu edebi tür için yazar- şair adı verilerek kaynak gösterilirken söylev türünde, dünyanın en iyi örneklerinden olan 'Nutuk'  ve yazarı Atatürk yok sayılmıştır.

Evrim teorisinin programdan çıkartılmış olması çok büyük bir yanılgıdır ve yine bilimin çok gerisinde kalınmaktadır. 15 Temmuz, programa alınmış ve tür serbest olmak üzere öğrencilere bir kompozisyon yazdırılması istenmiştir. Programda ne Çanakkale Savaşı ne de Kurtuluş Savaşı geçmektedir. Yeni programa göre sanki Atatürk hiç var olmamış,  Kurtuluş Savaşı yaşanmamıştır. Yeni program Atatürk'ü ve yaptıklarını hayatımızdan çıkarma programıdır. MEB'in piyasadan ve iş dünyasından gelen talepleri göz önüne aldığı fakat toplumdan gelen demokrasi, laiklik, fikir ve ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü gibi, toplumu söz konusu iktisadi hedeflere de taşıyacak olan temel demokratik değerleri göz önüne almadığı gözlenmiştir.  Kamuoyuna yansıdığı şekilde; evrim teorisi gibi bilimsel ve uluslararası alanda çağdaş bir eğitim gereğini sansürleyen çağdaşlıktan uzak birkaç devletten biri haline gelmemiz, evrimin çocukların düzeyine uygun olmadığı söylemine rağmen cihat kavramının programa girmesi gibi olgular MEB'in hangi bilimsel ve uluslararası kaynakları baz aldığını soru konusu yapmaktadır.

DİNSELLEŞTİRME ÜZERİNE YENİ ÖĞRETİM SİSTEMİ KURULUYOR

CHP'nin yeni müfredatla ilgili raporunda çok önemli eleştirilere de yer verildi. Yeni müfredat ve amacının ayrıntılı incelendiği raporda, "2002'ye kadar Türkiye'de müfredat yerine program sözcüğü kullanılmakta idi, Müfredat özcüğü Arapça liste anlamına gelmektedir" denilerek şu vurgular yapıldı: "Öğretim programı konu listesi değildir. Eğitimde program geliştirme Dünyada 1930'lardan, Türkiye'de 1950'lerden beri bir bilim alanıdır. Bilim alanlarını yok sayarak hazırlanan metinlere öğretim programı denmesi de mümkün değildir. Özellikle bizim gibi nitelikli öğretmen eğitimi veremeden, 20 kredilik öğretmenlik formasyonuyla, mülakatla öğretmen istihdam eden, öğretmenin meslek içinde gelişimini de sistematik programlarla sağlayamayan ülkelerde öğretmene kılavuzluk edecek özellikte, bilimsel ilkelere uygun öğretim programları hazırlanmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığı öğretim programlarının hazırlanış aşamasında AKP ideolojisine yakın görmediği, daha açık bir ifadeyle muhalif hiçbir STK'dan, üniversitelerin eğitim bilimleri bölümlerinden ya da alan uzmanı bireylerden görüş talep etmemiştir. Yeni öğretim programlarının hazırlanmasının amacı, eğitim sistemini çağdaş, bilimsel normlardan uzaklaştırmak, dini motiflerle ders kitaplarını donatmak, 'Değerler Eğitimi' adı altında dini eğitim vermek ve Atatürkçü düşünce sistemini eğitim sisteminden çıkararak, laik eğitim anlayışını sonlandırmaktır. Din eğitimi bilimsel eğitimi engellemek ve toplumsal düzeni sarsmak amacı ile yapılamaz. Laik düzende toplumsal barışı tehdit edici etkinliklere girişilemez; kitle tahrikçiliği ve rejim düşmanlığı yapılamaz. Yeni program ile laik eğitim anlayışı tam anlamı ile yok edilmiştir.

PROGRAM AÇIKLANMADAN YAYINEVLERİNİN ELİNE GEÇTİ

Raporda Milli Eğitim Bakanlığınca programların değişikliğine neden olan ihtiyaçların, neler olduğu kamuoyu ile paylaşılmadığı da eleştirildi. CHP raporunda şöyle denildi: "MEB yeni programı yayımlamadan önce bazı yayınevlerinin kitap yazma sürecini tamamladıkları ciddi duyumlar arasındadır. Programın MEB tarafından açıklanmadan bazı yayınevlerinin eline geçmesi, doğru ise içler acısı bir durumdur. Yeni programın hazırlanış süreci esas itibarı ile yanlıştır. Usulü ise kabul edilemez bir haldedir. Tamamen bilimsel çalışma ilkelerinden uzak, yandaşlık ve eğitimi dinselleştirme üzerine kurulan bir sistemle hazırlanan program kamuoyu vicdanını yaralamış ve sınıfta kalmıştır. AKP iktidarı programı nasıl değiştirirse değiştirsin çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin öğretmenleri, öğrencilerini ve velilerinin kalbinden Atatürk'ü ve laik eğitim modelini çıkaramayacaktır."

İlgili Haberler